sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

DEH DEH!

24.10.2024
131
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamdlerin tümü tek Rab, tek İlah, Rahman ve Rahim olan Allah’a (cc) mahsustur.

Salat ve selam ise; Örnek ve Önderimiz olan Hz. Muhammed (sav) ‘ e, aline, ashabına ve onların tabiileri olan Müslümanların üzerine olsun.

  ‘’ Günün birinde bir çiftçinin atı derin bir kuyuya düşer. Kuyu kuru, hayvan ise düşmenin acısıyla ağlamaklıdır. Durumu fark eden çiftçi hemen bir çözüm aramaya başlar. Düşünür ve kendi kendine:

  ‘’ Bu at yaşlandı. Kuyudan çıkarmaya kalksam, yeni bir at fiyatına mal olur. Öte yandan kuyu da zaten kuru ve kapatılması gerekiyor.’’ der.

 Çiftçi, komşularını çağırır ve onlardan yardım ister. Herkes kazma kürekle toprak ve çöp toplayıp kuyuya atmaya başlar. Böylece iki sorun birlikte çözülecektir; kuru kuyu kapanacak, at ise gömülecek.

 At ise zekidir. Yapılanı anlar. Acı dolu yüksek bir sesle feryat eder ancak az bir zaman sonra aniden sesi kesilir. Herkes şaşkınlıkla ata ne olduğunu merak eder. Çiftçi kuyuya bakar ki ne görsün! At, sırtındaki toprağı atıyor ve ne zaman üzerine toprak ve çöp düşse, silkelenip onu yere atıyor ve bir adım daha yukarı yükseliyor.

Bu şekilde at, adım adım yukarı doğru yükselir. Bir süre sonra at yüzeye yaklaşır. Küçük bir sıçrama yapar ve sağ salim yer üstüne çıkar. ‘’

  ‘’ Mümin dünyada bir esir gibidir. Yeryüzünde esaretten kurtulmak için çaba harcar ‘’ der Hasan-ı Basri (rha).

 ‘’الأسير ‘’ kelimesi ‘’esr’’ kökünden türeyip ‘’ kayışla bağlanmış olsun veya olmasın her ele geçirilmiş veya yakalanmış şeye ‘’ denir. Evet, mümin sanki kollarından tutulup tıpkı kıssadaki at gibi kuyunun derinliklerine fırlatılıp geçirilmiş bir esirdir.

Peki mümin ne yapmalıdır?

Gelin bunu kıssamız ile özdeşleştirerek anlayalım;

 Kuyuyu dünya, toprağı nefis, çöpleri günah, atı da mü’min olarak varsayalım. Mümin, dünya denen kuyuya düşmüştür bir kere. Kimi zaman bunalır, içi sıkılır, duvarlar üstüne üstüne gelir, bu dünyadan göçüp gitmek ister ancak ağlasa da, feryat etse de bu kuyudan istediği yere (Cennet’e) çıkmak için bir şeyler yapması gerekir. Zira Allah (cc) ayet-i kerimesinde  ‘’Eğer isteseydiniz, bunun için hazırlık yapardınız’’ buyurmaktadır.[1]

  Hepimizi insanız. Günah işlediğimiz, pişman olacağımız şeyler söylediğimiz, nefsimize uyduğumuz zamanlar olabilir, olmuştur. – elbette ki bunlar yanlışlardır – . Bunlar da dünya denen kuyuda üstümüze atılan toprak ve çöplerdir. İşte tam bu anda insanın günahlardan, zaaflardan, eksiklik ve hatalardan sıyrılıp mantıklı ve ciddi davranması gerekir. Aklına gelen gelmeyen her bir günahı için tövbe etmeli, çöpleri silkeleyip yere atmalı ve sâlih amellerini arttırıp, bunlara tutunarak adım adım kuyudan Selamet’e yükselmelidir.

 İşte mü’min esaretten böyle kurtulur.

  Öyleyse ne duruyorsun, kimi bekliyorsun? Aklı olmayan bir hayvan dahi kendini kurtarmak için harekete geçebiliyorsa, aklı olan insanın hatta ve hatta sorumluluğunun farkında olan bir Mü’minin gevşeklik yapması ona yakışır mı? Yoksa Mü’min, her zaman önderim dediği Zat’ın şu sözünü hiç mi duymamıştır? ;

 “Akıllı kişi, nefsine hâkim olan ve ölüm sonrası için çalışandır. Âciz kişi de, nefsini duygularına tâbi kılan ve Allah’tan dileklerde bulunup duran (bunu yeterli gören) dır” [2]

 O zaman sen ey Mü’min! Kalk ve doğru olarak bildiğin şeyleri yapmakla işe koyul. Bil ki vaktin az, yapacağın işler ise çoktur. Peki sermayen ne kadardır?

Yolun sonu İnşallah cennet. O zaman ne duruyorsun?

Haydi! deh deh..

 

Selametle…

[1] Tevbe suresi 46. ayet

[2] Tirmizi, Kıyamet 25

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.