sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

HÜKM-Ü CAHİLİYE

17.04.2020
625
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

Cahiliyye kavramının bir başka yönü de hükmü cahiliyyedir. Evet insanın başına ne gelirse cehaletten gelir diye büyüklerimiz hep söylerlerdi. Evet büyüklerimiz böyle söylerdi ama asıl cehaletin dini bilmemek olduğunu eklemezlerdi.

Hatırlarsanız evimize yeni bir eşya aldığımızda paketin açılma ve kurulma aşamasında aile fertlerinden birileri; galiba şöyle açılıyor, bir diğeri şu düğmeye bas bakalım ne olacak gibi sözlerle eşyanın başına toplanıldığında; evin büyüklerinden biri  : “Bırakın onu. Bir bileni çağırın gelsin baksın” der. Çünkü değer verilen şeylere zarar gelmesini kimse istemez. Soruyorum size; yeni aldığınız eşyanızın kurulumuna eşya hakkında bilgisi olmayan insanların açmasını ve kurmasını ister misiniz?

Başka bir örnek daha verecek olursak; hastalandığınızda doktordan sıra almak isteseniz de size iki alternatif sunulsa      1) Uzman Dr. Ali           2) Pratisyen Dr. Veli.   Hastalığınızın iyileşmesi için hangisinin sizi tedavi etmesini istersiniz?

Daha birçok örnek verilebilir.  Cevapların ne olduğu da bellidir. Hep daha bilgilinin hükmetmesinden yanayızdır. Peki bunu dünya hayatının her alanı için düşünürsek cevabımız yine “en bilgili olan” diyebilir miyiz? Mesela evimizi nasıl düzmeliyiz, paramızı nasıl kazanmalı, nasıl harcamalıyız, hırsızlık yapana nasıl ceza vermeliyiz gibi gibi… Cahil insanların tavsiyelerine uymayız ve o konuda en bilgiliye başvururuz.

Peki en bilgili deyince aklımıza ilk ve tek olarak el-Alim olan Allah Azze ve Celle gelmesi gerekmez mi?

Hayatın her alanına ait hükümleri olmasına rağmen nasıl olurda yaratan, Aziz ve Alim olan Allah’ı bırakıpta, aciz ve sadece Allah’ın dilediği kadar bilebilen cahillere yönelir insan.

Evet, bu durum  Mekke’de böyleydi. Ebu cehil ve yaverleri Mekke’yi Allah’ın gönderdiği vahye göre değil de kendi hevalarından ürettikleri kurallarla yönetiyorlardı. İnsanlardan el-Alim olarak Allah’ı bilenler olmasına rağmen; cahillerin kendi hayatlarının bir kısmına veya tamamına hükmetmesini  isteyenler olmakla beraber aralarında ki anlaşmazlıkların çözümü için Allah’ın hükmüne değil de yaratılmış aciz varlıkların hükmüne baş vuranlar da vardı. Allah cc onlara şu ayetle cevap verdi:

“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?”(Maide/50)

Ayeti kerimede ki cahiliye kelimesini  Mevdudi (rha) Tefhimul Kur’an adlı tefsirinde şöyle izah ediyor: Arapça Cahiliye kelimesi İslâm’ın zıddıdır. İslâm’ın yolu bütünüyle Allah’ın gönderdiği ilme dayanırken, İslâm’ın yolundan ayrılan ve ona karşı olan her yol cahiliyetin yoludur. Arabistan’daki İslâm öncesi döneme, halkın yaşama yollarını sadece zan ve hevaya dayanarak kendilerinin icat etmiş olmasına Cahiliye dönemi denir. Bu yüzden ne zaman bu yollardan biri benimsense, bu zaman “cahiliye” zamanı olacaktır. Bu yüzden, İlâhî bilgiyi hiçe sayarak, cüz’î bilginin yardımıyla oluşturulmuş hayale, zanna ve tahmine dayalı tüm hayat sistemleri, İslâm öncesi sistemler gibi Cahili sistemler olmaktan kurtulamayacaktır.

İnsanların hevâlarına uyduğu, nefislerinin, isteklerinin kulu oldukları, Allah’ın hükümlerinin kabul edilmediği, çeşitli ilâhlara ibâdet edildiği, sömürü ve zulmün bulunduğu, kavmiyetçilik ve asabiyyenin (tarafgirliğin) yaygın olduğu, hüküm vermede hakkın ve adâletin uygulanmadığı her yer ve zamanda câhiliyye var demektir. Günümüzde de çeşitli yerlerde, tıpkı câhiliyye döneminde olduğu gibi Allah (c.c.)  unutulmuştur. O ve O’nun hükümleri hayata ve insanların işlerine sokulmamaktadır. O’nun gönderdiği hükümlere uymayı bir tarafa bırakalım; o hükümler, yani şeriat yanlış, eksik ve hatta çağdışı sayılmaktadır. Günümüz insanlarının çoğu, unuttukları âlemlerin Rabbi Allah’ın yerine sayısız ilâhlar ve putlar bulmuşlar ya da koymuşlardır. Tıpkı eski Arap câhiliyyesinde olduğu gibi sahte ilahlara ibâdet edilmektedir. Ölçüler İlâhî kaynaktan değil, hevâlardan alınmaktadır. Güçlünün borusu ötmekte, sözü geçmektedir. Zayıflar yine ezilmekte, insanlar haklarına yine gereği gibi kavuşamamaktadır. Kumar, zinâ, fuhuş, hırsızlık en geniş şekilde yapılmakta, içki su yerine içilmekte, ribâ (fâiz) ekonominin can damarı kabul edilmektedir. İslâm’ın günah dediği pek çok şey çağdaş ahlâk sayılmaktadır. Kadınlar yine alınıp satılmakta, açılıp saçılmaları kadın hakkı, çağdaşlık kabul edilmektedir.

Kısaca, Kuran’ın câhiliyye toplumu dediği müşrik toplumun anlayışı ve ahlâkı az bir değişiklikle günümüzde de aynen devam ediyor. Allah (c.c.), O’nun yüce hükümleri ve Ahiret hesaba pek katılmıyor. Bu durum da ‘câhiliyye’den başka bir şey değildir. Rabbim bizi cehaletten ve cahiliyenin etkisinde kalmaktan muhafaza buyursun (AMİN).

 

Hamd Alemlerin Rabbi Olan Allah’a Mahsustur.

 

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.