Allah(cc)’nun Er-Reşîd Sıfatı
Reşid: kökünden türeyen feilun vezninde mübalağa ifade eden bir ism-i faildir, mastan “rüşd”dür. Kelime olarak; maslahat yollarını gösteren, yol göstermek, doğru yolu bulmak, en doğruyu öğretmek, akıl baliğ olmak, olgun olmak ve doğru yolda gitmek gibi manalara gelir.
Yüce Allah’ın sıfatı olarak er-Reşid; sözünde en doğru olan, fiillerinde isabetli olan, en adil hakim, doğru yolu gösteren, hakkı tam olarak öğreten, tedbirli olan, her şeyi yerli yerince koyan, İrşad için delile muhtaç olmayan ve en güzel bir şekilde yönetendir.
Yüce Allah’ın er-Reşid ismi şerif-i Kur’an-ı Kerimde bazı ayet-i kerimelerde geçmektedir. Raşid, mürşid, reşid ve ruşd şeklinde geçen kelimelerde genel olarak ruşd, doğru yol manasını ifade etmektedir. Doğru yola da ancak Allah (c.c) iletir. Mutlak İrşad etme sadece Allah’dan olur. Kur’an, peygamber ve alimlerin irşadı Yüce Allah’ın gösterdiği istikametle mümkün olur. Yüce Allah’ın irşadına muhalif veya hükümlerinden birine muhalif irşadlar, irşad değil ayrıldığı noktadan sonra mefsedet olurlar. Yüce Allah’ın irşadı hususunda iki tane ayet-i kerime okuyalım;
وَتَرَى الشَّمْسَ إِذَا طَلَعَت تَّزَاوَرُ عَن كَهْفِهِمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَإِذَا غَرَبَت تَّقْرِضُهُمْ ذَاتَ الشِّمَالِ وَهُمْ فِي فَجْوَةٍ مِّنْهُ ذَلِكَ مِنْ آيَاتِ اللَّهِ مَن يَهْدِ اللَّهُ فَهُوَ الْمُهْتَدِي وَمَن يُضْلِلْ فَلَن تَجِدَ لَهُ وَلِيًّا مُّرْشِدًا
(Resulüm! Orada bulunsaydın) güneşi görürdün: Doğduğu zaman mağaralarının sağına meyleder; batarken de sol taraftan onlara isabet etmeden geçerdi. (Böylece) onlar (güneş ışığından rahatsız olmaksızın) mağaranın bir köşesinde (uyurlardı). İşte bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah kime hidayet ederse, işte o, hakka ulaşmıştır, kimi de hidayetten mahrum ederse, artık onu doğruya yöneltecek bir dost bulamazsın.( Kehf Suresi: 17)
Yüce Allah insanlara akıl ve idrak vermek suretiyle peygamberler gönderip, kitaplar nazil ederek insanları doğru yol “sebilur reşad”a yöneltir ve kavuşturur. Allah’ın doğru yola eriştirdiğini kimse haktan saptıramaz. Allah’ın doğru yola eriştirmediğini de kimse hakka İrşad edemez.
Kur’an-ı Kerim’de doğrudan Allah Reşid’dir şeklinde bir kelime lafzen bulunmamakla birlikte mana olarak Yüce Allah’ın İrşad etmesiyle ilgili birçok ayet-i kerime mevcuttur. Ancak er-Reşid ism-i şerifi lafzen esma-ul hüsna ile ilgili İbni Mace ve Tirmizi’nin Sünenlerindeki hadislerde bulunmaktadır.
إِذْ أَوَى الْفِتْيَةُ إِلَى الْكَهْفِ فَقَالُوا رَبَّنَا آتِنَا مِن لَّدُنكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا
O (yiğit) gençler mağaraya sığınmışlar ve: Rabbimiz! Bize tarafından rahmet ver ve bize, (şu) durumumuzdan bir kurtuluş yolu hazırla! Demişlerdi.”( Kehf suresi: 10)
Rüşd kelimesi ile hidayet kelimesi birbirine çok yakın anlamlar ifade etmektedir. Hatta bazı alimler eş anlamlı olarak kullanmışlardır. Bazıları ise biraz farklı tanımlamışlardır. Kimisi rüşdü; eğriliğin, sapıklığın ve saçmalığın zıddı olan doğruluk olarak tanımlamışlardır. Bu tarife göre Reşid; sözlerinde, fiillerinde ve istikametinde eğrilik, yanlışlık, saçmalık ve çelişki bulunma yandır.
Yüce Allah dilediği kulunu doğruluğa ve saadete eriştirir.
Dilediğini de rüşdden uzaklaştırarak şaki ve bedbaht eder. Yüce Allah kullarını rüşde erdirirken bütün işlerinde olduğu gibi hiç kimsenin rehberliğine ihtiyacı yoktur. Çünkü O bundan münezzehtir. Fakat her mürşid O’nun yol göstermesine muhtaçtır. Buna göre kulun rehberliğinin isabetli olması Yüce Allah’ın gösterdiği yolun doğruluğuna uyması nisbetindendir.
Yüce Allah’ın er-Reşid ism-i şerifi ile ilgili olarak okuduğumuz bu ayet-i kerimeden sonra bir de hadis-i şerif okuyalım;
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resfilullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:
“İmam kendisine güvenilen “uyulan”, müezzin de sözüne uyulandır. Allahım, insanlarımızı İrşad et, müezzinlere de mağfiret buyur. “( Ebu Davud, Salat 32, (517); Tirmizi, Salat 153)
Yüce Allah’ın er-Reşid isminin mana itibariyle insanlar için kullanılabilmesi de islam ulemasının ittifakıyla caizdir. Yüce Allah için er-Reşid, Raşid ve Mürşid isimleri hem zati, hem selbi hemde fiili sıfatlarından olarak anlam ifade eder. Yüce Allah’ın bu sıfata sahip olması O’nun alim olmasına delalet eder. Çünkü alim olmayan İrşad edemez. Noksan sıfatlardan münezzeh olmasını ifade eder. Zira irşadın kemali noksanlıklardan münezzeh olmayı gerektirir. İsm-i fail manasında olması da fiili sıfatlardan olduğunu ifade eder. Bütün fiillerinin doğru olduğunu, yanlışın Allah için mümkün olmadığını göstermektedir.
Yukarıdan beri okuduğumuz gibi, Allahu Teala (cc)’nın “erReşid” ismi “bütün işleri ezeli takdirine göre yürütüp dosdoğru ve bir nizam ve hikmet üzere akıbetine ulaştıran” manalarını da içermektedir. Allahu Teala (cc)’nın her işi ve kanunu sapasağlamdır. O’nun kanunları kemale ermiştir. O’nun kanunlarından daha iyi bir kanun bulmak mümkün değildir. Esasen Allah’ın kanunu dışındaki bütün kanunlar cahiliyye kanunlarıdır. Velev ki bu kanunları bilim adamları ve filozoflar yapmış olsa bile durum böyledir. Allah ve Resulünün kanunlarına karşı çıkanlar, O kanunlara karşı meclislerinde kanun çıkaranlar bozguncudurlar. Allahu Teala (cc) onlara karşı mücadele etmemizi emrederek bizlere “er-Reşid” olduğunu göstermiştir. Çünkü doğru yol er-Reşid olan Allah’ın yoludur. O’nun dışındaki bütün yollar batıl ve sapıklığa götürücüdür.
Yüce Allah’ın er-Reşid ismini bilen kişi, irşadın ancak Allah’ın kitabıyla ve O’nun peygamberiyle ve O’nun izinden zerre kadar sapmayıp Kur’an ve Sünnetle doğruluğa ulaşılacağını kabul eder ve bu irşada zerre kadar muhalif olan irşadlarda fıskın, zulmün ve küfrün olduğunu bilip, bunlardan sakınır.