sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

Allah(cc)’nun Eş Şekur Sıfatı

Allah(cc)’nun Eş Şekur Sıfatı

Şekur: kökünden gelerek mübalağalı ism-i fail manasında olan Şekur, çokluk ve devamlılıktan kinayedir. Luğatta Şekur; övmek, kadrini bilmek, bir işin karşılığını vermek, cömert olmak, dolu olmak, iyilik edene teşekkür etmek ve iyiliğe iyilikle mukabele etmek gibi manalara gelir.

Yüce Allah’ın sıfatı olarak eş-Şekur; yaptıkları kulluğa karşılık, kullarına çok nimet ve mükafat veren, her itaatı ödüllendiren ve devamlı nimet ihsan eden demektir. Şükreden kula “şakir” denilmektedir. Şükrü kabul eden olarak Yüce Allah’a da Eş-Şekur denir.

Yüce Allah’ın sıfatı olarak eş-Şekur; Kur’an-ı Kerimde beş ayet-i kerimede geçmektedir. Bu ayetlerden bir tanesini okuyalım.

لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُم مِّن فَضْلِهِ إِنَّهُ غَفُورٌ شَكُورٌ

Çünkü Allah, onların mükafatlarını tam öder ve lütfundan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.( fatır Suresi: 30)

Yüce Allah’a şükretmek kulların vazifesidir. Çünkü Allah’ın emridir. Yüce Allah’ın nimet ve ihsanı sınırsızdır. Yüce Allah’ın hiçbir ihtiyacı olmadığı halde kendisine yapılan en basit itaatı ve şükrü dahi karşılıksız bırakmaz. O, herkesin faydalanacağı büyük ve sonsuz nimetleri kullarına lütfuyla ihsan edendir.

 

فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُواْ لِي وَلاَ تَكْفُرُونِ

Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım ve (yal­nızca) bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.( Bakara Suresi: 152)

Şükür, Allah’ın emridir. Şükür nimetin kadrini bilmektir, şükür nankörlük etmemektir. Kullar devamlı olarak Allah’a şükretseler de O’nun vermiş olduğu nimetlerin hakkını eda edemezler yani kullar ne kadar şükrederlerse etsinler yine de azdır. Kendisi gibi bir beşer olan ve her şeyiyle Allah’a muhtaç bir kimsenin yapmış olduğu iyiliğe karşı minnettar olup, ona karşılık teşekkür etmeyi bir borç olarak bilen bir akıl sahibinin her an sayamayacağı Allah’ın nimetlerine karşılık devamlı olarak şükürde bulunması gereklidir.

Allah Teala kullarını bu dünyada ödüllendirebileceği gibi, ödüllerini ahirete de erteleyebilir. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde Yüce Allah, iyiliklere kat kat sevap vereceğini ve kötülükleri dilerse affedeceğini ve cezalandırmayacağını bize haber vermektedir. O, dilediğini yapandır. Kendisine itaat edenleri ödüllendiren ve şükredenlere nimetle karşılık veren tek varlıktır.( Kurtubı, el-Camili ahkamil kuran 1/325) Aziz kitabında şöyle buyurmaktadır: “Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım ve (yalnızca) bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.”( Bakara Suresi: 152)

Abdullah İbnu Gannüm el-Beyazı       (radıyallahu anlı)  anlatıyor: “Resülullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kim sabaha erdiği zaman: “Allahım, benimle veya mahlukatından herhangi biriyle hangi nimet sabaha ermişse bu sendendir. Sen teksin, ortağın yoktur, hamdler sanadır, şükür sanadır” derse, o günkü şükür borcunu ödemiştir. Kim de aynı şeyler akşama erince söylerse o da o geceki şükür borcunu eda eder.( Ebu Davud, Edeb 110)

Şükür ile Teşekkür Arasındaki Farklılık

Şükür sadece Allah’a karşı yapılır. Allah’a şükreden Yüce Allah’ın nimetlerini takdir etmekle birlikte kendi eksikliğini bilip itiraf eder. Teşekkür ise; kendisine yapılan maddi veya manevi bir iyiliğin takdir edildiğini ispat etmektir. Kuldan kula teşekkür olur. Teşekkür Arapçada tefe’ul babındandır. Tefe’ul babı (erbabınca malum olduğu üzere) binası tekellüf içindir. Buda tedricilik ifade eder. Oysa şükür ise sülasi mücerredden mastar olarak anlamı daha geniş ve ağırdır ki bu da bütünlük arz eder. Bu nedenle Allah için, teşekkür ederim Allah’ım demek; mana olarak nakıs kalır, Allah’ın şanına yakışan şükürdür.

Allah, her türlü noksanlıktan uzak olan zatı ile ve kendisi için zorunlu olan bütün celal ve kemal sıfatları ile hamd edilmeye layıktır. O, kullarına yaptığı iyilikler nedeniyle de şükredilmeye layıktır. O halde şükür, nimet verenin fiiline karşılık olarak yapılan bir övgü, iyiliğini kabul ve itiraf etmedir. Bu anlama göre Şekur, kendisine şükredilen anlamındadır. Bazılarına göre de şükür, nimet verenin nimetini samimiyetle ve kendisine itaat etmekle kabul

etmektir. Çünkü bazen insan nimeti kabul eder ancak bu kabulü, hafife alma veya alay etme amaçlıdır. Böyle birine “şükrediyor” denmez. Bu yüzden “gerçek şükür, nimet verene şükretmekte eksikliğini itiraf etmektir” denilmiştir. Bu yüzden Yüce Allah, “Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın. “( Sebe Suresi: 13) (6301 deyince Hz. Davud: “Ey Rabb’im! Sana nasıl şükredeyim ki? Benim şükrüm bile senin bir nimetindir” demiş, Yüce Allah da şöyle cevap vermiştir: “İşte şimdi Beni tanıdın ve Bana şükrettin ey Davud! Çünkü şükretmenin de Benim bir nimetim olduğunu bildin”.

Nimete şükürle karşılık vermek, nimetlerin daha da artmasına vesile olur. Yüce Allah şöyle buyurur: “Rabb ‘iniz şöyle buyurmuştu: Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım … “( İbrahim Suresi: 7)

Allah, kimsede bulunmayan sınırsız ihsan ve nimet sahibidir.

O, hiçbir ihtiyacı olmadığı en basit ve küçük bir itaati bile kabul eder. Buna karşılık, kendisinin dışında herkesin faydalandığı büyük nimetler verir.( Kurtubi, el-camili ahkamil kuran 1/323-324.)

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.