EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA KASAS SURESİ 63. AYET
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
63- Üzerlerine (azab) sözü hak olanlar(86) derler ki: “Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp-saptığımız gibi, onları da azdırıp-saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız.(87) Onlar bize tapıyor da değillerdi.(88)
AÇIKLAMA
86. Bu kimseler, insanlar ve cinlerden olan şeytanlardır, bu dünyada Allah’a ortak koşmuşlar, öğretileri ilahî emirlere tercih edilmiş, halkı doğru yoldan çevirip onlara yanlış hayat tarzları benimsetmişlerdir. Böyle şeytanlar asla ilâh olarak isimlendirilemez, onlara rab denemez. Fakat madem ki yalnızca Allah’a ibadet ve itaat gerekirken onlara da ibadet ve itaat ediliyor, şu halde onlar uluhiyete ortak koşulmuşlar demektir. (İzah için bkz. Kaf an: 50)
87. Yani, “Biz onları zorla yaptırmadık, onları ne görme, ne işitme kuvvetlerinden, ne de düşünme melekesinden mahrum ettik ve ne de onlar hak yola girmek istediklerinde onları zorla bâtıl yola çekebileceğimiz bir durum sözkonusuydu. Gerçek şudur ki, nasıl biz kendi özgür irademizi kullanarak saptıysak, onlar da kendi özgür iradeleriyle bizim kendilerine sunduğumuz yanlış yolu tercih ettiler. Dolayısıyla onların yaptıklarından biz sorumlu değiliz; onlar kendi yaptıklarından, biz kendi yaptıklarımızdan sorumluyuz.
Burada işaret edilmesi gereken ince bir nokta vardır. Aslında Allah kendisine onları ortak koşanları hesaba çekecektir, fakat onlar cevap vermeden bizzat ortak koşulanlar cevap verecektir. Bunun sebebi şudur: Bütün müşrikler bu şekilde sigaya çekilirken onların önder ve kılavuzları azap vaktinin kendileri için geldiğini anlayacaktır, çünkü besbelli ki izleyiceleri kendilerini saptırdığı için onları suçlayacaktır. Dolayısıyla izleyiciler birşey söylemeden onlar atılacak ve masumiyetleri için mazeret ve ricada bulunacaklardır.
88. Yani, “Onlar bize tapmıyorlardı, sadece kendilerine tapıyorlardı.”