sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

AKRABA İLİŞKİSİ

A+
A-

Hamd alemlerin Rabbi, Maliki olan hangimizin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için ölümü ve hayatı yaratan Allah (cc)’ya aittir. Salat ve selam önderimiz ve rehberimiz Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden ashabına ve tüm Müminlerin üzerine olsun.

Kur’an’ı kerim akraba ve akrabalık ilişkileri üzerine oldukça durmaktadır. Kur’an’daki bu bahsedişler biz Müslümanlar için akrabalık ilişkilerine önem ve ehemmiyet vermemiz gerektiğini, üzerine hassasiyetle durmamız gerektiğini göstermektedir. Bu sebeple bu yazımızda Kur’an’da geçtiği üzere akrabalık ilişkilerine ve bizi bağlayan yönlerine değinmeye çalışacağız. inşaAllah

sözlükte “bağ, ilişki” anlamına gelen sıla ile “döl yatağı, ana rahmi” ve mecazen “insanlar arasındaki soy birliği, akrabalık bağı” mânasındaki rahm/rahim (çoğulu erhâm) kelimelerinden oluşan sıla-i rahim terim olarak “kan bağı ve evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, akrabalarla ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme” şeklinde açıklanmaktadır. Akrabalar için zü’l-erhâm, ülü’l-erhâm gibi tabirler de kullanılır.

Kur’an’da birçok ayette akrabalık haklarına riayet etmenin önemine vurgu yapılmıştır. Hatta Allah (cc) Nisâ sûresinin ilk âyetinde Allah’a saygısızlığın hemen arkasından akrabalık haklarına riayet etmemekten sakınılması istenmekte olup İslâm âlimleri bu âyete ve daha başka âyetlerle hadislere dayanarak sıla-i rahmi gözetmenin vâcip (farz) ve sıla-i rahme riayetsizliğin haram olduğunu bildirmiştir. Kurtubî bu hususta İslâm ümmetinin ittifakı bulunduğunu ifade etmektedir.

‘Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.’ (NİSA/1)

Seyit kutub(rha) bu ayetteki konumuzu ilgilendiren kısmı şu şekilde açıklıyor:

“Allah’tan sakınmak” Kur’an-ı Kerim’de sık sık tekrarlanmasından dolayı anlaşılır ve bilinen bir şeydir. Fakat “akrabalık bağını çiğnemeden sakınmak” enterasan bir deyimdir. Gölgeleri nefiste birtakım duygular meydana getirmektedir. Ancak, insan bu gölgelerin yaydığını bulamıyor sonra. Akrabadan sakının (korkun). Bağlarını algılayabilmeniz için ince duygulara sahip olun. Akrabalık hakkını algılayın. Haksızlık ve zulümden sakının. Onu hırpalayıp ezmekten uzak durun… Onu incitmekten, yaralamaktan ve ona kızmaktan korkun. Bu husustaki algılayışınızı, ona yönelik vakarınızı, yumuşaklılık ve gölgesine olan arzunuzu inceltin. Sonra bu çeşitli duyguları uyandıran ayet-i kerime Allah’ın gözetimini hatırlatmakla sona eriyor.

Akrabalara karşı hoşgörü, saygı, tatlı dil, yardımlaşma, zulmetmeme gibi karşılıklı bağları bozacak tüm davranışlardan uzak durmamızı bizzat Allah(cc) emretmektedir. Ve bu gözetimi emrederken Allah kafir veya mümin olarak bir ayrıma girmeyerek kapsayıcı bir ifade kullanmıştır. Yazdığımız fıkıh usulü notlarını okuyanlarında hatırlayacağı üzere mutlak bir lafız ile zikredilmiş mukayyet edilmemiştir.

Bir hadiste ise Allah Rasulu (sav) şöyle buyurmaktadır;

“Merhametliler, Rahmân’ın merhamet ettiği kimselerdir. Siz yeryüzündekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin! ‘Rahim’(Akrabalık) Rahmân’(dan) bir bağdır. Kim onunla irtibatını sürdürürse Allah da onunla irtibatını sürdürür; kim de onu koparırsa Allah da o kimseyle ilişkisini koparır.” (Tirmizî, Birr, 16)

Peki akrabalık bağı neden bir Müslümanın önem vermesi gereken bir noktadır. Elbette karşılıklı insani ilişkilerin yanı sıra davetin ilk olarak en yakın çevre ile başlaması biz Müslümanlara birçok yönden aydınlatıcı bir tablo ortaya çıkarmaktadır. Nitekim Allah (cc) ayette:

‘(Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyar.’(şuara/214)

Akraba bağı kopuk bir Müslümanın bu ayeti hayatına uygulaması mümkün müdür? Asla işte akraba bağının bir Müslüman olan öneminden bir tanesi de budur.

Rivayet edildiğine göre bu âyet indirildiği zaman Peygamber (s.a.v) Safa tepesine çıktı, oymak oymak bütün akrabasını çağırdı, hepsi yanında toplandılar “Ben size, şu dağın arkasında düşman atlıları var, desem bana inanır mısınız?” buyurdu, “evet” dediler. “O halde ben size haberci geldim, ileride şiddetli bir azab var” buyurdu.

Akrabalık hususu için elbette ince bir çizgide her ne kadar bağı koparma hususunda ki ikazlar genel olsa da İslam kardeşliğinde bulunan vasıfları gayri müslim bir akrabaya yansıtmamak gerekir nitekim Allah (cc) ayette:

‘Ey iman edenler! Eğer imana karşı küfrü sevip tercih ediyorlarsa babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin! Sizden kim onları dost edinirse işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.’(TEVBE/23)

Ancak bu ince çizginin çok titizlikle ayakta tutulması gerekmektedir. Çünkü aynı zamanda Allah (cc) şöyle buyurmakta;

‘O halde akrabanın, yoksulun ve yolcunun hakkını ver. Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için bu daha hayırlıdır. İşte onlar kur­tuluşa erenlerin ta kendileridir.’(Rum/38)

Vehbe Zuhayli(rha) burayı tefsir ederken şöyle etmiştir;

“O halde akrabanın, yoksulun ve yolcunun hakkını ver.” Allah Tealâ bu kimselere bağışta bulunulmasını emrederek şöyle buyuruyor: Ey Peygam­ber! Ey bu Peygamber’e tâbi olun ümmet-i Muhammed! Yakın akrabalara sıla-i rahim et, onlara iyilikte ve ihsanda bulun. Onlara haklarını ver. Çün­kü onlar kan ve nesep bağının bir parçasıdırlar. Dolayısıyla bunlar insanlar içerisinde karşılıklı irtibat, karşılıklı ziyaretleşme ve şefkate en layık olan kimselerdir.

Rabbim bizlere Kur’an’ın gölgesinde bir hayat nasip eylesin.

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.