sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜRSELÂT SURESİ 25 VE 36. AYETLER

EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA MÜRSELÂT SURESİ 25 VE 36. AYETLER
20.05.2023
534
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

25- Biz yeryüzünü bir toplanma yeri kılmadık mı?
26- Dirilere ve ölülere.
27- Ve onda sabit yüksek dağlar var etmedik mi? Size tatlı bir su da içirmedik mi?(15)
28- O gün, yalanlamakta olanların vay haline.(16)
29- Kendisini yalanlamakta olduğunuz (azab) a gidin.(17)
30- Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin.(18)
31- Ne gölge altında bulundurur, ne de (yakıcı) alevden korur.
32- Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar.
33- Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir.(19)
34- O gün, yalanlamakta olanların vay haline.
35- Bu, onların konuşamıyacakları bir gündür.
36- Ve onlara, özür beyan etmeleri için izin de verilmez.(20)

AÇIKLAMA

15. Bu, ahiretin mümkün ve makul olduğunun başka bir delilidir. Yeryüzünde milyonlarca yıldır sayısız mahlukat, her türlü bitki, hayvan ve insan onun kucağında yaşamaktadır. Her türlü mahlukatın ihtiyacı da karşılanmıştır. Yeryüzünün hazinelerinden sürekli imkanlar aktarmaktadır. Aynı yeryüzünde sayısız mahlukat yaşamaktadır. Böylesine benzersiz bir nizamdır ki hepsine aynı toprakta yer bulmaktadır. Yeryüzü, mahlukatın yaşayabilmesi için hazır hale getirilmiştir.
Tam yuvarlak ve boş biçimde yapılmamıştır. Üzerinde yer yer dağlar yaratılmıştır. Mevsimlerin değişikliği, yağmurların yağması, nehirlerin meydana gelmesi ve verimli vadilere ulaşması, kendilerinden kütük elde edilen büyük ağaçların meydana gelmesi, çeşitli maden ve taşlar olması için yüksek dağlar yerleştirilmiştir. Ayrıca yeryüzünün altında tatlı su da yaratılmıştır. Yer üstünde de tatlı sular nehirlere akmaktadır. Denizin tuzlu suyundan; temiz, halis suyun buhar olarak yükselip yağmur olarak inmesi O’nun varlığının delili değil midir? O sadece bunlara kadir değil, aynı zamanda Alim ve Hakim’dir. Bu yeryüzü kaynaklarını ve onun bütün sebeplerini yaratan kudret ve hikmet sahibinin bu nizamı kaldırarak yeni bir tarzda bir dünya kurmaya muktedir olmasını akıl sahibi bir insan niçin anlamakta zorluk çeksin? Üstelik O’nun hikmetinin bir gereği olduğu için bu dünyanın kaldırılıp bir başka hayatın yaratılması lazımdır ki insanın bu dünyada yaptığı amellerinin karşılığı verilsin.

16. Bu cümlenin anlamı şudur: Onlar, Allah’ın kudret ve hikmetinin işaretlerini gördükleri halde, ahiretin imkanı ve vukubulması da akıl dahilinde olmasına rağmen, Allah’ın bu dünyadan sonra başka bir hayat nizamı kuracağını ve O dünyada insanlardan yaptıklarının hesabını soracağını yalanlamakta ve inkar etmektedirler. Onlar bu zanlarıyla yaşamak istiyorlarsa devam etsinler. Sonunda sözü edilen günle karşılaştıklarında ne kadar büyük ahmaklık içine düşerek kendilerine ne büyük felaket hazırladıklarını anlayacaklardır.

17. Şimdi, ahiretin delillerinden sonra, bu olay vukubulduğu zaman inkarcıların sonunun ne olacağı görülmüştür.

18. Gölgeden murad duman gölgesidir. Duman yükseldiği zaman üç kola ayrılacak.

19. Yani her kıvılcım, saray kadar büyük bir ateş olacak. O büyük ateş patladığında her tarafa yayılan kıvılcımlar sarı develerin zıplaması gibi görünecek.

20. Bu onların son durumu olacaktır. Cehenneme girmeden önceki son durum. Ondan önce haşr meydanında pek çok mazeret ileri sürecekler. Kendi suçlarını birilerine yükleyecekler ve kendilerinin masum olduğunu ispata gayret edecekler. Kendilerini saptıranlara küfredecekler. Hatta bazıları, Kur’an’ın pek çok yerinde bildirildiği gibi utanmadan suçlarını inkar etmeye çalışacaklar. Ama onların elleri, ayakları ve bütün organları kendilerine karşı şehadet edecek. Suçları tamamen ispatlandıktan, adalet ve hak bakımından hiçbir yönden eksiklik kalmadıktan sonra suçlarına ceza bildirilecek. O zaman onlara hiç söz hakkı kalmayacak. Hiç bir mazeretleri kalmayacak. Özür ileri sürmelerine imkan ve kendilerini müdafaaya izin verilmeyecek. Bu, onların müdafaadan mahrum bırakıldıkları anlamına gelmez. Asıl olarak söylenmek istenen, bütün suçları ispatlandıktan sonra hiçbir delilleri kalmayacağıdır. Böylece onların ağızları kapatılmış olacak.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.