sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 41 VE 44. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 41 VE 44. AYETLER ARASI
11.07.2019
796
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

41- Yanınızda olan (Tevrat) ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin; onu inkâr edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimi az bir değer karşılığında değişmeyin.(57) Ve yalnızca benden korkun.
42- Hakkı batıl ile örtmeyin ve sizce de bilinirken hakkı gizlemeyin.(58)
43- Namazı dosdoğru kılın, zekâtı(59) verin ve rükû edenlerle siz de rükû edin.
44- Siz, insanlara iyiliği emrediyorken, kendinizi mi unutuyorsunuz? Oysa siz kitabı okumaktasınız. Yine de akıllanmayacak mısınız?

AÇIKLAMA

57. Ayet, bu insanların Allah’ın kanununu bırakıp reddetmelerine neden olan dünyevî kazançlarına işaret eder. Bununla birlikte, onların vahyi (Hidayet) az bir kazanç karşılığı satmayıp, büyük kârlarla satmaları gerektiği anlamına gelmez. Çünkü Allah’ın hidayeti kendi bedeliyle satılacaksa, tüm dünyanın serveti bir araya getirilse bile hiçbir değer ifade etmez.
58. Bu ayeti anlayabilmek için Arapların genelde okuma-yazma bilmeyen ve eğitimden geçmemiş kişiler oldukları gözönünde bulundurulmalıdır.
Bunun aksine Yahudilerde eğitim daha yaygındı ve aralarında Arabistan dışında bile tanınan büyük bilginler vardı. Bu nedenle müşrik Araplar, Yahudilerin bilginleri karşısında saygı ile karışık korku duyuyorlardı. Bunda Yahudi bilginlerinin ve din adamlarının kendi bilgi ve dindarlıklarını sergilemelerinin, üstelik bunu üfürükçülük ve muskacılık yaparak desteklemelerinin de rolü vardı. Özellikle Medineliler, Yahudilerin bilgili oluşundan korkuyorlardı; çünkü, onlarla gece-gündüz ilişki içindeydiler. Bunun sonucu nasıl okuma-yazma bilmeyen insanlar, genelde daha çok eğitim görmüş, daha medenî ve dindar komşularından etkilenirse, Araplar da Yahudilerin etkisinde kalmışlardı.
Hz. Peygamber (s.a.) , Allah’ın Rasûlü olduğunu ve kendisine uyulması gerektiğini ilân ettiği sırada Arabistan’ın durumu buydu. Doğal olarak Araplar bu meselenin çözümünde Yahudilerden yardım istediler ve: “Siz bir Kitab’a sahipsiniz ve bir peygamberin izleyicilerisiniz. Allah’ın Rasûlü olduğunu iddia eden bu adam hakkında ne dersiniz?” dediler. Fakat Yahudi alimleri bu soruya direkt ve doğru bir cevap veremezlerdi. Çünkü O’nun öğretilerinde hata bulamaz ve birden çok ilâh olduğunu söyleyemezlerdi. O’nun peygamberler, Allah’tan gelen kitaplar, melekler ve ahiret ile ilgili öğretilerinin yanlış olduğunu da söyleyemezler ve O’nun öğrettiği ahlâkı eleştiremezlerdi. Bununla birlikte ne Hz. Peygamber’in (s.a.) öğrettiklerini açıkça kabul etmeye hazırdılar, ne açıkça O’nu reddedecek cesarete sahiptiler, ne de Hakk’ı hemen kabul etmek gibi bir niyetleri vardı. Bu nedenle bu davete karşı gizli bir strateji takip ettiler. Hz. Peygamber (s.a.) , O’na uyanlar ve yeni din hakkında şüphe üstüne şüphe uyandırdılar. Hz. Peygamber (s.a.) ve O’na uyanlar aleyhinde propaganda yapıp yanlış iddialarda bulundular ve onları anlamsız bir tartışma içinde oyalamak için lüzumsuz karşı çıkışlarda bulundular. Bu nedenle Yahudiler, Hakk’ı bâtıla karıştırıp gizlememeleri ve şüpheler yaratarak, saçma iddialarda bulunarak, bâtılla karıştırarak Hakk’ı saklamamaları konusunda uyarılıyorlar.
59. Namaz ve zekât her zaman vahyî dinlerin temel noktalarından birini oluşturmuştur. Diğer bütün peygamberler gibi İsrailoğulları’na gelen peygamberler de bunları emretmiş, fakat Yahudiler bunları unutmaya yüz tutmuşlardı. Namazı cemaatle ikâme etmeyi terketmişler ve çoğu tek başına kılmaya bile başlamıştı. Zekât vermek yerine faiz almaya başlamışlardı.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.