EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA TEVBE SURESİ 82. VE 87. AYETLER ARASI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
82- Öyleyse kazandıklarının cezası olarak az gülsünler, çok ağlasınlar.
83- Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Kesin olarak benimle hiç bir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun.”
84- Onlardan ölen birinin namazını hiç bir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah’a ve Resulüne (karşı) küfre saptılar ve fasıklar olarak öldüler.(88)
85- Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin; Allah bunlarla, ancak onları dünyada azablandırmak ve canlarının onlar küfür içindeyken zorluk içinde çıkmasını istiyor.
86- “Allah’a iman edin, O’nun Resulü ile cihada çıkın” diye bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip: “Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım” dediler.
87- (Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalbleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp-anlamazlar.(89)
AÇIKLAMA
88. Bu ayet, Tebûk seferinden kısa bir süre sonra ölen münafıkların lideri Abdullah İbn Ubey’in cenaze namazını kılmaktan alıkoymak için nazil olmuştur. Samimi bir müslüman olan Abdullah İbn Ubey’in oğlu Abdullah (O muhlis bir müslümandı) Hz. Peygamber’den (s.a) babasına kefen yapmak üzere gömleğini istedi. Hz. Peygamber (s.a) bu isteği cömertçe yerine getirdi. Daha sonra Abdullah ondan babasının cenaze namazını kıldırmasını istedi. Hz. Peygamber (s.a) bunu da kabul etti, fakat Hz. Ömer, Peygamber’e (s.a) tekrar tekrar bunun yapılmamasını söyledi: “Ey Allah’ın Rasulü, şu şu günah ve suçların sahibi olan bu adamın mı namazını kıldıracaksın?” diyerek onu vazgeçirmeye çalıştı. Hem dostları hem de düşmanları için bir rahmet olan Hz. Peygamber’in (s.a) , İslam’ın en azılı düşmanı olan böyle bir adamın bile cenaze namazını kıldırmak için hazırlandı. Tam namazı kıldırmak için yerini almışken, müslümanlar içinde münafıkları cesaretlendiren ve teşvik eden herşeyi yasaklayan 73. ayetle açıklanan yeni politika uyarınca Allah’tan gelen direkt emirle böyle bir davranışı yasaklayan bu ayet nazil oldu.
Yukarıdaki olay şöyle bir kuralın düzenlenmesine neden oldu: Müslümanların imamları ve liderleri, İslam düşmanlarının veya İslam’a itaatsizliği ile meşhur olanların cenaze namazlarını ne kıldırabilir ne de kılabilir. Bundan sonra ne zaman Hz. Peygamber’e (s.a) cenaze namazı kıldırması teklif edilse, ilk önce ölen adamın durumunu araştırırdı. Onun kötü bir insan olduğunu öğrenirse, ölenin ailesine: “Onu istediğiniz gibi gömebilirsiniz” derdi.
89. “… artık onlar anlamazlar” Çünkü onlardan cihada çıkmaları istendiğinde, sağlıklı, bedenen sağlam, zengin olmalarına ve İslam’ı kabul ettiklerini söylemelerine rağmen, bilerek ve isteyerek kadınlarla geride kalma yolunu seçtiler. Bu nedenle ilahi kanun gereğince kablerine mühür vuruldu ve onlar, böyle şerefsiz bir davranışta bulunmaktan alıkoyan soylu duyguları hissetmez oldular.