Kafirlere Karşı Olanların ALLAH c.c İle İrtibatı
Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebedde var olan, lutfuyla kainatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.
Salat ve selam da, alemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.
Kişi ne kadar cesur olursa olsun, mutlaka güvendiği bir şeyler vardır. Ya kendi gücüne güvenir, ya yakınlarına, yada SUBHAN olan Allah’a… Allah’a ne kadar yakınsa o kadar güvenir, ne kadar tanırsa o kadar sever ve korkar.
O yüzden kafir, Allah’ı tanımadığı ve O’na isyan ettiği müddetçe yakınlarına (yakın görünüp sadece çıkarları ortak olanlar) güvenecektir. Ve kime karşı geldiğinin şuuruna eremeyecektir.
Mümin ise çok farklıdır. O gerçek güç ve kudretin tek sahibi olan Allah’tan başkasına güvenmeyecektir. Mümine bu güveni veren etkenlerden en önemlileri ise; kendisini yaratan Yüce Rabbi’ni tanıması ve onunla devamlı irtibat halinde olmasıdır.
Bu meseleyi Kur’an’ı Kerim’den bir misalle anlatalım.
Nisa 102- Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hasta olursanız silahlarınızı bırakmanızda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyatı elden bırakmayın. Kuşkusuz Allah kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.
Dikkat edilirse savaş anında silahlar ikinci planda namaz ise birinci plandadır.
Bir hadisi Şerifte: Sabır ve dua müminin ne güzel iki silahıdır(kenzu’l-Ummal. Hadis no 6505). Yine
Bakara 153- Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
Herşeyden önce kendisinin en gizli hallerini, kalbinin en içten iniltilerini, aklının en ince çırpıntılarını gören; sesli ve sessiz feryatlarını duyan, her an ilim ve kudretiyle yanında hazır ve nazır olan bir Allah’a iman etmek öyle bir silahtır ki, alt edemeyeceği düşmanı yoktur.
Hadis : Dua, müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur (Hakim, müstedrek)
Hz Yunus (a.s.)ın balığın karnından kurtulmasına , Hz Eyyup (a.s.)ın en ızdıraplı hastalığın pençesinden kurtulmasına sebep olan silah duadır. Yerli yerinde, zamanında, ihtiyaç anında, samimi olarak yapılan duanın kabul olmaması gibi bir şey söz konusu bile değildir. Yeterki dua acelecilik ve ümitsizlik virüsüne bulaşmasın.
Namaz, hiç kuşkusuz savaşın silahlarından biridir. Hatta en büyük silahtır. Rabbani eğitim metodunda Kur’an’i eğitimden geçen Sahabe-i Kiram tüm silahlardan üstün olan bu silahla düşman karşısına çıkıyorlardı. Rablerinin savaşta yanı başlarında olduğunu hissediyorlardı. Onlar uğrunda savaştıkları hedef açısından da üstünlük sağlamışlardı. Çünkü bu hedefin her şeyden yüce olduğunu biliyorlardı.
Durum bu olunca tağutlara karşı mükemmel bir güç oluşturulmuştur. Nice az bir topluluk nice çok topluluklara galip gelmiştir ve gelecektirde. Yeterki kalpler samimi olsun ve davanın yüceliğiyle tağutların acziyeti anlaşılsın.
Sırf Allahu Teala’ya güvenerek ve O’nun emri gereği tağutlara kıyam edenlerin, özellikle kıyam esnasında Allahu Teala ile bağlantısı ve irtibatı süreklilik arzetmelidir. En ufak bir tehlikeyle karşılaştığında bile Allah (cc)’a sığınan mümin, dünyanın saltanatını ellerinde bulunduran zalimler karşısında Allah azze ve celle ye irtibatını ve bağlantısını en üst seviyede tutmalıdır.
Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Ayetin bu bölümüne bakıldığında zuhruf suresi 36 ve 37 ayetle ne kadar yakın bağlantısı vardır.
Zuhruf : 36- Her kim Rahman olan Allah’ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur.
37- Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.
Rahman olan Allah’ın zikrinden yüz çevrilince bu boşluğu şeytan fırsat bilip nasıl orayı dolduruyorsa, müminler demir silahından ayrılınca da şeytanın dünyadaki yaverleri ve dostları olan kafirler de bu fırsatı değerlendiriyor.
Taha suresinde Allah azze ve celle
42- Sen kardeşinle birlikte mucizelerimle git. İkiniz de beni anmakta gevşeklik etmeyin.
43- Firavun’a gidin, çünkü o gerçekten azdı.
44- Varın da ona yumuşak söz söyleyin; olur ki, öğüt dinler, yahut korkar.
45- (Musa ile Harun) “Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasından veya azgınlığını artırmasından korkarız” dediler.
46- Allah buyurdu ki: “Korkmayın, zira ben sizinle beraberim, işitir ve görürüm.“
- ayeti kerimede ki ‘’beni zikretmede gevşek davranmayın ‘’ emri tağutun üzerine gönderilenlere (Hz Musa ve Hz Harun (as)’ a ) verilmektedir. Özellikle firavuna(tağuta)gönderilirken onlardan istenen, zikrin bütün çeşitleriyle ve en üst düzeyde Allahu Teala’nın zikredilmesidir. Ayette Allah azze ve celle Musa ve Harun aleyhisselam a ‘’ Benim sizinle beraber olduğumu, sizi işittiğimi, sizi gördüğümü hiçbir zaman hatırınızdan ve aklınızdan çıkarmayın, benimle kesintisiz bir bağlantınız olsun’’ demektedir.
Dikkat edilmesi gereken bir nokta varki; verilen emirde Allahu Teala, ‘’ gafil olmayın, Allah’ı unutmayın, Allah’ı hatırlayın’’ demiyor. Bunlar zaten gafil olmayan ve zikreden kişilerdir. İstenilen şey Zikretme de gevşek davranmayın emridir. Özellikle firavuna giderken!
Mümin tağuta kıyam ederken Allah cc dan tam bir destek aldığına tatmin olmadır. İrtibatını kontrol etmelidir.hem bu noktada hareketinin ve amelinin nefsi bir hareket olmadığını denetlemiş olur ve hemde desteğini almış olur.
Allahu Teala ile irtibatlı olarak başlatılan her kıyam, mutlaka dünyevi bir zafer ve galibiyetle noktalanacak demek değildir. Müminin mükafatı Allah’ın rızası ve bunun sonucunda verilecek olan (inşallah) ebedi cennet.
Rabbim hakkı hak bilip, hakka sarılan, batılı da batıl bilip batıldan uzaklaşan kullarından eylesin.(AMİN)