sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

KURTULUŞUN İÇİN OKU

A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

HAMD ÂLEMLERİN RABBİ ALLAHA MAHSUSTUR SALÂT VE SELAM PEYGAMBERİMİZE VE TÜM İNANANLARIN ÜZERİNE OLSUN İNŞALLAH

Yaratan Allah adına okumayı İslâmî davetin başına koyan Kur’an insanın önüne okunmak üzere üç ayrı kitap sunuyor:
1-Kâinat (evren) kitabı 2-Vahiy kitabı yani Kur’an3- İnsan kitabı.
Bu üç kitabın okunması demek, Hakka ve Hakikate ulaşmak demektir.
Her üç kitap’ta da Allah’ın ayetleri mevcuttur. Âlemlerin Rabbi Allah bu her üç kitaba ayetlerini yerleştirmiş, insanın anlayışına, idrakine ve tefekkürüne bırakmıştır. Bu kitaplardaki ayetleri okuyanlar; anlarlar. Anlayanlar ikrar ederler. İkrar da insanı gereğini yapmaya götürür. İnsanın önüne bu olağanüstü kitapları takdim eden Kur’an, bu kitapların nasıl okunacağını nasıl anlaşılacağını okumanın nereye varması gerektiğini de öğretmektedir.
“Oku Yaratan Rabbin adına; O insanı sevgi ve alakadan yarattı. Oku Zira Rabbin sonsuz kerem sahibidir; O insana (bilgiyi) kalemle (kaydetmeyi) öğretti, O insana bilmediklerini öğretti.” (Alak,1-5)

Okuma öncelikle Allah adına olmalı. İnsana her türlü keremi şeref ve üstünlüğü veren Allah ona daha fazla ikramda bulunmak istemektedir. Bu ikramlardan biri de okuma bilme bilgiyi kullanmadır. İnsan hem kalemle öğrenecek hem de bilgiyi kalemle koruma altına alacak. Kitap okuma olayı bu üç ayrı gibi duran ama aslında birbiriyle bağlantısı olan kitapları anlamayla ilgilidir. Bu üç kitabı anlamak için besmele başlamak besmele ile devam etmek besmele ile onların ayetleri üzerinde düşünmek gerekir.

Ayetler:
Ayet kelimesi kişiyi hedefe götüren alâmet iz, nişan anlamlarına da gelir. Ayetlerin izlerini takip edenler menzile varabilir hedefe ulaşabilirler. Ayetler aynı zamanda Allah’ın varlığının delilleridir. Her bir ayet nerede olursa olsun okuyucuyu daha doğrusu Allah adına okuyanı Rabbine götürür. Hakikate ulaştırır.
“Bu bildirdiklerimiz, sana ilettiğimiz ayetlerden ve hikmet yüklü haberlerdendir.” (Âli İmran, 58)
“Karanın ve denizin zifiri karanlığında onlara bakıp yolunuzu bulabilesiniz diye yıldızları sizin için var eden O’dur: Gerçek şu ki, Biz bu ayetleri kavrama yeteneği olan insanlara açık ve anlaşılır kılıyoruz!” (Enam 97)
Allah’ın âyetleri iki tanedir: Kavli ayetler, kevnî ayetler.
Şu ayette buna işaret edilmektedir:
“Zamanı geldiğinde insana ayetlerimizi evrenin uçsuz bucaksız ufuklarında ve kendi öz benliklerinde bulduklarıyla tam olarak anlatacağız ki bu vahyin tartışılmaz bir gerçek olduğu, apaçık ortaya çıksın. Rabbinin her şeye tanık olduğunu bilmeleri onlara hâlâ yetmez mi?” (Fussilet, 53)

Kavli ayetler;
Kavl söz, kelâm demektir. Allah (cc) mesajını vahiy yoluyla insan seviyesine ve idrakine onların anlayacağı dil ile indirir. Bunun son örneği Kuran’dır. Kur’an Arapça lafızdır, sözdür. Kur’an’da sözlerden, ya da kelimelerden meydana gelen ayetler Allah’ın varlığının en büyük belgesidir. Bu ayetleri derin düşünerek, aklederek, kafa yorarak anlamak amacıyla okuyanlar Allah hakkında marifet sahibi olurlar.
Marifet; Allah hakkında gerçek tanımayı ifade eder. Herkes marifetinin derecesi nispetinde Rabbini idrak eder. Allah’tan gelen vahyi kabul etmeyenlerin O’nu hakkıyla takdir etmeleri mümkün değildir.  Allah’ın başta Kur’an olmak üzere ilâhî kitaplara koyduğu kavli ayetler, hem birer hidayet rehberidir, hem de Allah’ın varlığının belgeleri, delilleri ve nişanlarıdır. Şu ayette Allah’ın sözlü ayetlerine işaret vardır.
“Nitekim size  ayetlerimi iletmesi, sizi arındırması, vahiy ve hikmeti bildirmesi ve bilmediklerinizi öğretmesi için içinizden bir elçi gönderdik:”

Kevnî ayetler;
Tekvin sıfatına sahip olan Allah Teâla, “Kün-Ol” emriyle kâinatı/mükevvenatı yarattı. Bu yaratılış emri mucibince meydana gelen her bir oluş, bir kevnî ayettir. Yani ‘kün’ emrinin ete kemiğe bürünmüş şeklidir. Biz onları âlem-i mükevvenâtta canlılar ve cansızlar olarak görüyoruz.
Varlık âleminde zerreden kürreye, canlı ve cansız, uzayda ve denizlerde ne varsa, hepsi hem Allah’ın kelimeleri, hem de ayetleridir. İnsanın kendisi bile buna dahildir. Zira varlık âleminde mevcut olan her şey aynı zamanda bir mucizedir, olağanüstüdür. Her şeye gücü yeten bir Yaratıcının eseridir. Kevnî âyetler kâinattadır.

a- Kâinat (evren) kitabı :
Allah (cc) evreni ve içindekileri ‘ol’ emriyle yaratmıştır. Allah’ın yarattığı her varlığa bir ‘kelime’ dersek, evren Allah’ın kelimelerinin toplamı olan bir ‘kitap’tır. Kur’an’ın açılmış bir biçimi olan evren içindeki her varlık Allah’ın kelâmı “Ol” emrinin sonucudur. Sözlükte ‘yaralamak, etki etmek’ anlamına gelen ‘keleme’ fiilinden gelen ‘kelime’; bir anlam ifade eden söz demektir. Her sözün karşıdaki insan üzerinde iyi veya kötü bir etkisi vardır.

Öyleyse evrendeki (kâinattaki) her şey Allah’ın “Kün-Ol” emriyle yarattığı ‘kelimeleri’dir.
Her bir varlık hem bir âyet olarak, hem bir kelime olarak ibret alan göze, düşünen bir kalbe etki ederler. Biz evrendeki bu kelimelerle Allah’ın varlığını ve yüce kudretini anlarız. Evrendeki ‘kelimeler’ Allah’ın Rabliğinin bir yansımasıdır. Allah’ın ezelí bilgisi, yaratılan bu ‘kelimeler’le ete kemiğe bürünmekte, varlık halinde ortaya çıkmaktadır.
Çünkü o, Allah’ın “Kül-Ol” emrinin neticesinde mucizevî bir şekilde yaratılmıştır.
“Gökleri ve yeri yoktan, eşsiz ve benzersiz yaratan O’dur. Bir işin olmasını murad ettiğinde, ona sadece “Ol” der ve o da hemen oluverir.
Şu ayetteki ‘Allah’ın kelimelerini varlık âlemindeki Allah’ın ayetleri olarak anlamak mümkündür:
“Ve eğer dünyanın tüm ağaçları kalem olsa denizleri de mürekkep, buna yedi deniz daha eklense, Allah’ın kelimeleri yine tükenmez: Çünkü Allah’tır her işinde mükemmel olan, her hükmünde tam sabet kaydeden.
“Yazılı olan ve olmayanıyla birlikte bütün yaratılmışlar evreni Allah’ın âyetlerdir. Bu muhteşem âyet, çok küçük bir kısmından haberdar olduğumuz bu evrenin tamamını bilme iddiasının ne kadar yersiz olduğunu söyler.

Kur’an kâinattaki âyetlerden bazı örnekler veriyor.
Bereketli topraktan ekinin fışkırması; (A’raf, 58)
Bitkileri besleyen yağmurun yağması, yeryüzünün bununla adetâ süslenmesi; (Yunus, 24)

Allah (cc), tarih boyunca gönderdiği elçilerle, insanların bu kainat kitabındaki ve sayfalar halinde gönderdiği ilâhî kitaptaki âyetleri okumalarını ve onların gereği ile amel etmelerini istemiştir. Allah’ın evren kitabında yarattığı ayetlerle, ilâhî kitaplardaki ayetler arasında fazla bir fark yoktur.
İman etmekle Allah’tan aldığı bir nur ile yürüyen, bakan, düşünen kâinata farklı bakacaktır. İbret gözüne ve basirete sahip bir kimse varlığa baktığı zaman farklı şeyler görecektir.
Böyle bir kimse bir çiçeğe, bir kuşa, bir tomurcuğa, bir yaprağa, suyun akışına, ateşin yakışına, ayın ışığına, Güneşin doğuşuna, karıncaya, deveye, arıya, balığa, göğe ve yere, âlemde mevcut olan bütün tabiat kanunlarına baktığı zaman Allah’ın büyüklüğünün izlerini bulacaktır. Kuran’dan aldığı iman nuruyla bakan kâinat kitabını Kur’an okuyor gibi okuyacaktır. Besmele ile okuyacaktır, Rabbini hissederek okuyacaktır.

Kâinat (evren) ve onun içindekiler işte bu ilâhî kitabın açılmış şeklidir. Evren o kitabın sayfalarıdır. Gazetelerde yayınlanan şu haber üzerine düşünmemiz gerekir :
“Uzayda yaşadığı olağanüstü tecrübeleri Cihan Haber Ajansı’na anlatan Kazakistanlı astronot Talgat Musabayev’in en dikkat çekici vurgusu “Astronotlar arasında ateist bulunamaz.” oldu. 1994’te başlayan ilk uzay yolculuğunu aktaran Musabayev, gördükleri ve yaşadıkları karşısında “Allahu Ekber” diye haykırmaktan kendisini alıkoyamadığını belirtiyor. Sovyet döneminde doğup büyüdüğünü söyleyen Kazak astronot, “Ateist toplumlarda yetişen insanlar gaybi olaylara pek inanmazlar. Ancak uzayda iken yaşadığım birkaç olay beni şu noktaya getirdi: Uzay, insanoğluna en ikna edici bir yer ve önemli manevî ders vermektedir.” diyor. Musabayev, uzaya uçtuğu her seferde, Kur’an-ı Kerim’i yanında götürdüğünün de altını çiziyor.
Kalp gözü olan uzayda da görmesi gerekeni görür, sivrisineğe bakarken de. Ama yüreği mühürlü kimselerin gözüne en büyük mucizeyi dayasanız, bu nedir der.

b- Vahy kitabı; Kur’an:
Allah’’ın âyetleri (kelimeler) Kelâm’ı, yani Kur’an’ı oluştururlar. Vahy anlamında kullanılan ‘kitap’ bir tanedir ve bütün peygamberlere aynı vahy gelmiştir. Kur’an, Allah’ın gönderdiği mesajlara, vahye ve onun aracılığı ile gerçekleştirdiği mucizelere de “Allah’ın kelimesi” demektedir. (A’raf,158)
Kur’an’ın indirilme sebebi, Allah’ın insanlara ne indirdiğinin bilinmesidir.
“(Peygamberler) apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur’an’ı indirdik.” (Nahl,64)
“Biz bu Kitab’ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik.” (Nahl, 64)
Kur’an’ın sûreleri meydana getiren cümlelerine ‘ayet’ denilmektedir. Bu âyetler Allah’ın Rabliğinin izleridir, belgeleridir. Kitabı anlamak için işe bu ayetleri anlamaktan başlamak gerekir.
Bu âyetler üzerinde tefekkür edenler, derinlemesine düşünenler gerçeğe ulaşırlar, Allah’ın büyüklüğünü anlarlar. Kur’an’da her bir âyet bu anlamda bir hidayet rehberi ve Allah’ın varlığının delilidir. Kur’an’ın kendisi mucize olduğu gibi, her bir âyet de kendi başına bir mucizedir. Kur’an, Allah’tan geldiği isbat maksadıyla şöyle diyor:
“Eğer kulumuz Muhammed’e katımızdan safha safha indirdiğimiz vahyin bir kısmından şüphe ediyorsanız o zaman aynı değerde bir sûre getirin (de görelim) ve eğer dediğiniz doğruysa Allah’tan başkalarını da size şahitlik etmeleri için çağırın.”

İnsanın yolunu aydınlatan Kur’an’ın bir adı da ‘Nur’dur. İşte bu nur olmadan pek çok şeyi yeterince anlamak mümkün değildir. İnsanı, hayatı, evreni, ölüm ve ötesini anlamak, fikirleri, yanlışı-doğruyu, hakkı-batılı iyi değerlendirmek için ona bakmalı. Okuduğumuz kitaplar onu anlamaya yardımcı olmalı ama okuduklarımızı da onun süzgecinden geçirmemiz gerekir

Öyleyse Kur’an çok okunmalı ve doğru okunmalı. Derinlemesine anlamak, idrak etmek ve gereğini yapmak üzere okunmalı. Diğer kitapları okuma anahtarını, metodunu ve titizliğini öğrenebilmek için okunmalı. Elimize sağlam ölçüler alabilmek için Kur’an’la ilişki hiç kesilmeden sürmeli.

c- İnsan kitabı :
Vahyin okumamız için bize sunduğu üçüncü kitap insandır. Yani keremli kılınan  en güzel bir biçimde yaratılan  yaygın söyleyişle; eşref-i mahlukât kılınan insan.
Allah’ın bir anlamda özel yaratığı. Halife adayı kılınan  kendisine emânet yüklenilen seçme özgürlüğü, yani irade-i cüz’iyye’si olan üstün varlık.şerefli kılınan kul.

Allah (cc) insanı özel yarattı, özel yeteneklerle donattı ve özel görevler yükledi. O bu açıdan farklı, üstün ve özel bir görevli. Kur’an onunla ilgili şöyle diyor;
“Sizi balçıktan yaratması, O’nun mucizevî işaretlerinden biridir ve (yaratıldıktan) sonra, baktınız ki, birbirinizden farklı insanlar olup çıkmışsınız!
O’nun âyetlerinden biri de, sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve aranıza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir: bunda, kuşkusuz, düşünen insanlar için dersler vardır!” (Rûm, 20-21)
İnsanın yaratılışı mucize, harika ve mükemmel olduğu gibi, ona verilen yetenekler, organlar, organlarının fonksiyonu; hepsi birer mucize, hepsi birer âyettir. İnsanı tıpkı kâinatı okuyor gibi besmele ile okuyan, ona Allah’ın eseri olarak bakan, Allah’ın yüceliğine ulaşır. Çünkü insan da Allah’ın bir âyetlerinden bir âyettir.

İnsanı inceleyen ilim dallarıyla uğraşanların, iman etmeleri için pek çok sebep vardır. İnsanın karmaşık ve mükemmel yapısı karşısında ağzı açık kalan Alexis Carel; “İnsan Bu, Meçhûl” diyebilmiştir. Onca incelemelerine, onca araştırmalarına rağmen insanı yeterince tanıyamaması, yeterince keşfedememiş. Bu aynı zamanda Allah’ın sanatkârlığı karşısında teslim olmaktır.
Okumak isteyenler insan kitabını da okumayı unutmasınlar. Arada bir kendilerine ve hemcinslerine derince basiretle baksınlar. Çok şey görecekler, çok derin anlamlar keşfedecekler ve çok şey öğrenecekler.

GERÇEK OKUYANLARDAN ANLAYANLARDAN VE YAŞAYANLARDAN OLABİLMEK ÜMİDİYLE

Selam ve dua ile

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.