sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

İSLAM DİNİ HÜKÜMLERİ BÖLÜNMEZ-2

A+
A-

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

İSLAM HUKUKU’NUN FARKLILIKLARI

İslâm hukuku hükümleri, dünya ve âhiret için oluşu yönünden beşerî hukuk sistemlerinden büyük bir farklılık ve ayrıcalık gösterir. İşte bu durum ve politika, İslâm hukukunu benimseyenleri gizli ve âşikâr durumlarda, bolluk ve kıtlıkta kendisine uymaya sevk eder. Çünkü onlar bu itaatin kendilerini Allah’a yaklaştıran bir ibâdet olduğuna, bundan dolayı kendilerine bir sevap verileceğine inanırlar. İnanlar dünyevî cezadan kurtulacaklarını bilseler bile, uhrevî cezadan ve Allah’ın gazabından çekinerek yine suç işleyemezler.

İslâm dini, kendine inananların üstün ve faziletli ahlâk sahibi olmalarını mecburî kılar. Faziletli kişilerin suç işlemesi pek nâdirdir. Sonra bu kimseler bilirler ki, Allah her gün kendilerini kollamakta, yaptıklarını bilmektedir. Kişiler, insanlardan bir şeyi ne kadar gizleseler de Allah’tan hiçbir şeyi gizleyemedikleri, Allah’ın her an kendileriyle beraber olduğu şuurundadırlar. Bu ise, suçların azalmasına, güvenliğini, toplum huzurunun, nizamının, kamu yararının korunmasına vesile teşkil eder. Oysa vaz’î kanunlarda durum, bunun tam aksidir. Bu kanunlara, yükümlülerin tam anlamıyla itaatini sağlayıcı bir amil yoktur. Kişiler, kanunlara yakalanmaktan ve kendilerine bir kısım yaptırımların uygulanmasından korktukları nispette kanuna uymaktadırlar. Kanunun pençesinden kurtulan, suç işlediğinde yakalanamayacağından emin olan kişiyi ne din ne de ahlâk kuralları men edebilir. İşte bu bakımdan beşerî kanunların, laik hukuk sistemlerinin tatbik edildiği ülkelerde, gittikçe artan bir nispette suçlar işlenmekte, ahlâkî değerler zayıflamakta ve bilgili, münevver, kültürlü kişilerden suçlular çoğalmaktadır. Bu çoğalmanın asıl sebebi ise, aydın sınıfın ahlâkının bozulması ve bu kişilerin kanun pençesinden kurtulabilmelerinin sonucudur. İslâm dini, İslam’ın Allah katından olduğuna, en uygun ve âdil din nizamının kendisi olduğuna mü’minlerin inanmalarını farz kılmaktadır. Bundan dolayı onlar, İslâm dini ile hiçbir nizamı eşit görmemektedirler. İslâm’a inanan bir mü’min bu dine aykırı komünizm ve benzeri sistemlere hiç de razı olmamaktadır. Oysa kendilerine beşerî, vaz’î kanunların uygulandığı insanlar, tabi oldukları sistemleri, acil maddî çıkarları ölçüsünde değerlendirdiklerinden kendi sistemlerinden daha iyi gördükleri her şeyi yahut kendilerine mal, makam ve hâkimiyet tanıyan, bu imkânları veren her şeyi kabul ettikleri yeni bir düzen araştırır oldukları göze çarpar. Böylece bir ilke, belirli bir nizam içerisinde olmaksızın istikrarsız bir hayat sürdükleri görülür. İslâm, dünya ve dine ait hükümleri birlikte getirmiştir. Müslümanların İslâm’a imanları, onun devamlılık ve sabitliğinin garantisidir. Bu iman, hükme itaat etme durumunda bulunanlara, mükelleflere itaat ve rıza gösterme ruhunu verir, iyi ahlâkla vasıflanmaya çağırır. Hükümleri ne kadar sağlam yapılmış ne kadar iyi uygulanmış ve infaz edilmiş olursa olsun hiçbir beşeri kanun bu konuda İslâmın sahip bulunduğu bir şans ve güce sahip değildir.

KÛLÛ LA İLAHE İLLALLAH, TUFLİHÛ! (La ilahe illallah deyiniz, kurtulunuz!)

ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.