sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUSUF SURESİ 51. VE 52. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN BAKIŞ AÇISIYLA YUSUF SURESİ 51. VE 52. AYETLER
27.07.2020
661
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

51- (Hükümdar topladığı o kadınlara:) “Yusuf’un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?” dedi.(44) Onlar: “Allah için, haşa” dediler. “Biz ondan hiç bir kötülük görmedik.” Aziz (Vezir) in de karısı dedi ki: “İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemiştim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir.”(45)
52- (Yusuf aracıya şunu söyledi:) (46) “Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi.”

AÇIKLAMA

44. Soruşturmanın yürütülüş biçimine bakarak kralın kadınları huzuruna çağırtarak sarayındaki güvenilir kimseleri şahid getirmelerini istemiş olduğu söylenebilir.
45. Soruşturma ve delillerin ortaya çıkışı, özellikle soruşturma talebinin Hz. Yusuf’tan (a.s) gelmesi halkın dikkatini onun üzerine yoğunlaştırmış, bu da Hz. Yusuf’un (a.s) ülke çapında isim yapmasına yol açmıştır.
Tüm bilginlerin,kahinlerin ve sihirbazların başarısızlığa uğradığı, aciz kaldığı bir zamanda kralın rüyasını yorumlamıştır. Kralın bizzat kendi huzuruna getirilmesini emretmesine rağmen (yani bu denli ciddi bir durumda) hapse atılmasını protesto etmiş ve hapse atılmasına neden olan hadisenin soruşturulmasını istemiştir. Tabiatıyla bu istek halkı meraka boğmuş ve öfkeyle soruşturmanın sonucunu beklemeye sevketmiştir. Böyle bir durumda tahkik ve araştırma sonuçlarının, Hz. Yusuf’un (a.s) itibarını nasıl yükselttiği tahmin edilebilir.
Öylesine ki, kral ve maiyyeti Hz. Yusuf’u (a.s) yaklaşmakta olan felaketten ülkeyi kurtaran yegane şahıs olarak ilan etmiştir. Hz. Yusuf’un (a.s) artık ülkenin tüm kaynaklarının kendi ellerine, kendi tasarrufuna bırakılması gerektiğini önermesinde ve kralın bu teklifin acilen yürürlüğe konmasını kabul etmesinde şaşılacak bir taraf olmayacaktır. Çünkü, eğer rüyanın yorumu meselesinde vazgeçilmeyecek kişi olmasaydı Hz. Yusuf’un (a.s) koparabileceği en iyi karşılık biraz ödül ve serbest bırakılmaktan öte gitmeyecekti. Aksi takdirde “ülke kaynaklarının tasarrufunu bana devredin” diyemeyecek ve kral bu öneriyi hemen kabul edip iktidarı Hz. Yusuf’a (a.s) vermeyecekti. Nitekim 55 ve 56. ayetlerde bu husus geçecektir. Bu durum değerlendirmesini Kitab-ı Mukaddes ve Talmud da teyid etmektedir.
46. Hz. Yusuf (a.s) bu sözleri zindanda, soruşturma sonucunu öğrendikten sonra söylemiş olmalıdır. Fakat İbn Teymiyye ve İbn Kesir gibi büyük alimler de dahil olmak üzere bazı müfessirler bu cümlenin el-Aziz’in hanımının bir önceki konuşmasının devamı olduğu görüşündedirler. İddialarına göre bu cümle bir öncekiyle hem huduttur; çünkü Aziz’in hanımının “Yusuf kesinlikle haklı” mealindeki sözleriyle hanımının konuşmasının bittiğini ve ardından Hz. Yusuf’un (a.s) konuşmasının başladığını gösteren bir temyiz kelimesi yoktur. Dolayısıyla eğer her iki konuşma da iki ayrı şahıs tarafından yapılmış olsaydı iki cümlenin belirli bir kelime ile ayrılması yahut iki cümlenin ayrı olduğunu gösteren bir ipucunun bulunması gerektiği görüşünde müttefiktirler. Her ikisi de olmadığına göre 52. ayetteki sözcükler 5l. ayetteki konuşmanın bir devamından başka birşey değildir. Ancak ben İbn Teymiyye gibi bir alimin gözünden nasıl olup da bu püf noktasının kaçtığına doğrusu şaşırdım. Çünkü sözkonusu ipucu, konuşmanın içinde açık biçimde geçmektedir. Hanımın 5l ayetteki itirafı onun düşük karakterini yansıtmakta, buna karşılık 52. ayetteki asil ve ağırbaşlı konuşma, hanımı düştüğü seviyeden çıkarmak isteyen bir havadadır. Bu ise yalnızca Hz. Yusuf’un (a.s) asil karakterini yansıtmaktadır. Apaçıktır ki, bu sözler doğru, kerem sahibi, mütevazi ve Allah’tan korkan birinin sözleridir; yoksa “bana gel”, “hanımına karşı kötü niyetler besleyen birinin hangi ceza hakkından gelir?” ve “…eğer isteğimi kabullenmezse hapse atılacak” gibi sözler sarfeden bir ağızdan çıkmaz. Öte yandan böyle saf bir konuşma; “Allah beni korusun! Rabbim bana bunca ihsanda bulunmuştur, şimdi nasıl böyle bir kötülüğü işlerim?” ve “Rabbim, zındanı onun beni çağırdığı şeye tercih ederim; eğer onun şeytani vasıtalarını benden uzaklaştırmazsan, onların tuzağına kapılıp gideceğim,” diyen birine ait olmalıydı. Bu yüzden bir kimse böyle saf bir konuşmayı tevbe edip imana geldiğine ve yolunu değiştirdiğine dair açık bir ipucu olmaksızın Aziz’in hanımına atfedemez; kaldı ki böyle bir ipucu yoktur. Bu halde konuşmanın Hz. Yusuf (a.s) tarafından yapılmış olduğu gerçeği açıklık kazanmaktadır.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.