Hayrun Nisa Yazdı Dini Allah(cc)’ya Has Kılmak
DİNİ ALLAH(C.C.)’YA HALİS KILMAK
Hamd sena ve yücelik Alemleri yoktan var eden, tüm kainatın sahibi kendisinden başka İlah ve Rab olmayan, herşey kendisine muhtaç kendisi hiç bir şeye muhtaç olmayan Allah c.c’a mahsustur. Salat ve Selam insanlığa son peygamber olarak gönderilen,kendisine tabi olunmadığı müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz. Muhammed s.a.v’e aline ve o güzel ashaba ve ornların yolunu takip edenlerin üzerine olsun inşallah.
Bu yazımda üzerinde durmak istediğim nokta, insanın Allah’a nasıl bir teslimiyet sergilemesi gerektiği konusunda olacaktır inşallah.
Hiç şüphesiz kainatın tek ilahı Allah c.c tır. Bütün kainatı o yaratmış ve yarattığı şeyler üzerine bir düzen koymuştur. Şöyle bir dikkatlice incelendiğinde güneş,yıldızlar,ay,ağaçlar,hayvanlar v.s canlı cansız her mahlukun, Allah’ın onun üzerine koyduğu düzenin dışına çıktığı görülemez. “Güneşin ve ayın konumları ve hareketleri belirli bir hesaba dayanır. Bitkiler ve ağaçlar O’nun buyruğuna boyun eğerler.” (Rahman 5-6)
Bu sebeple tüm evrende eşsiz bir uyumun nizam ve intizamın olduğunu görmekteyiz ki bu da kainat üzerinde zerreden kürreye tek ilahın Allah olduğunun delilidir. “Eğer yerde ve gökte Allah’dan başka ilahlar olsaydı yerin ve göğün düzeni altüst olurdu.” (Enbiya 22)
Yaratılmışların yaratanına itaatleri ile kainat her hangi bir bozulmuşluğa uğramadan varlığını devam ettirmektedir.
İnsan da bu kainatın bir parçasıdır. Ona da hayatı veren verdiği hayata bir ölçü ve nizam koyan elbette Alemlerin Rabbi Allahtır. Diğer mahlukat gibi o da hayatında onun koyduğu düzene ,emir ve nehiylere uymak zorunda dır. Kendisini ,yaratıcısına her an itaat eden diğer mahlukattan farklı görmemelidir.
“Güneş’te yörüngesinde akıp gitmektedir. Bu, üstün ve bilen Allah’ın kanunudur.”(yasin 38) mademki güneş dahi kendisine belirlenmiş yasanın dışına çıkamıyor ve Allaha itaat ediyorsa insanın da kime boyun eğmesi gerektiğini Allah c.c kitabında belirtiyor.
“O halde sen de dini Allah’a has kılarak ihlas ile kulluk et.” (zümer 2) elbetteki insanda yegane mabud olan Allah’a teslim olmak zorundadır. Ancak nasıl bir teslimiyet işte dikkat çekmeye çalıştığımız nokta burasıdır “DİNİ ALLAH’A HAS KILMAK” ile gerçekleşen bir teslimiyet… Bu noktayı Seyyid Kutub (r.a) Fizilalil Kur’an adlı tefsir kitabında zümer suresinin ikinci ayetinin tefsirinde çok net açıklamaktadır:
“ Bu, Peygamberimizin bütün insanları kendisine çağırdığı yoludur: Yalnız Allah’a kulluk. Dini sadece O’na tahsis etme bütün bir hayatı bu Tevhid ilkesi üzerine kurma.
Allah’ı birleme ve dini yalnız O’na tahsis etme, sadece dille bir çırpıda söyleniveren bir sözden ibaret değildir: Bu, eksiksiz bir hayat programıdır: Vicdandaki, düşünce ve inançta meydana gelen bir inkılab ile başlar. Bireyin ve toplumun hayatını kuşatan bütün bir düzen ile sona erer.
Allah’ı birleyen bir kalp, yalnız O’na boyun eğer. O’nun dışında kimseye başını eğmez. O’ndan başkasından bir şey istemez. Yaratıklarından birine güvenip dayanmaz. O’na göre güçlü olan yalnız Allah’dır.
Tüm kulları üzerinde hâkim ve üstün olan yalnız O’dur. Bütün kullar güçsüz ve zayıftır O’nun yanında. Kullar O’na ne bir fayda, ne de bir zarar verebilirler. Bu nedenle insanların onlardan birine başını eğmesine gerek yoktur. Onların hepsi de kendisi gibidir; ne bir fayda, ne de zarar verebilirler kendisine. Veren de vermeyen de yalnız Allah’dır. Onun içindir ki, Allah’dan başkasına yönelmeye gerek yoktur. Zira zengin olan yalnız O’dur. O’nun dışındaki bütün yaratıklar ise fakirdir.
Allah’ı birleyen kalp, bütün bir evrene hükmeden ilahi yasanın birliğine inanır. Yüce Allah’ın insanlar için belirleyip seçtiği düzenin de bu bir olan ilahi yasanın bir bölümü olduğuna kesin kanaat getirir. Bu yasaya uymadıkları takdirde insan hayatının düzelmeyeceğine ve içinde yaşadığı evrenle uyum içine girmeyeceğine inanır. İşte bundan dolayı Allah’ı birleyen bir kalp, O’nun belirleyip seçtiği düzenlerin dışında bir düzen seçmez. Bütün evrenin düzeniyle olduğu kadar, hayatın düzeniyle de uyum içinde bulunan Allah’ın şeriatından başkasına uymaz.”
Yani görüldüğü gibi Dini Allah’a Has Kılmak bütün bir hayatı Yaratıcının insanlık için seçip beğendiği dine göre düzenlemektir. “Bugün sizin hesabınıza dininizi bütünledim. Size yönelik nimetimi tamama erdirdim ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.” (maide 3)
ve yine Allah c.c. Enam suresinin 162 ve163. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır. “De ki; “benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm tüm varlıkların Rabbi olan Allah içindir. “
“O’nun ortağı yoktur. Bana böyle emredildi. Ben müslümanların ilkiyim. ”
Ayetler gerçekten de üzerinde tefekkür edilmesi gereken noktalara dikkat çekiyor. Bir insanın namazı, ibadetleri, hayatı ve ölümünün Allah için olması ne demektir? Nitekim Allah c.c zümer suresi 3. Ayeti kerimesinde müşriklerin Allaha yaklaşmak gayesiyle bir takım putları aracı kıldıklarını haber vermekte. Yani her ne kadar gayeleri Allaha yaklaşmak olsada asılda onalar kendilerini yaratan Allahtan yüz çevirmiş dini ona has kılmayan kimselerdi.
İşte bu noktayı Vehbe Zuhayli Tefsirül Münir adlı tefsir kitabında Enam suresinin 161 ve162.ayetlerinin tefsirinde çok net bir uslupla açıklamaktadır. “ Yüce Allah peygamberine Allah’tan başkasına ibadet eden, ondan başkasının adına hayvan ve kurbanlarını kesen müşriklere şunu haber vermesini emretmektedir: Bu hususta kendisi müşriklere muhaliftir, onlardan farklıdır. Çünkü onun namazı da Allah içindi, ibadetleri de. O’na hiç şirk koş-maksızın bir ve tek Allah’a kulluk etti. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi: “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser, 108/2). Yani namazını da, kestiğin kurbanını da Allah’a ihlâs ile takdim et! Gerçek şu ki müşrikler putlara tapar, putlar için kurbanlarını keserlerdi. Allah ona müşriklere muhalefet etmeyi ve niyetini yalnızca Yüce Allah’a halis kılmayı, yalnız onun için amelde bulunmayı emretti.
“De ki: Muhakkak benim namazım…” yani benim bütün namazlarım, ibadetlerim, dualarım, her türlüsüyle her bir ibadetim -çoğunlukla “her türlü ibadet” diye çevirdiğimiz “nüsük” kelimesi kurban kesmek, hac ve umrenin ve diğer ibadetlerin belli başlı işlerini eda etmek anlammda çokça kullanılır hale gelmiştir- hayatımda yaptığım bütün işlerim ve ölümüme kadar sahip olacağım imanım ve salih amelim, Aziz ve Celil olan Allah içindir. Yani amel ve maksatlarımın hepsi yalnızca Yüce Allah’ın rızasına münhasırdır. Bu ayet-i kerime bütün salih amelleri ihtiva eden kapsamlı bir ifadedir. Müslümana düşen ise onun niyetinin, amelinin yaptığı her bir işin yalnızca Yüce Allah için olmasıdır. İster hayatı esnasında yapmış olsun, isterse de ölümünden sonra arkasından gelecek herhangi bir salih amel olsun, hepsi de Allah’a itaat yolunda olmalıdır.
Aslında “ibadetler (nüsük)” in kapsamına dahil olmakla birlikte, özellikle namazın anılması, şirk fesatları ile zaman zaman kirlenebilen ibadetin ruhu, özü oluşundan dolayıdır.
Yüce Allah birdir, tektir, zatında da sıfatlarında da, rububiyetinde de or-taksızdır. İbadet yalnız O’nadır. Teşrî’ (kanun koyma ve yasama) yalnız O’ndandır. İşte Rabbim bana bunu emretti ve ben O’nun emirlerine uyan, yasaklarından kaçınan, itaat eden Müslümanların ilkiyim.
İşte bu ulûhiyetin tevhidini ortaya koymaktadır.”
İbn-i Kesir (r.a) de tefsirinde şunu aktarır: “ibn Ebu Hatim der ki: Bize Muhammed İbn Avfın… Câbir İbn Abdullah’tan rivayetine göre, o şöyle demiştir : Allah Rasûlü (s.a.) hayrana günü iki koç kurbân kesti ve onları kurbân ederken şöyle buyurdu: Yüzümü bir muvahhid olarak gökleri ve yeri yaratana çevirdim. Ben, asla müşriklerden olmadım. Muhakkak benim namazım, ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbı olan Allah içindir. O’nun hiçbir ortağı yoktur. Bununla emrolundum ve ben, müslümanların ilkiyim”
Allah c.c bizlerden istediği gereği gibi ona teslim olmaktır. “Ey müminler, Allah’tan gerektiği gibi korkunuz ve mutlaka müslüman olarak ölünüz.”
RABBİM GEREĞİ GİBİ TESLİM OLANLARDAN OLMAYI NASİP EYLESİN
AMİN…
hayrun nisa