sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 188. VE 200. AYETLER ARASI

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA AL-İ İMRAN SURESİ 188. VE 200. AYETLER ARASI
24.09.2019
648
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

 

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

188- Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmeden hoşlananları(133) (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acıklı bir azab vardır.
189- Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Allah, her şeye güç yetirendir.
190- Şüphesiz göklerin(134) ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.
191- Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler.(135) (Ve derler ki:)
“Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.”(136)
192- “Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu ‘hor ve aşağılık’ kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur.”
193- “Rabbimiz, biz: “Rabbinize iman edin” diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik.(137) Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür.”

AÇIKLAMA

133. Örneğin bu tür insanlar, gerçekte bu karakterlerin hiçbirine sahip olmadıkları halde, başkalarının kendilerini muttakî, dindar, Allah’tan korkan bir mümin ve İlâhî Kanun’un koruyucusu diye övmelerinden hoşlanırlar veya gerçekte tam tersi olduğu halde başkalarının kendilerini samimi, fedâkar, şerefli, başkaları için kendisini feda eden, diye propaganda etmelerini isterler.
134. Buradan itibaren surenin son bölümü başlar. Bu ayetlerin biraz önceki ayetlerle doğrudan bağlantısı yoktur; fakat surenin bütünlüğüne uygun niteliktedir. Bu nedenle bu bölümü anlayabilmek için surenin giriş bölümüne tekrar bakmak faydalı olacaktır.
135. Yani, “Bu ayetler (işaretler) , Allah’tan gafil olmayan ve tabiat hadiselerini bir hayvan gibi değil, düşünen bir insan gibi gözleyen herkesin hakikat’ı anlamasını sağlayabilir.”
136. Evrenin sistemini yakından gözlemeleri, onları, bu hayattan sonra cezaları ve mükâfatları ile bir ahiret hayatının varolduğu fikrine götürür. Sistemin kendisi, arka-planında varolan hikmeti açıkça ortaya koyar. Bundan da anlaşılacağı üzere Hakim (hikmet sahibi) olan Yaratıcı’nın insanı yaratmasının belli bir amacı vardır. Her şeyin insanın kullanımına verilmesi ve Allah’ın, insanı, iyiyi kötüden ayırdedebilecek bir idrak merkezi ile donatmış olması açıkça gösterir ki, Allah insanı bu yaratılış amacına uygun olmadığı konusunda hesaba çekecektir. Bunun sonucu, dünyada yaptığı iyilikler nedeniyle mükâfat alacak, kötülükler nedeniyle de cezalandırılacaktır. Bu düşünce insanı, kişinin amellerinin hesaba çekileceği, ölümden sonra bir hayatın varolması gerektiği sonucuna götürür. Bu düşünceye ulaşma insanı ahiret’te cezaya çarptırılma korkusuyla doldurur ve bu nedenle kendisini Cehennem azabından koruması için Allah’a dua etmeye yöneltir.
137. Aynı şekilde, evreni gözleme, doğru düşünebilen kimseleri, rasûllerin, evrenin başlangıcı, sonu ve yaratılış gayesi ile ilgili olarak ortaya koydukları dünya görüşünün asıl doğru görüş olduğu sonucuna götürür. Böylece onlar tarafından tavsiye edilip ortaya konan hayat tarzının tek doğru yol olduğu anlaşılır.

194- “Rabbimiz, peygamberlerine va’dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi ‘hor ve aşağılık’ kılma. Şüphesiz Sen, va’dine muhalefet etmeyensin.”(138)
195- Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevap verdi: “Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam.(139) Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap) tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun katındadır.”(140)
196- Küfre sapanların ülke ülke dönüp-dolaşmaları seni aldatmasın.
197- (Bu) Az bir yarar(lanma) dır. Sonra bunların barınma yereri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o.
198- Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için Allah katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için, Allah’ın katında olanlar daha hayırlıdır.
199- Şüphesiz, Kitap Ehlinden de, Allah’a size indirilene ve kendilerine indirilene -Allah’a derin saygı gösterenler olarak- inananlar vardır. Onlar, Allah’ın ayetlerine karşılık olarak az bir değeri satın almazlar. İşte bunların Rableri katında ecirleri vardır. Şüphesiz Allah, hesabı pek çabuk görendir.
200- Ey iman edenler, sabredin ve sabırda yarışın.(141) (sınırlarda) nöbetleşin. Allah’tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa varırsınız.

AÇIKLAMA

138. Bu onların Allah’ın verdiği söz konusunda şüpheye düştükleri anlamına gelmez. Fakat bu, sadece, onların söz verilen mükâfatlara kendilerinin lâyık olup olmadıklarını öğrenme konusundaki tedirginliklerine delâlet eder. Bu nedenle onlar Allah’a dua ederler: “Rabbimiz, bizi affet sen sözünden dönmezsin.” Çünkü onlar kâfirlerin kendilerini bu dünyada: “Şunlara bakın, rasûllere inanmaları bile onları sefaletten kurtaramadı” diyerek alaya almaları gibi ahiret’te alaya alınmaktan korkmaktadırlar.
139. Yani, “Benim gözümde hepiniz insansınız ve ben herkesi aynı adalet ve yargılama standardına tâbi tutarım. Erkekler unutmasınlar ki, kadınlar da kendileri gibi insandır. Ben kadın-erkek, efendi-köle, siyah-beyaz, yüksek ve aşağı tabaka arasında hiçbir ayırım yapmam.”
140. Bir hadise göre bir grup kâfir Hz. Peygamber’e (s.a) gelip: “Bütün peygamberler beraberlerinde bir veya birkaç ayet (mucize) getirdiler. Örneğin, Musa mucizevî asaya ve beyaz bir ele sahipti. İsa ise körün gözünü açar ve alacayı iyi derdi. Peki sen peygamberliğini ispatlayacak bir ayet olarak ne getirdin, söyler misin? deyince, Hz. Peygamber (s.a) 192-195. ayetleri okumuş ve “Ben bunu getirdim” demiştir.
141. Arapça orijinal metindeki “Sabirû” kelimesi iki anlama gelir:
1) Hakk’ı savunurken kâfirlerin yanlış bir şeyi savunurken harcadıkları çabadan daha fazla gayret gösterin.,
2) “Kâfirlerle savaşırken şecaat, yiğitlik göstermede birbirinizle yarışın.”
ÂL-İ İMRAN SURESİNİN SONU

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.