sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

GÜNÜN AYET VE HADİSİ

GÜNÜN AYET VE HADİSİ
03.06.2021
654
A+
A-

GÜNÜN AYETİ

لَتُبْلَوُنَّ ف۪ٓي اَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذ۪ينَ اَشْرَكُٓوا اَذًى كَث۪يراًۜ وَاِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ

And olsun ki mallarınız ve canla­rınız hususunda imtihana çekileceksiniz. Sizden evvel kendilerine ki­tâb verilenlerden ve Allah ‘a eş tanıyanlardan da herhalde incitici birçok laflar işiteceksiniz. Eğer katlanır, sakınırsanız işte bu, (hâdiselere karşı gösterilmiş) bir azimdendir

(Al-i İmran Suresi 186. Ayet)

GÜNÜN HADİSİ

Usâme ibn Zeyd (R.A.) şöyle haber vermiştir: Rasûlullah (Sav) Bedir vak’asından önce bir gün, üzerine Fedek dokuması sa­çaklı bir kadîfe örtü konulmuş palanlı bir merkeb üzerine bindi. Arka tarafında da Usâme olduğu hâlde Haris ibnu’l-Hazrec oğullan mahallesinde(ki evinde hasta bulunan) Sa’d ibn Ubâde’ye hasta ziyare­tine gidiyordu. İkisi giderlerken nihayet yolda içlerinde Abdullah ibn Ubeyy ibn SelûFun bulunduğu bir meclise uğradılar. Bu vak’a Ab­dullah ibn Ubeyy’in Müslümân olmasından önce idi. Bu mecliste Müslümânlardan, müşriklerden, puta tapanlardan, Yahûdîler’den karışık birtakım insanlar vardı. Müslümanların içinde (şâir) Abdullah ibn Revâha da bulunuyordu. Merkebin kaldırdığı toz, meclisi kaplayınca Abdullah ibn Ubeyy, kaftânıyle burnunu kapadı ve:

— Bizim üzerimize tozlatmayınız! dedi.

Rasûlullah onlara selâm verdi. Sonra da orada durup merkebinden indi, onları Allah’a da’vet etti ve onlara karşı Kur’ân okudu. Bu­nun üzerine Abdullah ibn Ubeyy ibn Selûl:

— Ey kişi! Bu söylediklerin gerçek ise bunlardan daha güzel bir şey olamaz. Fakat bizim meclislerimize gelip de bizleri bununla ezâlandırma! Kendi menziline git, sana gelen olursa ona anlat! dedi.

Abdullah ibn Revana:

— Evet yâ Rasûlallah! Sen bizim meclislerimizde (her zaman) bizleri Kur’ân ile ört, bürü! Çünkü bizler Sen’in konuşmanı ve Kur’­ân okumanı çok seviyoruz! dedi.

Bunun üzerine Müslümânlar, müşrikler, Yahûdîler sovüşmeye başladılar, hattâ birbirlerine doğru kalkışıp dövüşmeye yaklaştılar. Rasûlullah ise onları devamlı yatıştırıyordu, nihayet sakinleşip sus­tular. Bundan sonra Rasûlullah, merkebine binip yürüdü. Nihayet Sa’d ibn Ubâde’nin evine varıp yanına girdi. Rasûlullah (Ensâr’ın ve Hazrec kabilesinin ulularından olan) Sa’d’a hitaben:

— “Ey Sa’d! -Abdullah ibn Ubeyy’i kasdederek- Ebû Hubâb’ın söylediklerini işitmedin mi? O şöyle şöyle şeyler söyledi” diye (bi­raz önce geçen vak’ayı anlattı.

Sa’d ibn Ubâde:

— Ey Rasûlallah! Babam Sana feda olsun! Sen İbn Ubeyy’in kusurunu affet ve onu biraz da özürlü sayıp hoş gör! Sana Kitâb’ı indiren Allah’a yemîn ederim ki, Allah’ın irâdesi, Sana indirdiği hakkı getirmek suretiyle tecellî etmiştir. Hâlbuki şu Belde halkı, İbn Ubeyy’in başına tâc giydirmeğe, üzerine de meliklere mahsûs olan sarığı sar­mağa (bu suretle onu kendilerine melik edinmeye) ittifak edip hazır­lanmışlardı. Allah Sana vermiş olduğu Hakk peygamberlikle onların bu tasavvurlarını reddedince, bu mahrumiyet sebebiyle İbnu Ubeyy mahzun ve kederli oldu. Yâ Rasûlallah! İşte bu keder sebebiyle İbnu Ubeyy görmüş olduğun çirkin hareketleri yapmıştır! (Sen onu affet!) dedi.

Rasûlullah da onu affetti. Esasen Rasûlullah ile sahâbîleri Al­lah’ın kendilerine emrettiği gibi, müşriklerin ve kitâb ehlinin kusur­larım affedip ezalarına sabrediyorlardı.

Yüce Allah şöyle buyurdu: “And olsun ki mallarınız ve canla­rınız hususunda imtihana çekileceksiniz. Sizden evvel kendilerine ki­tâb verilenlerden ve Allah ‘a eş tanıyanlardan da herhalde incitici birçok laflar işiteceksiniz. Eğer katlanır, sakınırsanız işte bu, (hâdiselere karşı gösterilmiş) bir azimdendir” (Al-i İmrân 186)

“Kitâb ehlinden birçoğu, Hakk kendilerince besbelli olduktan sonra, ruhlarındaki hasedden ötürü sizi îmânınızdan sonra küfre dön­dürmek hevesine düştü. Allah’ın emri gelinceye kadar, şimdilik on­ları bırakın. Serzeniş de etmeyin. Şübhesiz ki, Allah herşeye hakkıyle kadirdir” (el-Bakara: 109).

İşte Rasûlullah, Allah’ın kendisine onların affı hakkında emret­miş olduğu bu emirleri yerine getirip uyguluyor, onların kusurlarını affedip ezalarına sabrediyordu. Nihayet Allah, Peygamber’ine onlar hakkında harbe izin verdi. İşte bu izin üzerine Rasûlullah, Bedir gaz­vesine gitti. Allah Bedir’de (İslâm ordusunun eliyle) kâfirlerin yiğit­lerinden ve Kureyş’in ulularından öldürdüklerini öldürdü. Rasûlullah ve sahâbîleri zafere ulaştırılmışlar ve ganimet kazanmışlar olarak, be­raberlerinde küffâr yiğitlerinden ve Kureyş ulularından birçok esîr-ler bulunduğu hâlde Medine’ye döndüklerinde Ubeyy ibn Selûl oğlu ve beraberinde bulunan müşrikler ve puta tapanlar:

— Artık bu Bedir vak’ası işi, Müslümânlığa yönelmiş açık bir zaferdir! Allah’ın Rasülü’ne İslâm Dîni’ne girmek üzere bey’at edi­niz! dediler ve Müslümân oldular.

(KİTABU’L EDEB – BUHARİ – 230. HADİS)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.