sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

AKAİD İLMİNİ ELDE ETMENİN VASITALARI; (SELİM HİSLER)

AKAİD İLMİNİ ELDE ETMENİN VASITALARI; (SELİM HİSLER)
A+
A-

AKAİD İLMİNİ ELDE ETMENİN VASITALARI;

(SELİM HİSLER)

İnsanların akılları ve deneylerle her şeyi bilemeyecekleri bir vakıadır. Özellikle yaratılış, kader ve öldükten sonraki hayat ile ilgili aklın bir hükmü geçmez. Bu sebeple sahabe-i kiram da sık sık bu konularda sorular sormuşlardır.[1]

İmrân ibn Husayn (R) şöyle demiştir: Peygamber’e Temîm oğulları’ndan bir grup insan geldi. Peygamber (S) onlara (baş­langıç ve maada ile ilgili akîde asıllarını öğretti ve):

— “Ey Temîm oğulları! Bu müjdeyi kabul ediniz!” buyurdu.

Onlar da:

— Yâ Rasûlallah! Bizlere âhiretlik müjdeler verdin. Sen şimdi bize dünyalık atıyye ver! dediler.

Bu sözlerinin verdiği üzüntü Peygamber’in yüzünde görüldü. Bu sırada daha önce Yemen’den gelmiş olan Eş’arîler’den de bir grup insan gelmişti. Rasûlullah bunlara hitaben:

—  “Sizler bu âhiret müjdesini kabul ediniz. Çünkü bu müjde­yi Temim oğulları kabul etmediler” buyurdu.

Eş’arîler:

—  Kabul ettik yâ Rasûlallah! dediler

Ve arkadan ilave ettiler:

Biz dinimizi öğrenemye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!” dediler. Bunun üzerine Resulallah (s.a.s) mahlukatın ve arşın başlangıcını anlatmaya başladı: “bidayette Allah(c.c.) vardı, O’ndan önce başka bir şey yoktu. O’nun arşı suyun üzerinde bulunuyordu. Sonra gökleri ve yeri yarattı. Sonra zikir (denen) kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) herşeyi yazdı.[2]

              Hz. Ömer de (r.a.) şunları anlatmaktadır:

“Birgün (Resulallah (s.a.s) aramızdan doğrularak mahlukatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan ve gelecek olan bütün sahaları) cennet ehlinin cennet, cehennem ehlinin cehenneme girmesine kadar anlattı. Bunu bir kısmı öğrendi bir kısmı unuttu.” [3]

Dolayısıyla Hz. Muhammed (s.a.s) kendisine bildirilen vahiy ile insanların akıl ve deney ile bilemeyecekleri hakikatleri beyan etmişlerdir. İlim vasıtasız olmaz.

İnsanın ilim sahibi olmasını, kendisini ve eşyayı ve onun hakikatini anlamasını sağlayan vasıtalardır. Hemen hemen bütün ulemaya göre ilmin vasıtaları üçtür.

  • Duyu (Selim hisler)
  • Akıl
  • Haber

 

Bazı alimler bunlara ilmin kaynakları demişlerdir. Esasen Allah-u Teala’nın (c.c.) bildirmesi olmadan bunların kendi başına (yani aklın ne de duyuların) ilim olması mümkün değildir. [4]

 

DUYU (SELİM HİSLER): Allah (c.c.) insanlar için bir takım ilim vasıtaları tayin etmiştir. Nitekim bir ayet-i kerimede bu vasıtaları icmalen beyan buyurmuştur.

 

 “Bir de hiç bilmediğin birşeyin ardına düşme!. Çünkü kulak, göz, gönül bunların herbiri yaptıklarından sorumludurlar.” buyurmaktadır. [5]

 

İnsanlar duyu organlarını doğru bir şekilde kullanmazlarsa hidayete eremezler. Nitekim bir ayet-i kerime’de Allah-u Teala (c.c.) şöyle buyurmuştur:

 

“Şüphesiz, inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da, onlar için farketmez; inanmazlar. Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azab onlaradır.” [6]

 

İnsanın kendisi ile dış alem arasındaki irtibatı sağlayan bir takım özellikler vardır ki bunlara duyu organları denir. Alimlerin çoğuna göre bunlar beştir.

  • Gören göz
  • İşiten kulak
  • Koklayan burun
  • Tat alan ağız veya dil
  • Dokunulan deridir

 

Duyu organları doğru bir şekilde kullanılırsa hidayet-in vesilesi olurlar. Aksi takdirde de insanoğlu kendi kendini cehennem ateşine yuvarlar.[7]

[1] İslam Akaidi – Şahımerdan SARI 1,cilt s.235

[2] Buhari (Bed’ul Halk-1 )

[3] Buhari

[4] İslam Akaidi – Şahımerdan SARI 1,cilt s.237-238

[5] İsra-36

[6] Bakara  6-7

[7] İslam Akaidi – Şahımerdan SARI 1,cilt s.244-245

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.