İNSANIN FANİLİKTEN SONSUZLUĞA UZANAN YOLCULUĞU
Hamd alemlerin Tek sahibi, yöneticisi, hükümdarı, her şeye gücü yeten ve olmasını istediğinde sadece ‘ol’demesi yeterli olan ,bütün noksanlıklardan uzak kemal sıfatları kendinde toplamış ve övgülerin kendi şanının yanında az kaldığı kelimelerin kifayet olmadığı kadar övülmeye layık olan Yüce Yaratıcımız ve Tec İlahımız olan Allah Azze ve Celle’ye Salat; Yüce Yaratıcımız tarafından en çok sevilen ve örnek alıp onun gibi yaşamamızı emrettiği ümmetine karşı bir anneden babadan daha şefkat ve merhametli olan son resul Hz. Muhammed’e Selam ;Kendisini(canını ve malını) Allah Teala’ya satmış, hedefleri, gayesi büyük olan ,hayalleri ve duaları cennet olan ve hayatı da bu dualarının kabul olması için çalışan Müminelerin üzerine olsun.
Geçen yazımızda Kainatın yaratılışının sebepsiz ve boş bir gayeyle yaratılmadığından bahsetmiştik. Şöyle ki bunun hikmetini anlamak için önce Kuran da yaratılış ayetlerine bakmak gerekir. Kudreti görmek bununla mümkün olur.
Kur’an-ı Kerim’de yaratılış kıssası bir bütün hâlinde verilmez. Kitab’ın çeşitli yerlerinde ana prensipleriyle ve genellikle yaratıcısı nazara verilerek zikredilir.
“O (Allah) ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı” (Hud/7).
“O (Allah)’dur. Gökleri, yeri ve aralarında olanları altı günde yarattı” (Furkan/59).
“Melekler ve ruh oraya bir günde çıkarlar ki, oranın mesafesi 50 bin yıldır” (Mearic/4).
“Ve senden azabın acele gelmesini isterler. Hâlbuki Allah vaadinde asla hulf etmez ve şüphe yok ki, Rabbin indindeki bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin yıl gibidir” (Hacc/47).
“De ki: ‘Siz mi arzı iki günde yaratanı tanımıyor ve O’na eşler koşuyorsunuz? İşte, âlemlerin Rabbi O’dur” (Fussilet/9).
“O’na üstünden ağır baskılar (sağlam dağlar) yaptı. Onda bereketler yarattı ve onda arayıp soranlar için gıdalarını (bitkilerini ve ağaçlarını) tam dört günde takdir etti (düzene koydu)” (Fussilet /10).
Allah(Celle Celaluhu) bizlere acizliğimizi göstermeye devam ediyor.
“Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır. Bundan sonra da yeri düzenlemiştir. Suyunu ondan çıkarmış ve orada otlak yer meydana getirmiştir. Dağları da sapasağlam yerleştirmiştir. Bütün bunları sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yapmıştır” (Nâziât/27, 33).
Kainatı ve insanın ilişkisini bizlere anlatan Yaratıcı Zat bizlere bir şeyler anlatmak istiyor.
‘Sizin için yaptım ‘buyuruyor. Ben bunlara muhtaç değilim. Dünya ve içindekilere siz muhtaçsınız, Ben bunu bildiğim için sizin hizmetinize sundum.
“Gökten bereketli bir su indirdik, onunla biçilecek tane(li ekin)’ler bitirdik. Birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları yetiştirdik, kullarımıza rızık olması için. Ve o suyla ölü bir diyara can verdik. İşte, kabirlerden çıkış da böyle olacaktır” (Kaf/9, 11)
Evet şimdi de bizi yoktan var eden ,Sahibimiz olan Allah (Celle Celaluhu) bizlere bu yaratılışın, düzenin aslında sadece bizim eğlenmek, yiyip içmek gibi şeyleri yapıp ondan sonra ölüp yok olacağımız için değil aslında bunların hepsinin bir gayesi vardı. Bu da yeni bir hayat için ön hazırlıktı. Yeniden diriliş ve yeni bir hayat…Hem de sonsuz.
Şimdi de koskoca kainatın hizmetine sunulan insanın yaratılışına bakalım.
Allah sizi (Hz. Âdem’i) bir topraktan, sonra nutfeden (bir zigottan -Hz. Âdem’in nesli-) yaratmış, sonra da sizi çiftler hâlinde var etmiştir” (Fâtır/11).
“Andolsun ki Biz insanı, çamurdan süzülmüş bir hülasadan (özden) yarattık” (Mü’minun/12).
“(İblis): ‘Ben bir salsaldan (kurumuş çamurdan), değişken bir balçıktan (hamein mesnûn) yarattığın insana secde edemem!’ dedi” (Hicr/33)
“Hâlbuki O, sizi çeşitli merhaleler hâlinde yarattı” (Nuh/14)
“Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmek hususunda herhangi bir şüphe içinde iseniz, şu muhakkaktır ki Biz sizi(n aslınızı) topraktan, sonra (onun neslini) insan suyundan (spermadan), sonra alaka (yapışkan şey)’dan, daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık (ve bunları) size (kudretimizin kemalini) apaçık gösterelim diye (yaptık), sizi dileyeceğimiz muayyen bir vakte kadar rahimlerde tutuyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz” (Hacc/5).
Ve yaratılışıyla özüyle bu kadar aciz olan insanın diğer varlıklara üstünlüğünden de bahsedelim.
“Sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ dedik” (Arâf/11)
“Sonra onu nutfe hâlinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu bambaşka bir yaratık (insan) yaptık” (Mü’minun/13-14)
Sonuç olarak şunlar söylenebilir:
1- Yaratılışta İlahî kuvvet, kudret, ilim ve irade esastır. Hâl böyle olmakla beraber, her hadise bir sebep-sonuç münasebeti içinde halkedilerek, sebep ve tabiat kanunları Allah(Celle Celaluhu)’ın tasarrufuna perde edilmiştir. Bu bakımdan, değişik faktörler ve kanunlar iş yapıyor gibi görünmektedir.
2- Yaratılış kesintisiz olup her an devam etmekte, bazı varlıklar bir anda hasıl edilebildiği gibi, bazıları da aşama aşama kemale ulaştırılmaktadır.
Bunlarla da görüyoruz ki aslında bizler bu dünyada öylesine bulunmuyoruz. Rastgele yaratılmadık, öylesine de ölmeyeceğiz. Aslında ölmek için geldiğimiz bu dünyanın aslı öldükten sonra devam edecek ve hiç bitmeyecek asıl hayatın ön hazırlık aşamasıdır. Buradaki halimize göre de asıl yerimize yerleştirilip orada ebedi yaşamaya başlayacağız.
Şimdi bunu bilen Fani, Allahu Teala’nın verdiği içindeki sonsuzluk duygusuyla bu dünyasını değerlendirmeli ve en azından elinden gelen gayretle ölüme gitmeli;
Ve yahut da gelişi güzel şuursuz yaşayıp ondan sonraki sonsuz hayatını mahvederek ölecektir.
Fanilikten bu ebedi hayata geçiş yolculuğumuzda bizim sahibimize yönelip ondan yardım dileyerek bu yolculuktaki zorlukları aşmak çabasıyla bu yolculuğu tamamlamak ve ölmek için değil yeniden ve daha güzel bir hayata sonsuzluğa ulaşmak için yaşamalıyız.
Bu mümkün…
Eğer sen de fanilikten(geçici) kurtulup sonsuz güzel bir hayat sürmek istiyorsan tabi.
Aksi halde Fanilikten sonraki sonsuz hayatın mahvolacak ve sonsuza kadar pişmanlık içerisinde kahrolacaksın.
Tercih senin, tercih benim, tercih bizim…
Yardım ise Alemlerin ve Sonsuzluğun sahibi olan Allahu Teala’dandır.
Velhamdulillahirabbilalemin..