sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜLK SURESİ 12. VE 15. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜLK SURESİ 12. VE 15. AYETLER
04.03.2023
497
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

12- Gerçek şu ki, Rablerinden gayb ile (O’nu görmedikleri halde) içleri titreyerek-korkanlara gelince;(18) onlar için bir mağfiret (bağışlanma) ve büyük bir ecir vardır.(19)
13- Sözünüzü ister gizleyin, ister onu açığa vurun. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.(20)
14- O, yarattığını bilmez mi? (21) O, Latif’tir;(22) Habîr’dir.
15- Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O’dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O’nun rızkından yiyin.(23) Sonunda gidiş O’nadır.(24)

AÇIKLAMA

18. Bu prensip, İslâm ahlâkının esasıdır. Çünkü bir kimsenin dünyada hoş görülmediği veya kendisine zarar gelme ihtimali bulunduğu ya da polisin kendisini yakalama korkusu taşıdığı için kötülükten kaçınması sağlam ahlâkî bir yaklaşım değildir. Herkesin şahsî görüşü farklıdır ve yanlış olabilir. Yine bir kimse kendi düşüncesine göre bir davranışı aynı olmadığı gibi, ayrıca değişmektedir de. Hiç bir felsefede, cihanşümul, ezelî ve ebedî zarar ve korku ahlâkın müstakil temeli olamaz. Şerefli ve salih bir insan çirkin bir şöhrete sahip olmaktan ya da polise yakalanmaktan korktuğu için kötülükten kaçınmayı düşünmez. Dünyada herşeyi bilen bir (beşerî) gücün olmadığı bilinmektedir. Ayrıca birçok suç insanların meçhulü kalmış ve beşerî cezalardan kurtulabilmek için sayısız çözümler bulunmuştur. Üstelik dünyadaki hiçbir kanun, düzen, yasa tüm kötülüğü gözönüne alamaz. Hatta birçok kötülük beşeri yasalarda suç bile sayılmamaktadır. Oysa bu tür kötülükler, suç sayılan kötülüklerden daha tehlikelidir. Buna karşı dindeki ahlâk yasası, insanın görmediği halde Allah’dan korkması ve Allah korkusu nedeniyle kötülüklerden sakınması temeli üzerine kuruludur. Kişi, Allah tarafından sürekli gözetlendiğinin ve O’nun cezalandırmasından hiçbir surette kaçamayacağının bilincinde olarak kötülükten sakınmalıdır.
Böylece Allah, insana hayır ve şerrin evrensel boyutlarını (ölçütünü) vermiş olmaktadır. İnsan bu bilinçle kötülükten sakınır ve iyilik yapmaya yönelir; zira bu davranış dinen makbuldür. Bunun dışında bir kimse kötülükten sakınsa ve zahiren hayırlı bir iş yapsa dahi, bunun ahlâki bakımdan hiçbir kıymeti olmadığı gibi, o kimse hiçbir mükafata hak da kazanamaz. Bu amel, tıpkı kum üzerine yapılmış bir binanın örneğine benzer!

19. Kişinin görmediği halde Allah’tan korkması, iki sonuca yol açar: Birincisi; Allah, kalbinde kendisine karşı bir isyan taşımaksızın, beşeri zaafı dolayısıyla günah işleyen kimseyi affeder. İkincisi: Bu inancı dolayısıyla salih amel işleyen bir kimse, ahirette büyük bir mükafata hak kazanır.

20. Bu hitap, tüm insanlaradır. Müminlere, bu dünyada yaşadıkları sürece, Allah’ın kendi gizli-açık tüm davranış, niyet ve düşüncelerinden haberdar olduğunu bir an bile akıllarından çıkarmamaları gerektiği hatırlatılıyor. Kafirlere ise, bu dünyada Allah’tan korkmadan yaşadıkları hatırlatılarak en küçük bir hareketlerinin bile Allah’tan saklı olmadığı bildirilmiştir.

21. “Yaratan bilmez mi?”; Bu cümle “Allah yarattığını bilmez mi?” şeklinde de anlaşılabilir. Yani “” ifadesi “yaratan” anlamında da, “yarattığını” anlamında da anlaşılabilir. Fakat her iki şekilde de sonuç birdir. Halık olan Allah nasıl olur da yarattığı mahluku bilemez? Belki mahluk yaratıcısından habersiz olabilir, ama kesinlikle Yaratan ondan habersiz olamaz. Öyle ki onun her zerresini dahi bilir. “O Allah ki, sizlerin damarlarında dolaşan hücreciklerden bile haberdardır. Çünkü sizler her nefesinizi O’nun izniyle alıyorsunuz. Bedeninizdeki her uzuv yine O’nun koyduğu kurallara göre işlemektedir. Dolayısıyla sizlerin hiçbir şeyi O’ndan gizli kalamaz.”

22. “Latif”; hissedilemeyen ve gizli olan hakikatleri dahi bilen.

23. Yani, bu yeryüzü size kendiliğinden tabi olmamış, bilakis onu size Allah tâbi kılmıştır. Yediğiniz rızık da kendiliğinden meydana gelmemiştir. Allah arzı ve rızkınızı, hikmet ve kudretiyle sizlerin yaşayabilmenize müsait bir şekilde yaratmıştır. Yeryüzünü öyle bir şekilde yarattı ki, sizler üzerinde rahatça yaşıyorsunuz. Ayrıca bu yeryüzü, sizlerin istifadesine sunulmuş mükellef bir sofradır. Şayet gaflete dalmadan biraz düşünecek olursanız, yeryüzünün bu hale getirilmesinde ve rızkınız için onun sayısız nimetlerle donatılmasında ne kadar büyük hikmetler olduğunu açıkça anlarsınız. (İzah için bkz. Neml an: 73-74-81, Yasin an: 29-32, Mümin an: 98-91, Zuhruf an: 7, Casiye an: 7, Kaf an: 18)

24. Yani, “Bu yeryüzünde, Allah’ın nimet ve rızıklarından yararlanıyorsunuz ama unutmayın ki bir gün Allah’ın huzuruna çıkacaksınız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.