Allah(cc)’nun El-Kayyûm Sıfatı
Kayyum: kökünden türeyen “kaimun” ism-i failinin feilun ya da feulun vezninde mübalağa ifade eden bir şeklidir. harfi ile bir araya gelerek önceki harf de sakin olduğu için her iki harf de şeddeli bir harfine dönüşmüştür. Sonuçta bu kelime en uygun olarak “kayyumun” biçiminde okunmuştur. Kelime olarak; yönetmek, koruyup-gözetmek, hakkıyla yerine getirmek, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Kayyum; kaim olan, zeval bulmayan, başlangıcı ve sonu olmayan, uykusu ve uyuklaması olmayan, mahlukatı dilediği gibi yöneten, onların rızık-himaye ve ihtiyaçlarını üstlenen ve zatıyla kaim olan demektir.
El-Kayyum ism-i şerifi Allah’ın en yüce isimlerinden yani İsm-i Azamdan biridir. Bu isim Allah’a mahsustur. Mahlukat için kullanılamaz.
Yüce Allah’ın zatına mahsus olan el-Kayyum sıfatı 3 ayet-i kerimede “el- Hayyul Kayyum” geçmektedir. Bunlardan iki tanesini okuyalım:
اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ
Allah, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Diridir, kayyumdur. (Al-i İmran Suresi: 2)
Bazı alimler el-Kayyum ism-i şerifinin vacibul vucud sıfatıyla aynı manada ve hükümde olduğunu söylemişlerdir. Vücudu külli ve müdebbiri külli el-Kayyum isminin manasındandır yani her şeyi yoktan var eden ve bütün mahlukatı çekip çeviren ve idare edendir. Buda Yüce Allah’ın kusursuz güç, kuvvet ve eşsiz üstünlüğe sahip olduğunu gösterir. O hiç bir şeye muhtaç değil ve kendi kendine yetendir. Ancak her şey O’na muhtaçtır. Her şeyi yoktan var eden, idare eden, koruyan ve dilediğinde yok etme gücüne sahip olan O’dur.
وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِلْحَيِّ الْقَيُّومِ وَقَدْ خَابَ مَنْ حَمَلَ ظُلْمًا
Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hakim ve onları koruyup gözeten Allah’a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen, mutlaka hüsrana uğramıştır. (Taha Suresi: 111)
Yüce Allah zatıyla, sıfatlarıyla ve fiilleriyle kaimdir. Yarattığı bütün mahlukatın üzerinde gözcüdür. O vardır, varlığının zeval bulması veya değişikliğe uğraması mümkün olmayan ezeli ebedi var olan ve var eden yegane varlıktır.
“Varlıkların Allah’tan başka Rabb’inin olması mümkün olmadığı gibi onların Allah’tan başka ilahının olması da mümkün değildir. Bütün istekler O’na gelip son bulur, bütün dilekler O’ndan istenir. O’nunla birlikte başka bir ilahın bulunması da mümkün değildir. Gerçek ilah O’dur. O, gerçek mülk sahibidir, hiçbir şeye muhtaç değildir ve hiç kimsenin yardımına ihtiyacı yoktur. Her şey O’nunla kaimdir, O’nun kaimliği kimseye bağlı değildir. Varlık aleminde iki ilahın bulunması mümkün değildir. Eğer varlık aleminde iki ilah bulunmuş olsaydı, kainatın düzeni bozulur ve hiçbir varlık var olamazdı. Bu kainatta, eşit seviyede ve birbirinden bağımsız iki failin (yaratıcının) olması da mümkün değildir. Çünkü birinin bağımsız oluşu, ötekinin bağımsız oluşuna terstir. Birinin tam bağımsız oluşu, diğerinin Rabb olmasını engeller.”( İbn Kayyim, “Tariku’l-lıicreteyn”, s. 79.)
Allah’ın el-Kayyum ismi şerifi ile ilgili hadis-i şeriflerden bir tanesini okuyalım:
Hz, Enes (radıyallahu anlı) anlatıyor: “Bir adam şöyle dua etmişti: “Ey Allah’ım, hamdlerim sanadır, nimetleri veren sensin, senden başka ilah yoktur, Sen semavat ve arzın celal ve ikram sahibi yaratıcısısın, Hayy ve Kayyumsun (kainatı ayakta tutan bayat sahibisin.) Bu isimlerini şefaatçi yaparak senden istiyorum!” (Bu duayı işiten) Resülullah (aleyhissalatu vesselam) sordu: “Bu adam neyi vesile kılarak dua ediyor, biliyor musunuz?” “Allah ve Resulü daha iyi bilir?” “Nefsimi kudret
elinde tutan Zat’a yemin ederim ki, o Allah’a, İsm-i Azam’ı ile dua etti. O İsm-i Azam ki, onunla dua edilirse Allah icabet eder, onunla istenirse verir. “( Tirmizi, Daavat 109 (3538); Ebu Davud, Salat 358, (1495); Nesai, nuud 27,sh; 404)
Yüce Allah’ın el-Kayyum ism-i şerifi hususunda Fahrudclin er-Razi şöyle demiştir: “Kayyum, zatı sebebiyle kaim olan ve gerek mahiyyetleri gerekse varlıkları itibariyle kendisinin dışında kalan her şeyi ayakta tutan demektir. Zatı gereği vacibul vucud olan varlık mevcut olunca her şeye nispetle gerçek kayyum O olmuş olur. Binaenaleyh; el- Kayyum tavsifiyle de bizatihi kaim ve kendisinin dışındaki varlıkların da mukavvimi (ayakta tutanı) olduğuna delalet etmiş olur.”( Fahruddin er-Razi-tefsirul kebir: bakara süresi-255 tefsiri) Bu durumda el-Kayyum olan yalnız Allah’tır. Allah’tan başkasına isim veya sıfat olarak izafe edilemez.
Allah Rasulu (s.a.v) el-Kayyum ismiyle geçen duaya ism-i Azamla yapılan dua nitelemesi çok önemli ve düşündürücüdür. Elbette esma-ul hüsnayla Allah’a sena ve dua edilir. Ama bazı isimlerle duanın ehemmiyyeti ve faziletinin farklılığı anlaşılmaktadır. Yüce Allah’ın zatına mahsus olan el-Kayyum ism-i şerifini bilen mümin bu isimlerin manasını tefekkür edip kalbinde ve dilinde tezekküre devam eder. Allah Rasulu (s.a.v) bu isimlerle Yüce Allah’a sığınıp dua etmiştir. Müminlerinde bu şekilde dua edip sığınmaları gerekmektedir. Ehl-i sünnet ulemasının da görüşü budur.