EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FUSSİLET SURESİ 24. VE 28. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
24- Şimdi eğer sabredebilirlerse, artık onlar için konaklama yeri ateştir. Ve eğer onlar hoşnut olma (dünya) ya dönmek isterlerse, artık onlar hoşnut olacaklardan değildirler.(28)
25- Biz onlara birtakım yakın-kimseleri ‘kabuk gibi üzerlerine kaplattık’, onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler.(29) Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azab) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayanlardı.
26- İnkâr edenler dediler ki: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin ve onda (okunurken) yaygaralar koparın. Belki üstün gelirsiniz.”(30)
27- Artık gerçekten o inkâr edenlere şiddetli bir azap taddıracağız ve onları yapmakta olduklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.
28- Bu, Allah’ın düşmanlarının cezası olan ateştir. Bizim ayetlerimizi inkâr etmeleri dolayısıyla bir ceza olarak, orada onlar için ebedilik yurdu vardır.
AÇIKLAMA
28. Bu ifade şu anlamlara gelebilir: “Onlar dünyaya geri dönmeyi isteyecekler ama dönemeyeceklerdir.” veya “Ccehennemden kaçmak isteyecekler ama kaçamayacaklardır.” ya da “Tevbe etmek isteyecekler ama tevbeleri kabul edilmeyecektir.”
29. Kötü insanlara iyi arkadaşlar nasib etmemek Allah’ın bir sünnetidir. Allah kötü bir insana, ancak kendisi gibi bir arkadaş nasib eder ve o dalâlete ne kadar batarsa, o derece kötü arkadaşlar edinir. Hatta şeytanlar onun müşaviri ve dostu olurlar. Bazı kimseler “Filan şahıs aslında iyidir, fakat onu kötü arkadaşları yoldan çıkardı” derler. Böyle bir düşünce doğru değildir. Çünkü her insan kendisi gibi bir arkadaş seçer. Kötü bir insan iyi biriyle arkadaş olsa da, bu arkadaşlık fazla uzun sürmez. Zira, pislik nasıl sineği çekerse kötü kimseler de ancak kötülükleri yanlarına çekerler.
Onların bu kötü arkadaşlarının kendilerine geçmişi ve geleceği parlak gösterdikleri buyurulmaktadır. Yani onlara, “Sizin geçmişiniz gibi geleceğiniz de parlak olacaktır” dediler. Artık onları öyle bir hale sokarlar ki, kötülüğe ne kadar batarlarsa batsınlar, bunu farkedemezler. Onlara kötü arkadaşları ve şeytanlar, “Sizi eleştirenler akılsızların tâ kendileridir. Sizin yaptıklarınız doğrudur ve kim yüksek yerlere gelmişse, sizin yaptıklarınızı yaparak gelmiştir. Öbür dünya, ahiret vs. bunların hiçbiri yoktur. Hem bazı ahmakların kabul ettiği gibi cennetin olduğunu farzetsek bile, Allah size bu dünyada nasıl nimetler veriyorsa, cennette de size ikram eder. Cehenneme gelince, bu dünyada nimetlerden mahrum olanlar, ahirette de cehennemde olacaktır.” derler.
30. Rasulüllah (s.a) konuşmaya başladığında, kimse onun sesini duymasın diye gürültü yapmak kafirlerin bir taktiğiydi. Onlar, Kur’an’ın etkili bir kelam olduğunu, onu tebliğ eden kimsenin de yüce bir kişiliğe ve etkileyici bir hitabet yeteneğine sahip bulunduğunu, dolayısıyla dinleyenlerin muhakkak surette onun tesiri altına gireceğini biliyorlardı. Bunu önlemek için, Hz. Muhammed’in (s.a) söylediklerini dinlememek ve başkalarının da dinlemesini engellemek için karar almışlardı. Bu yüzden Rasulüllah (s.a) tebliğ etmeye başladığı zaman, gürültü çıkarıyor ve anlamsız seslerle onun mesajını örtmeye çalışıyorlardı. Böyle bir metod sayesinde Allah’ın gönderdiği yüce Peygamber’in davetini önlemeyi umuyorlardı.