sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

HZ. MERYEM’İN ÖRNEKLİĞİ

A+
A-

Gerçekten Hamd Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. O’na hamd ederiz ve O’ndan yardım dileriz. Mağfireti O’ndan ister, doğru yola iletilmemizi O’ndan bekleriz. Nefislerimizin kötülüklerinden ve amellerimizin fenalıklarından Allah’a sığınırız. Allah(Celle Celaluhu), kimi hidayette kılmış ise, o gerçekten hidayete erişmiştir. Kimi de dalâlette ve sapıklıkta kılmış ise, artık o kendisi için bir dost ve yol gösteren bulamaz. Şehadet ederim ki, Allah’tan başka bir tek ilah yoktur ve O’nun eşi ve benzeri de yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hz. Muhammed (s.a) Allah’ın kulu ve Resulüdür. Salât ve selam O’na, Ehli Beytine, ashabına ve O’nun yolunu izleyenlere ve onun gösterdiği çizgide yürüyenlere olsun.

Meryem adı Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi üçü Îsâ b. Meryem şeklinde olmak üzere otuz dört yerde geçmekte, ayrıca Kur’an’ın on dokuzuncu sûresi bu isimle anılmaktadır. Hz. Meryem Kur’an’da ismiyle anılan yegâne kadındır. Babasının adı İmrân’dır (Âl-i İmrân 3/35; et-Tahrîm 66/12). Annesinden adı verilmeksizin İmrân’ın karısı diye bahsedilmektedir. Diğer İslâmî kaynaklarda Meryem’in annesi Hanne, Fâkūz’un (Fakūd) kızı ve Îşâ’nın (İşbâ‘, İşî‘, İşyâ‘ veya Eşyâ‘) kız kardeşi olarak geçmekte, babasının şeceresi ise İmrân b. Mâsân (Yaşehim) şeklinde verilmekte ve Hz. Mûsâ’nın soyundan olduğu belirtilmektedir (Taberî, Câmiʿu’l-beyân, III, 235, 244; Târîḫ, I, 585; Sa‘lebî, s. 284; Zemahşerî, I, 548). İşbâ‘ ile Meryem’in kardeş olduğu da nakledilmektedir (Mes‘ûdî, I, 62). Meryem’in kavminin ona hitap ederken “Ey Hârûn’un kız kardeşi” demesi de (Meryem 19/28) onun Mûsâ ve Hârûn’un soyundan olduğunu göstermektedir

وَاِذْ قَالَتِ الْمَلٰٓئِكَةُ يَا مَرْيَمُ اِنَّ اللّٰهَ اصْطَفٰيكِ وَطَهَّرَكِ وَاصْطَفٰيكِ عَلٰى نِسَٓاءِ الْعَالَم۪ينَ 

Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti.  (Âl-i İmrân – 42)

يَا مَرْيَمُ اقْنُت۪ي لِرَبِّكِ وَاسْجُد۪ي وَارْكَع۪ي مَعَ الرَّاكِع۪ينَ 

 Ey Meryem! Rabbine ibadet et; secdeye kapan, (O’nun huzurunda) eğilenlerle beraber sen de eğil.  (Âl-i İmrân – 43)

Allah Teâlâ, Hz. Meryem’i mühim bir vazife için seçmiş ve bu sebeple ona başka hanımlarda olmayan bir takım hususiyetler ihsan etmiştir. 42. âyette onun “iki kez seçildiği”nden ve “tertemiz kılındığı”ndan bahsedilir. “Birinci seçiliş”i şöyle izah etmek mümkündür: Allah onu, kadın olmasına rağmen geleneğe aykırı bir şekilde Beyt-i Makdis’in hizmetine seçmiştir. Onu kendi katından cennet nimetleriyle rızıklandırmıştır. Sadece ibâdetle meşgul olabilmesi için diğer meşgalelerden uzaklaştırmış, bu bakımdan ona çeşitli lutuf ve ihsanlarda bulunmuştur. Ona meleklerin konuşmalarını duyabilme mertebesini lutfetmiştir. “İkinci seçiliş”ten maksat ise şudur: Hz. İsa’yı babasız dünyaya getirmiştir. Hz. İsa, doğar doğmaz konuşarak, annesiyle alakalı ileri sürülen iftira ve töhmetleri bertaraf etmiş; onun tertemiz olduğuna şehâdette bulunmuştur. Allah onu ve oğlunu bütün insanlar için bir mûcize kılmıştır. Bununla birlikte Cenab-ı Hak Hz. Meryem’i tertemiz kılmıştır: Onu günah ve isyandan uzaklaştırmış, her türlü çirkin söz ve fiilden beri kılmış, erkeklerin dokunmasından, hayız ve nifastan da temiz tutmuştur. Özellikle yahudilerin iftiralarından uzak olduğunu açıkça beyân etmiştir. (bk. Zemahşerî, el-Keşşâf, I, 174; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, VIII, 38)

Bu şekilde sahip olduğu mümtaz vasıflarıyla Hz. Meryem, dünyadaki bütün kadınlardan üstün bir dereceye yükselmiştir. Onlardan hiçbirine Hz. Meryem’e verilen husûsiyet ve vazîfe verilmemiştir.

Resûlullah (s.a.s.), Hz. Meryem’in faziletiyle alakalı olarak şöyle buyurur:“Cennet ehlinin en hayırlı kadını İmrân kızı Meryem ve yine onların en hayırlısı Huveylid kızı Hatice’dir.” (Buhârî, Enbiyâ’ 45; Müslim, Fezailü Sahâbe 69). “Erkeklerden kemâle erenler çoktur. Fakat hanımlardan sadece  İmrân kızı Meryem, Firavun’un hanımı  Âsiye kemâle ermiştir.” (Buhârî, Enbiyâ’, 46; Müslim, Fezailü Sahâbe 70)

Hz. Meryem’in “Âlemlerdeki kadınlara üstün kılındığını” bildiren cümleyi bütün kadınlara üstün kılındığı şeklinde anlayan, Buna karşılık Allah katında en yüce mertebeye sahip kadınların isimlerini bildiren hadisleri dikkate alan müfessirler, âyetteki bu ifadeyi “Kendi zamanının kadınlarına üstün kılındı” şeklinde yorumlamışlardır.

وَمَرْيَمَ ابْنَتَ عِمْرٰنَ الَّت۪ٓي اَحْصَنَتْ فَرْجَهَا فَنَفَخْنَا ف۪يهِ مِنْ رُوحِنَا وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِه۪ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِت۪ينَ 

 İffetini korumuş olan, İmran kızı Meryem’i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi. 

(Tahrîm – 12)

Hz. Meryem aynı zamanda “kânitîn”den, yani itaate, namaz ve ibâdete devam eden itaatkâr kullardandı. Nitekim “Meryem! Rabbine gönülden itaat et, secdeye kapan ve rukû edenlerle beraber sen de rukû et” (Al-i İmrân 3/43) âyetinde de Hz. Meryem’in ibâdet ve kulluğa müdavim biri olduğu zikredilir.

Bu üç örnekten çıkarılması gereken netice şudur: Her insan kendi yaptığından sorumludur. Dolayısıyla kişiyi kurtaracak olan da sadece kendi amelidir. Kendi imanı, sâlih ameli ve takvâsı olmadıktan sonra herhangi bir peygambere, veliye veya sâlih insana akraba olması ona bir fayda sağlamaz. Eğer imanı ve sâlih ameli varsa, bir kâfirin veya zorbanın akrabası olması da ona bir zarar veremez. İnsan iyi ve dürüst olduktan sonra başkalarının iftiraları ve dedikoduları da onun iyiliğine bir halel getirmez. O halde herkes kendi niyet, irade, azim ve gayretini ortaya koyarak Allah’ın sevdiği ve razı olduğu bir kul olmaya çalışmalıdır.

Yine, zor şartlar altında iman, iffet ve kulluk bilincini korumanın ecri normal durumlardakinden fazla olur. Öte yandan, doğru yoldan sapma örneklerinin peygamber ailelerinden seçilmesine yani peygamberin bile şeytana esir olan ve kötülükte direnen eşini kurtaramayacağının belirtilmesine mukabil, övgüyle anılan örneklerden birinin evli diğeri evlenmemiş kadınlardan seçilmesi, kadının kul olarak, insan olarak erkekten farklı görülmemesi gerektiğini hatırlatma açısından özel bir vurgu yapıldığını düşündürmektedir.

Burada İmran kızı Meryem’le birlikte sadece Firavun’un karısından söz edilmiş olması, O’nun Allah katındaki üstün derecesinin göstergesidir. Firavun’un karısı Allah katındaki bu üstün derecesi ile Meryem’le denk tutulmayı, onunla birlikte anılmayı hakketmiştir. Hiç kuşkusuz bunda en büyük etken az önce işaret ettiğimiz gibi onun içinde yaşadığı ağır hayat şartlarıdır. Her ikisi temiz, iffetli, mümin, Allah’ın kitaplarını doğrulayan ve Allah’a gönülden itaat eden kadınların sembolüdürler. İşte yüce Allah surenin başındaki ayetlerin ele aldığı olay münasebetiyle onları Peygamber Efendimizin eşlerine ve bundan sonra da her kuşaktan gelecek mümin kadınlara örnek gösteriyor

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.