Alemlerin Rabbi, kendisinden başka ilah olmayan Rahman ve Rahim olan Allah(Celle Celaluhu)’a sonsuz hamd olsun.
Salat ve Selam kendisine iman ve itaat edilmedikçe kurtuluşun mümkün olmadığı, son Nebi Hz. Muhammed (s.a.v)’in üzerine ehli beytine, ashabına ve bütün müminlerin üzerine olsun.
Yüce Allah’a sıfat olarak el-Hafiz; koruyan, gözeten, kulların bütün yaptıklarını saklayan, hiçbir şey kendisine saklı olmayan, bütün kainatı gözetip muhafaza eden demektir. Ayetlerde koruyan ve gözeten manalarında kullanılmaktadır.
Cenab-ı Hak, El-Hafîz’dir. Bütün mahlukatını korur; musibetlerden ve belalardan onları muhafaza eder. Hayatın devamı ve bekası, O’nun El-Hafîz isminin tecellisiyledir. Bir yerde düzen ve nizam devam edip bozulmuyorsa orada bir koruyucu ve koruma söz konusudur. Bir an bu ismin tecellisi kesilse, alem yokluğa düşer; yıldızlar birbirine çarpar; hayat, ölüme; nizam, karışıklığa inkılab eder.
El-Hafîz”in iki anlamı vardır:
Birincisi; amellerin hesap sorulmak üzere korunması, kullarının yaptığı hayır ve şer, itaat ve isyan her şeyi eksiksiz ve yanlışsız kaydedip hesaba çekmek üzere saklayan ve muhafaza edendir. O’nun ilmi, kullarının gizli ve açık bütün amellerini kuşatır. Bunları Levh-i Mahfuz’da yazmıştır. Kullarının yaptıklarını kaydetmek üzere Kirâmen Kâtibin isimli melekleri görevlendirmiştir. “Onlar sizin bütün yaptıklarınızı bilirler.” O’nun muhafaza etmesinden çıkartılan bu anlam Allah(Celle Celaluhu)’ın açık ve gizli, kulların bütün ahvalini bilmesini, Levh-i Mahfuz’da ve meleklerin elindeki sahifelerde bunların yazılmasını, miktarlarını, eksiğini yükseğini, ceza ve mükafatlarını bilmesini sonra lütuf ve adaletiyle onlara gerekli karşılığı vermesini kapsar.
► İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” (Kâf suresi, 16-18)
► O gün, her ümmeti dizleri üzere çökmüş görürsün. Her ümmet kitabına çağrılır ve: “Bugün, yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız.” (/Câsiye 28)
► ”Bu, size karşı hakkı söyleyen kitabımızdır. Şüphesiz ki biz, yaptıklarınızı yazıyorduk.” (denir.) (/Câsiye 29)
► Her insanın amellerinin (yazılı olduğu sahifeyi) boynuna asmışızdır. Kıyamet Günü ona bir kitap çıkarırız. Onu (kitabı) açık olarak karşısında bulur. (İsrâ 13)
► “Oku kitabını! Bugün hesap sorucu olarak nefsin sana yeter.” (İsrâ 14)
Ne korkunç bir hakikat bu amellerle bu vaziyette Rabbimizin huzuruna nasıl çıkacağız nasıl hesap verecegız nasıl başarıyla çıkacağız o şaşmaz mahkemeden
“El-Hafîz’ın ikinci anlamı;
Allah Teâlâ’nın kullarını hoşlanmadıkları her şeye karşı korumasıdır. O’nun yaratıklarını koruması da iki türlüdür: Genel koruma, özel koruma.
Genel Koruma;
Yani her bir yaratığı kendisi için takdir edilen ve hükmedilen yemek, içmek ve barınmak giyinmek gibi aslî ihtiyaçlarına ve pek çok zararlı ve hoşa gitmeyen şeyleri onlardan uzaklaştırmak gibi vesileler yaratarak koruyandır. Bu tür koruyup gözetmenin içine iyi insanlar da girer kötü insanlar da girer. Hatta hayvanlar ve diğer varlıklar da bu korunmanın kapsamı içindedir. O, gökleri ve yeri yok olmaktan koruyandır. Yaratıklarını nimetleriyle koruyup gözetir.
Örnekler: Mikrop virüs ve bakterilere karşı bağışıklık sistemi, vücudun herhangi bir yerini yaralandığında, kesildiğinde, parçalandığında vücudumuzda devreye giren iyileştirme sistemi, gözlerimizi göz kapağı, kaş, kirpik gibi vesilelerle koruması, en önemli yönetici organ Beyni sağlam olan kafatası ile muhafaza etmesi, evimiz olan dünyamızı uzayın derinliklerinden gelen tehlikelere karşı atmosfer süzgeci ile koruması, insandaki korku ve kendini koruma içgüdüsü böyle olmasa yoldan geçerken sağa sola bakmaz, yüksekten atlamaya korkmaz zarar verecek şeylerden hiç çekinmez helak olurduk. Buna benzer sayısız örnek verebiliriz.
Yine bir keçiye boynuz verilmesi; cevizin bir kabuk ile korunması; kaplumbağanın kabuğu; kirpiye kendisini koruması için dikenlerin takılması hepsi El-Hafîz isminin tecellisiyledir. Çünkü bu azalar, bu varlıkları harici tehlikelerden korumakta ve hayatlarının muhafazasını sağlamaktadırlar. O halde diyebiliriz ki: Varlıkların hayatının devamını sağlamak için onlara takılan bütün cihazlar El-Hafîz isminin bir tecellisidir.
İnsana verdiği aklı muhatap alarak kitap ve Peygamberler yani vahiy ile hak ve batılı doğru ve yanlışı öğretip şirk küfür ve batıldan korur. Allah (Azze ve Celle), insana bir şeyi yasaklıyor, haram kılıyorsa, mutlaka onda insan için bir menfaat vardır. Bu da yine kulu ateşe karşı muhafazadır. Kul bu ihsanı görmez, bu rahmete bakmaz, İblislerin ardınca giderse, o takdirde yaptığı kötülükler de elbet rabbi tarafından unutulmaz ve ona gereken ceza verilir.
Hidayeti herkese en kolay şekilde ve mesafede sunmasıyla delaletten koruyandır. Dileyen onu alır.
Özel koruma; O’nun kendi dostlarını özel olarak korumasıdır. Yukarıda zikredilenlerden başka Allah Teâlâ, dostlarını, onların imanlarına zarar verecek, kesin inançlarını sarsacak şüphe fitne ve şehvetlerden korur. Bu tür şeylerden onları uzak tutar ve onları selamete çıkarır. Allah Teâlâ onları-insan ve cin düşmanlarına karşı da korur. Onlara yardım eder ve düşmanlarının tuzaklarına karşı onları savunur.
İbrahim a.s için ateşi gül bahçesine çeviren , Musa a.s için denizi ikiye yaran , Yusuf (a.s) Züleyha’nın kötü planından koruyup O’nu temize çıkaran , Nuh a.s büyük tufanda yüzdüren , Efendimiz Muhammed (sav) müşriklerin kafirlerin nice hain planından suikastından gözetip koruyan hiç şüphe yok ki Hafız olan Allah(Celle Celaluhu)‘ dır.
Selam ve dua ile