Allah(cc)’nun El-Muteâlî Sıfatı
Müteal: sülasi mücerredi kökünden gelip, tefa’ul babından ism-i faildir, mastan “tefaulen” olur. Kelime olarak; pek yüce, gücü her şeyden üstün, en üstün ve noksansız gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak el-Müteal; noksanlıklardan ve mahlukatın sıfatlarından münezzeh olan, bu sıfatların biriyle muttasıf olmaktan yüce ve alı olan, O’ndan daha üstün hiçbir varlık olmayan, en yüce olan, zatı, sıfatı, fiilleri ve isimleriyle en üstün olan demektir.
Yüce Allah’ın el-Müteal ism-i şerifi bu şekilde Kur’an-ı Kerimde sadecede bir ayet-i kerimede geçmektedir, okuyalım:
عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْكَبِيرُ الْمُتَعَالِ
O, gaybı da, görülen alemi de bilendir, çok büyüktür, çok yücedir.( Rad Suresi: 9)
Yüce Allah kendi zatında Yücedir, bu sebepten ötürü diğer yaratıklarla mukayese edilmeyecek şekilde her şeyden daha Yücedir. O mutlak olarak en Yücedir. Zatında, sıfatlarında ve isimlerinde yani ilimde, kudrette, hayatta, cömertlikte, merhamette, ğazabında, hulasa bütün sıfat ve fiillerinde kusursuz ve mükemmel olduğu gibi yücelikte de eksiksiz ve kusursuzdur. O’nun bu yüceliği cihet ve mekan bakımından değildir, zira O cihet ve mekanlardan münezzehtir.
Allah’ın el-Müteal ism-i şerifi el-Aliy ismi gibi yücelik manasında olmakla beraber bu ism-i celil daha çok mübalağa ifade eder. Okuduğumuz bu ayet-i kerimeden sonra Yüce Allah’ın elMüteal ismiyle alakalı olarak bir hadis-i şerif okuyalım;
Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor:
“Resulullah (aleyhissalütu vesselam) buyurdu ki: “Allahu Teala Hazretleri semada bir işin yapılmasına hükmetti mi, Rabb-i Teala’nın sözüne ihtiramla, melaike (aleyhimüsselam) korku ile kanatlarını birbirine vururlar. Rabb Teala’nın işitilen sözü düz bir kaya üzerinde (hareket eden) zincirin sesi gibidir. Meleklerin kalplerinden korku açılınca (Cebrail ve Mikail gibi mukarreb meleklere):
“- Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da:
“- Allah Teala hazretleri hakkı söylemiştir. Zaten O, Yüce ve uludur” derler. O’nun sözünü, kulak kabartan (şeytanlar gizlice) işitir. Kulak hırsızı şeytanlar (yerden göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) dizilmiş ve kulak hırsızlığına hazırlanmış bulunur.
– Süfyan (İbnu Uyeyne) eliyle tarif etti: Parmaklarını önce (üst üste) dizdi, sonra açtı- (En üstteki, ilahi kelamı işitir ve alttakine verir, o da kendi altındakine verir. Böylece gele gele
sihirbaz ve kahinlerin diline kadar ulaşır. Bazan kelimeyi aşağıdakine vermeden önce bir şihap, şeytana ulaşır. Bazan şihap kendisine isabet etmezden önce kelimeyi aşağısındakine vermiş olur. (Sihirbaz ve kahinler kendilerine bu şekilde ulaşan hırsızlama habere) yüz kadar da kendileri ilave ederek yalanlar düzerler. Emri İlahi yeryüzünde tahakkuk edince halk kendi arasında: “Bu işin olacağı bize daha önce falan falan günlerde haber verilmemiş miydi?” derler. Böylece, semada (kulak hırsızlığı yoluyla) işitilmiş olan haber böylece tasdik edilir. (Buharı, Tefsir, Sebe 1, Hicr 1; Tirmizi, Tefsir, Sebe, (3221).)
Yüce Allah’ın bu ismini bilmek; Allah’ın varlıklar üzerindeki üstünlüğüne inanıp bunu müşahade ederek kalbinde sonsuzluk: nuru ışıldar. İçtenlikle O’na yalvarıp gerektiği şekilde O’na ibadet eder.
Allah’ın el-Müteal ismi mahlukat hakkında aklın mümkün gördüğü her şeyden, her hal ve tasavvurdan ve hayallerden pek çok yüce hemde daima Yüce olduğunu gösterir. O’nun daima mevcut olan Yüceliğine halel getirecek veya perdeleyecek her hangi bir şey mümkün değildir. Allahu Teala yüceler Yücesidir. Yüceliği herhangi bir şeyle kıyas kabul edilemez.