sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

GÜNÜN AYET VE HADİSİ

GÜNÜN AYET VE HADİSİ
14.01.2021
717
A+
A-

GÜNÜN AYETİ

 

وَاتَّـبَعُوا مَا تَتْلُوا الشَّيَاط۪ينُ عَلٰى مُلْكِ سُلَيْمٰنَۚ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمٰنُ وَلٰكِنَّ الشَّيَاط۪ينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَۗ وَمَٓا اُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَۜ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ اَحَدٍ حَتّٰى يَقُولَٓا اِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْۜ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِه۪ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِه۪ۜ وَمَا هُمْ بِضَٓارّ۪ينَ بِه۪ مِنْ اَحَدٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْۜ وَلَقَدْ عَلِمُوا لَمَنِ اشْتَرٰيهُ مَا لَهُ فِي الْاٰخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ۠ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْا بِه۪ٓ اَنْفُسَهُمْۜ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ

 

“Ve onlar, Süleyman’ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe Harut’a ve Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: ‘Biz, yalnızca bir fitneyiz (sizin için bir sınavız veya ayartıcıyız), sakın inkâr etme’ demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah’ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. And olsun, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi.

(Bakara Suresi 102. Ayet)

 

GÜNÜN HADİSİ

 

92-…….Âişe (R.A.) şöyle demiştir: Peygamber (SAV) şu kadar ve şu kadar zaman ikamet etti ki, bu müddet içinde O’na ehline varmaz olduğu hâlde ehline varıp mübaşeret ettiği hayâli verilirdi.

Âişe (R.A.) dedi ki: Bir gün bana:

— “Yâ Âişe! Şüphesiz Allah bana, hakkında fetva istemiş ol­duğum bir iş hususunda fetva vermiştir. Şöyle ki: Bana iki kişi geldi. Bunlardan biri ayaklarımın yanına, diğeri de başımın yanına otur­du. Ayalarımın yanındaki, başımın yanındakine:

— Bu adamın nesi var (bunun hastalığı nedir)? diye sordu. Oda: ‘

— Tıbb yapılmış, yânı sihir yapılmıştır, dedi.

— Ona kim sihir yapmış? deyince, öbürü:

— Lebîd ibn A ‘sam, diye cevâb verdi. Sonra:

— Bu sihir ne ile yapılmıştır? diye sordu. Oda:

— Zervân Kuyusu’nun içinde büyük bir taşın altında bir tarak, saç ve sakal tarantısında erkek hurmanın kurumuş çiçek kapçığı ile yapılmıştır, diye cevâb verdi” dedi.

Sonra Peygamber (bâzı sahâbîleriyle beraber çıkıp) bu kuyuya gitti ve:

— “İşte bana rüyâmda gösterilmiş olan kuyu budur. Kuyunun başındaki, etrafındaki hurma ağaçlarının uçları, sanki şeytânların baş­ları gibidir; onun suyu da (değersizliğinden veya içine atılan şeylerin karışmasından dolayı) kına boyası gibi bozuk renklidir” dedi.

Akabinde Peygamber emretti de o şeyler dışarı çıkarıldı. Âişe, büyüyü kasdederek:

— Yâ Rasûlallah! Bunu ve failini yaysaydın da onu rüsvây etseydin! dedi.

Peygamber:

— “Allah bana şifâ vermiştir. Ben bunu söyleyip de insanlar üze­rine sihir şerrini yaymak istemem” buyurdu.

Âişe: Velîd ibn A’sam, Zurayk oğullarından Yahûdîler’in yemînli dostu olan bir adamdır, dedi.

(KİTABU’L EDEB – BUHARİ – 92. HADİS)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.