EBU’L A’LÂ MEVDUDİ BAKIŞ AÇISIYLA BAKARA SURESİ 89 VE 95. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
89- Allah katından yanlarında olan (Tevrat) ı doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce küfredenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip-tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler.(95) Artık Allah’ın laneti kâfirlerin üzerinedir.(96)
90- Allah’ın kularından, dilediğine kendi fazlından (peygamberliği) indirmesini ‘kıskanarak ve hakka baş kaldırarak’ Allah’ın indirdiklerini tanımamakla, nefislerini ne kötü şeye karşılık sattılar.(97) Böylelikle gazab üstüne gazaba uğradılar. Kâfirler için alçaltıcı bir azab vardır.
91- Onlara: “Allah’ın indirdiklerine iman edin” denildiğinde: “Biz, bize indirilene iman ederiz” derler ve ondan sonra olan (Kur’an) ı inkâr ederler. Oysa o (Kur’an) , yanlarındaki (Kitabı) doğrulayan bir gerçektir. (Onlara) De ki: “Eğer inanıyor idiyseniz, daha önce ne diye Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?”
AÇIKLAMA
95. Hz. Peygamber’in (s.a.) gelişinden önce Yahudiler, kendi kitaplarında özellikleri önceden bildirilen bu peygamberi büyük bir istekle bekliyorlardı. Şöyle dua ediyorlardı: “Çabuk gelsin ve biz kâfirleri yenip, eski şerefimizi tekrar elde edelim!” Medineliler Yahudilerin bu beklenti içinde yaşadıklarına şahittiler. Şu söz devamlı ağızlarındaydı: “Bırakın şu putperestler istedikleri kadar bize hükmetsinler. Peygamber geldiğinde onların hesabını göreceğiz.” Bu nedenle Medineliler Hz. Muhammed’in (s.a.) peygamber olduğunu ilân ettiğini duyduklarında, bunları hatırladılar ve O’nun, Yahudilerin bol bol sözünü ettiği peygamber olabileceğini düşündüler. Birbirlerine şöyle dediler: “Yahudiler O’nu bizden çalmadan gidip, O’nu kabul edelim.” İşte bu nedenle Medineli müslümanlar, Yahudilerin bu kadar merakla bekledikleri peygamberi kabul etmek yerine, O’nun en azılı düşmanları olmalarını bir türlü anlayamıyorlardı.
Onların Hz. Peygamber’i (s.a.) tanıdıklarına dair birçok delil vardı. En güvenilir delil, Yahudi liderlerinden birinin kızı, diğerinin de yeğeni olan Hz. Safiye’nin (Peygamber’in hanımlarından biri) anlattığı olaydır. Hz. Safiye (r.a.) şöyle anlatıyor: “Hz. Peygamber (s.a.) Medine’ye hicret edince, babamla amcam O’nu görmeye gittiler. Eve döndüklerinde aralarında şu konuşma geçtiğini duydum:
Babam- Allah’a andolsun, O (bize bahsedilen kişinin) aynısı.
Amcam- Bundan emin misin?
Babam- Evet.
Amcam- O halde niyetin nedir?
Babam- Yaşadığım sürece O’na karşı çıkacağım ve görevinin başarıya ulaşmasına izin vermeyeceğim.” (İbn-i Hişam, cilt II, s. 165, Kahire baskısı 1936.)
96. Ayet şu anlama da gelebilir: “Geleceklerini ve Ahiret’teki ebedî kurtuluşlarını satmalarına karşılık aldıkları şey, ne kötü ve ne kadar azdır.”
97. İsrailoğulları’nın ırkçı tutumları, onların, İsmailoğulları’ndan Hz. Muhammed (s.a.) aracılığıyla kendilerine ulaştığı için Hakk’a karşı çıkmalarına neden olmuştur. Onlar peygamberin kendi ırklarından olmasını istiyorlardı. Bu nedenle, kendilerinden daha aşağı gördükleri bir ırktan peygamber çıkınca, O’nu kabul etmediler. Bu, rasûlünü göndermeden önce Allah’ın onlara danışması gerektiği anlamına gelir. Allah onlara danışmayıp kendi seçtiği birisine lütfedince onlar karşı çıktılar.
92- Andolsun, Musa size apaçık belgelerle geldi. Sonra siz onun arkasından buzağıyı (tanrı) edindiniz. İşte siz (böyle) zalimlersiniz.
93- Hani sizden kesin söz almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik (ve) : “Size verdiğimize (Kitaba) sımsıkı yapışın ve dinleyin” (demiştik) . Demişlerdi ki: “Dinledik ve başkaldırdık.” Küfürleri yüzünden buzağı (tutkusu) kalplerine sindirilmişti. De ki: “İnanıyorsanız, inancınız size ne kötü şey emredip-önermektedir?”
94- De ki: “Eğer Allah katında ahiret yurdu, başka insanların değil de, yalnızca sizin ise, (ve bunda) doğru sözlüler iseniz, hemen ölümü dileyin(98) (bakalım) .”
95- Oysa onlar, önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiç bir zaman kesin olarak dilemeyeceklerdir. Allah, zalimleri bilendir.
AÇIKLAMA
98. Bu, eğer ahiret’ten gerçekten emin iseler ve korkmuyorlarsa ölümden kaçınmayıp, onu dünya hayatına tercih etmelidirler anlamına gelen bir karşı cevaptır. Gerçekte onlar bu dünya hayatına o denli düşkündürler ki, ölüm ve ahiret’in sadece düşüncesiyle bile dehşete düşerler.