BİZİM BAŞIMIZA ALLAH(C.C)’IN YAZDIĞINDAN BAŞKA BİRŞEY GELMEZ
Hamd gökleri yeri ve ikisinin arasındakileri emsalsiz yaratan, yöneten, çekip çeviren, bulutları sevk eden Aziz ve Hakem olan ALLAH(Celle Celaluhu)’a olsun…
Her şeyi ile bizlere örnek ve önder olan Peygamberimiz(sav) hicreti ile de en güzel şekilde örnek olmuştur.
Rasulullah(sav) hicret ederken beşerin insanoğlunun aklına gelebilecek hiçbir ihtimali göz ardı etmemiş bütün ihtimaller ve sebepleri değerlendirerek gerekeni yerine getirmişti.
Kendi yatağına Hz. Ali(ra)’i bırakmıştı. Yolculuk için binekleri hazırlatmış ve yolda rehberlik edecek bir kimse tutulmuştu. Düşmanları şaşırtmak için kuzeye, Medine’ye doğru yöneleceği yerde, güneye gitmiştir.
Amir b. Fuheyre’nin koyun sürüsüyle arkalarından gelmesini sağlayarak izleri sildirmişti.
Sevr dağının çok yüksek ve sarp yerinde olup ulaşılması çok zor olan Sevr mağarasında saklanmıştı.
Hz. Ebu Bekir(r.a)’in oğlunu Mekke’den haber getirmekle görevlendirmişti ve Ebu Bekir(ra)’ın kızı Esma’yı mağarada saklandıkları süre içerisinde kendilerine yiyecek getirmekle görevlendirmişti.
Bütün bu zahiri sebepleri yerine getirmesine rağmen düşmanlar mağaranın ağzına kadar gelmelerdi. Eğer ALLAH(C.C) iradesi olmasaydı, mağaradan içeri bile gireceklerdi. Bu durum, Hz. Ebu Bekir Sıddık (r.a)’ı; Ya Rasulullah(sav) içlerinden biri ayaklarının altına doğru baksa bizi görecek” demeye sevk etmişti. Peygamberimiz(sav) cevaben; “Üçüncüleri ALLAH(C.C) olan iki kişi hakkında ne zannedersin Ey Ebu Bekir” buyurdu.
Bu da gösteriyor ki; Rasulullah(sav) bizlere sadece zahiri sebeplere itimat etmemiş aksine evini çepeçevre kuşatan düşmanların arasından ilk çıktığı andan beri ALLAH(C.C)’a güvenmişti ve mağaradaki o zor anlarda da hiçbir zaman ALLAH(C.C)’a tevekkül edip, O(C.C)’nun yardımına güvenmeyi unutmamıştı. Buradan şunu çıkarıyoruz ki ALLAH(C.C)’a tevekkül etmeyi unutup, sadece kendi planına, yanındaki kişilere veya yaptığı hazırlığa güvenmemelidir.
Zafere götüren yolda atılacak ilk adım ALLAH(C.C)’a tevekküldür.
Müslüman kişi doğru sebeplere sarılıp, ALLAH(C.C)’a tevekkül edip dayandığı müddetçe sonuç hep kazançlı olacaktır ve Rabbimizin buyurduğu üzere; “Bizim başımıza ALLAH(C.C)’ın dilediğinden başka bir şey gelmez” (Tevbe 51)
Hicret yolculuğunda peygamber ve arkadaşın başına ALLAH(C.C)’ın dilediğinden başka bir şey gelmemiştir.
Ne hoştur, Ne güzeldir, ALLAH(C.C)’a güvenip dayanmak.
ELHAMDULİLLAH