Allah(cc)’nun El Gafûr Sıfatı
Gafur: kökünden gelen mübalağa manası içeren feilun ya da fe-ulun vezninde gelen bir ismi faildir. Kullarını bağışlayan, bağışlamayı seven, ıslah eden, düzelten, örten, perdeleyen, günahlarını kapatan manasında bazen de ism-i meflıul olarak kendisinden af dilenen, mağfireti istenen yegane varlık, bazen de doğrudan mübağalı ism-i fail manasıyla “ğaffar”; günahları çok bağışlayan gibi anlamlara gelir. Gafur ile Gaffar arasında şöyle bir fark vardır. Gafur, bir defada bütün günahları bağışlayan Gaffar ise, tedricen çok çok mağfiret eden manalarına gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Gafur; günah işlemeye müsaid ve meyilli olan kullarının şirke girmeyenleri dilediği zaman dilediği kadar günahlarını affeder. Dünyada iken şirke girmiş olsalar bile ölmeden önce (yeis haline girmeden önce) tevbe edip iman ettiklerinde tevbelerini kabul edip onların geçmiş günahlarını mağfiret eder. Allahu Teala kullarının günahlarını kısmen veya topluca affedip bağışlayan, mağfiret etmek için bir takım kapılar açan ve yol gösteren, kulların günahlarını örtüp onları cezalandırmadan yine kulların önünde rezil etmeyen, kulların hallerini düzelten ve her halükarda kullarını bağışlayandır. Şöyleki kullar tevbe istiğfar ve iyilik yapmak gibi hasletlerle Allah’a yalvardıklarında Allah(c.c) onların günahlarını mağfiret eder.
Allah’tan başka günahları mağfiret edecek hiç kimse yoktur. Bu hususta Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır.
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.( Al-i İmran Suresi: 135)
Yüce Allah (c.c) kullarının iç alemlerini bir cild ile kapatıp onlara güzel bir şekil vermekle ayrıca libas giymeyi emredip onlara bu imkanı ve nimetleri lütfetmekle ayıplarını örtmektedir. İnsanın yapmış olduğu günahları yüzünde göstermemekle ayıp örtücü olduğunu ifade buyurmaktadır. Hakeza günah işleyip tevbeyi nasuha ile tevbe edenin tevbesini hiç günah işlememiş gibi yaparak kabul etmekle ayıptan örtüp günahları mağfiret ettiğini kullarına anlatmaktadır.
Abdullah İbnu Amr İbni’l-As (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resulullah (aleyhissalatu vesselam)’a, Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) gelerek: “Bana namazda okuyacağım bir dua öğret” dedi. Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ona şu duayı okumasını söyledi: “Allahümme inni zalemtü nefsi zulmen kesiran ve la yağfiru’zzünube illa ente fa’ğfir li mağfireten min indike verhamni inneke ente’lğafuru’rrahim.” (Allah’ım ben nefsime çok zulmettim. Günahları ancak sen affedersin. Öyle ise beni, şanına layık bir mağfiretle bağışla, bana merhamet et. Sen affedici ve merhamet edicisin)( Buharı, Sıfatıı’s-Salat 149, Daavat 17, Tevhid)
Gafur ism-i şerifi Yüce Allah’ın zatına mahsus olan isimlerinden olup Allah’tan başkasına isnat edilmesi caiz olmayan isim ve sıfatlarındandır. Bu ism-i celile Kur’an-ı Kerimde 91 yerde zikr olunmaktadır.
Yüce Allah’ın Gafur ism-i şerifini bilen kimse mağfirete layık olmak için günahlarında tevbe edip Allah’tan istiğfar dileyerek Yüce Allah’ın sevgisini daha ziyade kalbine hakim kılıp iştiyakla ona kulluk eder.