BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
BAKARA SURESİ 8 (2. BÖLÜM)
Hamd âlemlerin Rabbi, Maliki, ölümü ve hayatı biz kullarının hangisinin daha iyi amel işleyeceğini belirlemek için yaratan, yolundan gidildiği takdirde emniyetin elde edildiği Allah (c.c.)’a aittir.
Salat ve selam rehberimiz ve önderimiz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav)’e onun ehli beytine, dinin yaşanması konusunda bizlere örneklik teşkil eden Ashabına, bugüne kadar yaşamış ve yaşamakta olan tüm Müslümanların üzerine olsun
Bir önceki yazımızda ferdi olarak kişiyi kafir, münafık, müşrik yapacak olan şeyleri iyi öğrenip bunlardan sakınmamız gerektiğini yazmaya çalışmıştık. Biz bugün en sıkıntılı olan münafıkların durumunu izah etmeye çalışacaz dedikki bunlar kalpte nifak yani bozuklukla başlar bu kişiyi kalbiyle ve diliyle farklı karaktere sokar ALLAH(cc) bunları bizlere şöyle buyurmaktadır
Bakara 8: İnsanlardan öyle kimseler de vardır ki mümin olmadıkları halde “Allah’a ve ahiret gününe inandık” derler
Beyzâvî şöyle der: Bunlar, mü’minlerle kâfirler arasında kalan üçüncü sınıftır. Bunlar, kalben inanmadıkları halde, ağızlarıyla “inandık” diyenlerdir. Kâfirlerin en kötüsü ve Allah’ın en çok buğzettiği kimseler bunlardır. Çünkü onlar hile ve istihza yoluyla küfrü gizleyip onu imanla karıştırmışlardır. Onun içindir ki Yüce Allah onların kötülük ve cahilliklerini geniş bir şekilde açıkladı.
Razi münafıkları açarken onlar dışı içine(kalbine) uymayan kişi olduğunu beyan etmiştir ozaman bizler münafık denildiğinde şunu anlamamız gerekirki konuştuğuyla yaşantısı, davranışlarıyla kalbi farklı yani ciddi karakter bozukluğu olan kişiler bunlar
Hz. Peygamber (s.a.v.), “Münafığın misali iki koyun sürüsü arasında (bocalayan) ve hangisine gideceğini bilemeyen koyuna benzer”buyurarak, münafığın kararsızlık ve çaresizliğini iki sürü arasında kalan ve bir o sürüye bir bu sürüye koşturup duran koyuna benzetmektedir
Peki bunları bu hale getiren kalbi hastalıkları nelerdir bunları iyi tesbit etmemiz gerekir Münafıkların özelliklerinden hareketle onun kimliğini oluşturan özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
1: Yalancı oldukları ve yalanlarını yeminle tekit
Münafıkun 1: Münafıklar sana geldikleri zaman: “Biz gerçekten şehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin” dediler. Allah da bilir ki sen elbette O’nun elçisisin. Allah, şüphesiz münafıkların yalan söylediklerine şahidlik eder
İnsan sözü başka özü başka olursa yalancıdır. Buna göre münafıklar da yalancıdır. Çünkü inandıklarının aksini söylüyorlar.Yalan münafığın ayrılmaz vasfıdır. Kalpleriyle inanmadıkları hâlde inandıklarını söylemeleri bir yalandır. Eğer doğrusunu söylemiş olsalardı münafık değil mutlak manada kâfir sayılırlardı. Münafık, yaptığı bütün kötü fiillerini daima yalanla gizlemeye çalışmış kendisinin mazur görülmesine gayret sarf etmiştir. Yemin, münafığın kalkanıdır. Kendisine gelebilecek her türlü tehlikeye karşı kendisini onunla korur.
Münafıkun 2: Çünkü, onlar yeminlerini kalkan yapıp insanları Allah’ın yolundan alı korlar. Onların yaptıkları ne kötüdür.
2: Riyakardırlar
Münafıklığın en bariz vasıflarından biri de ikiyüzlülüktür. Bukalemun bir karaktere sahip olan münafıklar, istedikleri zaman istedikleri kılığa bürünmektedirler.
Nisa 142: Münafıklar Allah’ı aldatmak isterler. Halbuki Allah onların hilelerini kendilerine çevirir. Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı pek az anarlar.
Cenab-ı Hak daha sonra onların çürük iç durumlarını da anlatarak şöyle buyurdu: “İnsanlara gösteriş yaparlar.” Yani onların ihlâsı yoktur. Allahla hiçbir irtibatları yoktur. Bilakis onlar sadece suni ve yapmacık bir tavırla hareket ederek insanların kendilerini görmelerini isterler
3: Korkaktırlar
Kur’an’a göre münafıkların en bariz özelliği kalplerinde hastalığın olmasıdır. Kalpte hastalık beraberinde korkaklığı da getirir. Onlar korkarlar Korku, istenilmeyen bir şeyin başa gelmesi veya sevilen bir şeyin yitirilme endişesiyle ortaya çıkar. Korku, insanın fıtratında olan bir duygu olup, fıtrata yerleştirilen her duygu gibi hayra yönlendirilmezse sahibini zemmeden bir duygu hâline getirir. Bahse konu olan ise münafıkların korkak olmaları, sürekli bir korku hâlinde yaşamalarıdır. Kendi içlerinde gizledikleri ve zahirlerine zıt olan duygularının açığa çıkması hâlinde tüm kurguladıkları ifşa olacağından bu ruh hâli içerisinde bulunmaktadırlar.
Tevbe 56,57: “(O münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah’a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar korkak bir toplumdur. Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (sokulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi.”
4:Ahde vefasızlık ederler
Kur’ân ve Sünnet’te münafıkların özelliklerinden biri de sözlerinden dönmeleridir. Başka bir deyişle de ahdini bozmasıdır. Kişinin ahdini bozması demek, ister Allah’a karşı olsun, ister insanlara karşı olsun verdiği söze aykırı davranması, vefa göstermemesidir. Verilen sözü tutmak, şeriat tarafından emredilirken; sözden caymak, sözü bozmak, ahde vefasızlık ise münafıkların özelliklerinden sayılmıştır Münafıkların özelliklerinden olan sözden cayma, insan fıtratında dahi nefret arttıran sû-i ahlak cinsindendir. Hayatta herhangi bir kimse ile arkadaşlık, dostluk veya yakın bir ilişki kurulduğunda, en ağır olan husus, kişinin sözünden dönmesi, ahde vefa göstermemesi olarak karşımıza çıkmaktadır
Dört şey kimde bulunursa münafık olur, kimde onlardan bir haslet (huy) olursa onda onu terk edinceye kadar münafıklıktan bir haslet vardır; Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünden döner, düşmanlık ederse haddi aşar, sözleşirse sözleşmeye ihanet eder.” (Muttefekun Aleyh)
5: Kararsızlık ve tereddüt
Münafıklar, hiçbir inanca, hiçbir fikre ve davaya bağlı kalmazlar, daima kararsız ve mütereddittirler. Dümensiz bir gemi gibidirler. Dış etkilerle hareket ederler, sabit bir konumları yoktur. Onlar imanda mı, küfürde mi karar kılacaklarını bilemedikleri için inananlarla mı yoksa kâfirlerle mi, birlikte olacaklarını da bilemezler. Bir onlara dönerler, bir de berikilere… Hiç kimsenin malı olmayan meta gibi ortada gidip gelirler.
Nisa 143: “Onlar küfür ile iman arasında bocalayan bir sürü gibi kararsızdırlar! Ne onlara ne de bunlara ‘mal olurlar’. Allah kimi şaşırtırsa artık ona asla bir yol bulamazsın.”
İbn Kesir yukarıdaki ayetle ilgili “Münafıklar imanla küfür arasında şaşırmış vaziyettedirler. İç-dış olarak ne müminlerle ne de kafirlerle beraberdirler, bilakis dıştan müminlerle, içten ise kafirlerle beraberler. Sonuçta iki tarafa da yar olamıyorlar
Rasulullah :“Mümin kafir ve münafıktan oluşan üç kişi bir nehrin kenarına gelirler. Mümin suya atlar ve nehrin karşısına geçer, sonra münafık suyu geçmeye çalışır. Mümine ulaşacağı sırada bir yandan mümin, diğer yandan ise kafir “Bu tarafa gel” çağrılarıyla ikisinin arasında bocalarken kuvvetli bir su dalgasıyla boğulur gider” Münafık da şüphe ve tereddüt içerisinde bocalarken ölüm gelip onu alır gider
İslam toplumunun yoluna güvenle devam edebilmesi yetiştireceği insanın manevi donanımları ile yakından ilgili olacaktır. Kendisine güvenilen, çalışkan, dürüst, adil, cömert ve benzeri değerler ile şahsiyeti inşa edilmiş fertler ancak kendilerini ve toplumlarını huzur ve adalet iklimine kavuşturabilir.