EBU’L A’LÂ MEVDUDİ’NİN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA TUR SURESİ 40. VE 42. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
40- Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı onlar, ağır bir yük altındadırlar?(31)
41- Yoksa gayb (bilgisi) onların katında mıdır, böylece onlar yazıp duruyorlar?(32)
42- Yoksa hileli-bir düzen mi kurmak istiyorlar?(33) Fakat o küfretmekte olanlar, kendileri hileli-düzene düşecek olanlardır.(34)
AÇIKLAMA
31. Burada sorunun hedefi ve sözün muhatabı kafirlerdir. Şu söylenmek istenmektedir; eğer Hz. Peygamber (s.a.) sizden bir şey bekliyor da, bir ard niyeti varsa ve bütün bu didinip uğraşmalarını şahsi menfaati için yapıyorsa bu, sizin ondan uzak kalmanızın en azından makul bir sebebi olabilir. Ama siz kendiniz de biliyorsunuz ki, o bu davetinde hiçbir ard niyet taşımamaktadır, hiç bir menfaat beklememektedir ve sadece sizin iyiliğiniz için gece gündüz çalışmaktadır.
O halde neden siz sükunetle onun sözlerini dinlemeye bile yanaşmıyorsunuz? Bu soruda hoş bir tenkit vardır. Bütün dünyanın yapmacık liderleri ve dini merkezlerin devamlı sakinleri gibi Arabistan’da müşriklerin liderleri, papaz ve dini önderleri, serbestçe dini işleri yürütürlerdi. Bundan dolayı onlara bu soru sorulmuştur ki: Bir tarafta açık açık sizden bağışlar ve adaklar alan, her dini hizmet için ücret isteyen din tüccarları var, diğer tarafta; hiçbir menfaat gözetmeyen hatta kendi ticari işlerini bırakıp son derece akıl ve mantıkla size dinin doğru yolunu göstermeye çalışan mükemmel bir insan var. Bu durum karşısında hâlâ sizin bu peygamberden kaçmanız ve o menfaatçilere koşmanız akılsızlık değil de nedir?
32. Yani Peygamber’in (s.a) size gösterdiği hakikatleri yalanlamanız için görünen perdenin arkasında gizlenmiş olan hakikatleri doğrudan doğruya bildiğinizi iddia edebildiğiniz ne gibi bir bilginiz var? Hakikaten Allah’ın bir olmadığını, kendinize ma’but yaptıklarınızın hepsinin de ilahlık sıfatları ve yetkileri taşıdığını biliyor musunuz? Ve hakikaten siz melekleri gördünüz mü de, “Onlar kız’dırlar ve -hâşâ- Allah’dan doğmuşlardır” diyorsunuz.
Gerçekten hiçbir vahyin, ne Muhammed’e ne de başka bir kula gelmediğini biliyor musunuz? Kıyametin kopmayacağını, öldükten sonra yeni bir hayatın olmayacağını, insanların hesaba çekileceği ve onlara ceza ve mükafat verileceği bir ahiret aleminin olmayacağını gerçekten biliyor musunuz? Böyle bir iddianız varsa, Hz. Peygamber’in (s.a) anlattığının hakikat olmadığını, gayb perdesinin arkasına geçerek gördüğünüzden dolayı Hz. Peygamber’in (s.a) sözlerini yalanladığınızı yazı ile ispatlamaya hazır mısınız? Burada biri çıkar da, böyle bir soruya karşı cevap vermek için o adamlar inatları sebebiyle rastgele bir yazı yazarlarsa ispatlamaları mânâsız olmaz mı diye tereddüt edebilir. Fakat bu tereddüt yersizdir; çünkü inat ve aksiliklerinden dolayı yazsalar bile bu uydurma yazı ve sahtekarlık herkese sunulacaktı, herkes de kör değildi. Her şahıs bu yazının baştanbaşa saçmalık ve zoraki yazılmış olduğunu bilecekti. Gerçekte peygamberin anlattıklarını yalanlamanın sebebi hiçbir zaman onlardan birinin bu sözlerin gerçeğe ters düştüğünü bildiğinden dolayı değildi.
33. Mekkeli kafirlerin Hz. Peygamber’e (s.a) suikast yapmak, onu öldürmek için aralarında plan kurduklarına işarettir.
34. Bu ayette bildirilen, Kur’an-ı Kerim’in açıkça önceden haber verdiklerinden biridir. Mekke döneminin ilk günlerinde kimsesiz ve yoksul bir avuç müslümandan başka görünüşte Hz.Peygamber’in (s.a) yanında hiçbir güç yoktur. Herkes ona karşı mücadele veriyordu. İslam ve küfür mücadelesini gören herkes bu mücadelenin katiyyen eşit şartlarda yapılmadığını görüyordu. Hiçbir kimse o günlerde, birkaç sene sonra burada küfür döşeğinin tiftiğinin atılmak üzere olduğunu düşünemezdi. Hatta işin dış görünüşüne bakanlar, Kureyş ve diğer bütün Arap kabilelerinin karşı çıkması sonucu, bu yeni dine çağrının sona ereceğini tahmin ediyorlardı. Fakat işte böyle bir durumda, bütün kesinliği ile kafirlere açık açık şöyle hitap edildi: Bu çağrıyı kırmak, yenmek için almak istediğiniz tedbirlerin hepsini alın, yapacağınız oyunların hepsini yapın görün bakalım. Onların hepsi size geri dönecektir. Ve siz asla onu yenemeyeceksiniz.