BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemleri yoktan var eden ve idare eden Yarattıkları üzerinde Mutlak tasarruf yetkisine sahip Rahman ve Rahim Din gününün sahibi Allah cc ‘a mahsustur. Salat ve selam Alemlere rahmet olarak gönderilen müminlerin örneği ve önderi kendisine tabi olunmadığı müddetçe kurtuluşun mümkün olmadığı Hz Muhammed (S.A.V)’e Aline, Ashabına ve onları takip edenlerin üzerine olsun inşallah.
Dünya ya Alemlerin rabbine kulluk için gönderilen insanoğlunun emelleri çok uzun, lakin ömür sermayesi çok kısadır.. “Bu dünya hayati; yalnızca bir oyun ve oyalanmadır. Asıl hayat âhiret yurdundaki hayattır. Keski bilseler.”(Ankebut 64) Ancak insan hiç bitmeyeceğini ve burada ebedi kalacağını zannedercesine bir tavır takınmaktadır. Bu ise ona burada bulunmasının asıl amacını unutturur , dünya azmini ve hırsını artırır ki tek bir sefer verilen hayat ellerinde bir buz misali gibi eriyip gider ve eli boş bir şekilde Hesap gününe kavuşur..
Geçici dünya için çok hırslıdır insan ancak ebedi hayata hazırlık için hiç vakti yoktur. Hiç ilim öğrenmek için mücadele edemez hiç kitap okuyamaz mesela çok işi vardır, misafiri vardır, çocukları vardır okuldan gelecek ,çok önemli bir toplantısı vardır, yarın iş yerinde, uzun zamandır görüşemediği arkadaşları tam da o ilim öğrenmek için adım atacağı sırada gelmek istemiştir, hiç Kur’an okumaya okusa da anlamak için mücadele vermeye vakti yoktur ,temizliği vardır yaza, hazırlığı vardır kışa ,koşturmacası vardır düğüne bayrama.. Ama hiç vakti yoktur kendini Yaratan Rahman’ı tanımaya… Dünyayı yalnız bu koşturmacaların içinde boğulasın diye mi verdi oysa Arşın Rabbi. Düşünmeli ve aklını kullanmalıdır ki insan hayatın hakikatini anlayabilsin ve ömür sermayesini boşa tüketmesin. “O hanginizin daha güzel iş yapacağınızı denemek için, ölümü ve hayatı yarattı. O, üstündür, bağışlayandır.”(MÜLK SURESİ-2)Dünya için mücadele ve istekler hiç bitmez insanlar için hiç ardı arkası kesilmez nefis verdikçe şımarır şımardıkça doyumsuzlaşır.
Rivayet ediliğine göre Mesruk, Hz. Aişe (ra)’a şöyle dedi:
-Ey Annemiz, Rasulullah (sav) eve girdiğinde en çok ne söylerdi: Hz. Aişe (ra):
-Eve girdiği zaman Rasulullah’tan en çok şu sözleri işittim. “ Eğer Ademoğlunun iki vadi dolusu altını olsa mutlaka üçüncüsünü isterdi. Ademoğlunun karnını sadece toprak doyurur. Allah Teala tevbe edenin tevbesini kabul eder. Allah teala bu malı namaz kılınması için ve kendisiyle zekat verilmesi için yaratmıştır.” (Buhari,6436)
Enes b. Malik (ra), Rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “Ademoğlunun her şeyi ihtiyarlar fakat hırsı ve emelleri ihtiyarlamaz.” (Müslim,1047)
Gerçekten de yaşı oldukça ilerlemiş birine hayattan ne anladığı ve kendini kaç yaşında hissettiği sorulduğunda genel olarak alınan cevap şudur ki, bir kapıdan girdim bir kapıdan çıkıyorum ve hala en genç çağlarımda olduğumu hissediyorum yalnız bedenim bana ayak uydurmuyor .. bu da bizim insanoğlundaki yaşama hırsını görmemiz için yeterlidir.
Musab bin sa’d dan rivayet edildiğine göre Hz. Hafsa babası Ömer (ra)’a şöyle dedi:
-Allah Teâla sana birçok hayır nasip etti. Bol rızık verdi. Daha güzel yemekler yesen giydiklerinden daha güzel elbise giysen olmaz mı? Hz. Ömer:
-Sözlerine yine seni hakem kılacağım, dedi ve ona Hz. Peygamber’in içinde bulunduğu durumu ve yaşadığı hayatı anlattı. Yanlarında Hz. Ali’nin kızı Rukiyye’de vardı. Hz. Ömer’in bu anlattıkları ikisini de ağlattı. Hz. Ömer sonra şöyle dedi:
-Benim iki arkadaşım vardı ve bir yolda yürüdüler. Eğer ben onların yolunda yürümezsem farklı yolda yürümüş olurum. Allah’a yemin olsun ki onların yaşadıkları gibi, nimetlerden yoksun hayata sabredeceğim ve onlarla beraber müreffeh bir hayata kavuşacağım.” (Hakim,Müstedrek,1/211)
Malesef günümüz Müslümanlarının hayat standartları çok sevdiklerini söyledikleri halde sahabenin hayat standartından uzak yalnız dünya eksenli olması sebebiyle müslümanların içinde bulundukları halin ve durumun sebebini bize tüm açıklığıyla sergilemektedir. Nefsinin esiri olmuş ve Tuli emel peşinde hayat yaşayan günümüz sözüm ona müslümanları sorsan islamı ve müslümanlığı kimseye bırakmaz ancak inandığını iddia ettiği dinin ve kitabın hükümleri ayaklar altına alınırken kılını kıpırdatmaz, diğer coğrafyada ki müslümanlar işkence ve ızdırap içindeyken onların çığlıklarına kulak tıkar hale gelmiş durumda ama sorsan herkesten çok o MÜSLÜMAN!!! Nasıl atsınki kendisini yoktan yaratan ,anne karnında şekilden şekle sokan ,sayamayacağı bir çok nimet veren Rabbi için dünya ve dünyalığı arkasına Dünyaya bu kadar iman etmişken. Bu ancak Ahirete yakınen inanan ve teslim olan kalpten beklenebilecek olan bir davranıştır.
Abdullah b. Ömer (ra), Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir.
-Dünyada yabancı veya yolcu gibi ol, kendini kabir ehlinden say.” ( İbni Mace,4114)
Mevrık El-Acli anlatıyor: Resulullah (sav) “Mal ve evlat çoğaltma yarışı sizi oyaladı.
Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.”( Tekasür 1-2) Ayetlerini okuduktan sonra şöyle dedi: “Ademoğlu malım malım der. Oysa yiyip bitirdiğinden ve giyip eskittiğinden ve ya tasadduk edip ölümsüzleştirdiğinden başka bir malı yoktur.” (Müslim,2958)
Hasan b. Ali (ra), Resulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
“ Dünyaya rağbet etmek gam ve kederi çoğaltır. Dünyadan elini ve eteğini çekmek kalbe ve bedene rahatlık verir.” “Sizin için fakirlikten değil zenginlikten korkuyorum. Şöyle ki dünya sizden öncekilere olduğu gibi size tüm nimetlerini verir. Onlara kavuşmak için öncekiler birbirleri ile rekabet ettiği gibi sizde rekabet edersiniz. Dünya da öncekileri helak ettiği gibi sizide helak eder.” (Buhari,6425)
Rasulullah (sav)’in şöyle dediği nakledilmiştir:
“Bu ümmetin başının kurtuluşu zühd ve yakin iledir. Sonunun helakı ise cimrilik ve hayalledir.” (Tirmizi,5)
Kişi dünyayı elde etme adına kullandığı hırsı ahireti kazanma adına kullanmaz ve Tuli emel sahibi olup çok yaşayacağı zannıyla hareket edip ölümü ve hazırlığı unutursa kendine yapabileceği en büyük kötülüğü yapmış olur..
Rabbimizden dileğimiz; bizi doğru yola iletmesi ,ayaklarımızı sabit kılması, canımızı müslüman olarak almasıdır. Amin..