sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

Allah (c.c)’nun El-Fatır Sıfatı

Allah (c.c)’nun El-Fatır Sıfatı

 

  • El-Fatır

Fatır: kökünden türeyen ism-i faildir, mastan aynı lafızda “fatr” olarak okunur. Kelime olarak; yaratmak, icad etmek, yarmak, açmak ve iftar etmek gibi manalara gelir.

Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Fatır; yaratan, yoktan var eden, bir şeyi icad eden ve yeri göğü birbirinden ayırandır.

Yüce Allah’ın el-Fatır ism-i şerifi Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’a sıfat olarak 6 ayet-i kerimede geçmektedir. Bunlardan 2 tanesini okuyalım.

 

إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضَ حَنِيفًا وَمَا أَنَاْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ

 

Muhakkak ki ben hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana çevirdim ve ben müşriklerden değilim.( Enam Suresi: 79)

Fatır, gökleri ve yeri birbirinden ayırandır. Yeryüzü henüz yaratılmadan gökler bir duman halindeydi, Yüce Allah onun boyunu yükseltmek suretiyle düzenleyip, yer küresini daha sonra ayırmıştır. Bir manada da fatır, yarmaktır, buna göre Yüce Allah gökleri bulut ve yağmurla, yeryüzünü, bitkilerle yarmaktadır. İnfitar Suresi’ndeki göklerin infitarı; infilak, yarılma ve çatlama manalarına da gelir. Zira gökleri de infilak ettirecek güç sahibi de ancak Allah ( c.c )’ dır. Esasen

Fatır; Yüce Allah’ın gökleri ve yeri misalsiz ve mükemmel yaratması bütün bu manaları kapsamaktadır.

 

فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

 

(Resulüm!) Sen yüzünü hanü olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.( Rum Suresi: 30)

Burada fatır kelimesi; bütün varlıkları yaratan manasında anlaşılmaktadır. Yani Yüce Allah bütün mahlukatı yoktan varetmiştir. Madem yerlerin ve göklerin Fatırı yani yaratanı Allah (c.c)’dır, bunda hiçbir şüphe yoktur. O halde yerde ve gökte bulunan bütün mahlukatın Allah (c.c)’ı tanıması, O’na meyletmesi, boyun eğip itaat etmesi kadar tabii bir hak olamaz. Esasen yerler ve gökler bütün farkında olarak, isteyerek Allah (c.c)’ın emrine uymuşlardır. Binaenaleyh akıl sahibi ve mükerrem olarak yaratılan insanın itaatte asla kusur etmemesi gerekir.

Yüce Allah’ın el-Fatır ism-i şerifiyle alakalı olarak okumuş olduğumuz ayet-i kerimelerden sonra bu hususta pek çok olan hadis-i şeriflerden de bir tanesini okuyalım.

Ebu Hureyre’den rivayet olunduğuna göre Hz. Ebubekir (r.a) Peygamber (s.a.v)’den “bana akşam ve sabah olduğunda okuyacağım bir dua (tesbih cümlesi) buyur ki bende onu okuyayım.” Diye talebde bulunmuş, bunun üzerine Allah Rasulu (s.a.v); “Ey göklerin ve yerin yaratanı! Görünen ve görünmeyeni bilirsin, her şeyin Rabbi, sahibi ve yöneticisisin, nefsimin şerrinden ve şeytanın şerrinden sana sığınırım.” Diye bu duayı sabah ve akşam olduğu zaman bir de yatağında yattığın zaman oku diye buyurmuştur. (Sünen-i Nesei: 7691)

Yüce Allah’ın bütün esma-ul hüsna’lanndan her birisiyle tevessül ederek dua etmek gerekli olduğu gibi el-Fatır ism-i şerifiyle de dua edilir. Zira okumuş olduğumuz bu hadis-i şerif Allah Rasulu (s.a.v)’in Hz. Ebubekir’e tavsiyesi üzerine varit olmuştur. Bu durum Hz. Ebubekir’in şahsına münhasır olmayıp bütün ümmet için de geçerlidir.

Allah’u Teala’nın el-Fatır ism-i şerifini bilen, yerlerin, göklerin ve bu ikisi arasında bulunan her şeyin yaratıcısının Allah (c.c) olduğunu idrak eder, bu kainat nizamını sona erdirip canlı mahlukatı hesaba çekme yetkisine de sahip olduğunu düşünerek Allah (c.c)’ın kudretinin azameti karşısında acziyetini kabullenip daima ona teslimiyet ve ihlas ile bir hayat sürdürür.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.