NEDEN “İSLAM HUKUKU YETERSİZDİR” DİYE İDDİA EDİLİR?
Alemlerin Rabbi rahman ve rahim din gününün sahibi bütün noksan sıfatlardan münezzeh kemal sıfatlarla muttasıf olan yaratan yaşatan yöneten öldürecek diriltecek, hesaba çekecek olan Allah Celle Celaluhu’ya sonsuz, sınırsız hamd ve senalar olsun.
Son Resul yaşayan Kur’an Hz. Muhammed Sallallahu Aleyhi Vessellem’e onun ev halkına ashabına ve onların izinden giden ihsan üzere onlara tabi olan bütün müminlere salat ve selam olsun.
Okuyucuların da görecekleri gibi bu araştırmamda iyice farkettim ki islam hukukunun çağdaş hayata elverişli olmadığını söyleyenler bu görüşlerini ilmi bir incelemeye veya mantıki bir delile dayandırmamaktadırlar. Zira ilmi incelemeler ve mantıki deliller islam hukuk sisteminin beşeri hukuk sistemlerinden üstünlüğünü söylemeye zorlamaktadır. İslam hukukunu çağın gereklerine uygun olduğu gibi gelecek asırların da şartlarına uygun düştüğünü belirtmektedir.
Bunun da ötesinde islam hukuk sisteminin çağdaş ihtiyaçlara yeterli olmadığnı söyleylenler iki grubdur. Bir grub bunu söylerken ne islam hukukunu inceleyip etüt etmişlerdir, ne de medeni hukuku… Bir diğer grub ise bu sözü söylerken, modern hukuku inceleyip etüt etmiştir fakat islam hukukunu incelememiştir. Binaenaleyh bu iki grubun da İslam hukuk sistemi üzerinde bir hüküm verme yetkileri yoktur. Çünkü onlar islam hukuk sistemini hiç bilmemektedirler. Bilinmeyen bir şey hakkında akıl sahibleri hüküm vermezler.
Vakıa, islam hukukunu okumayan bu cahiller sakat inançlarını islam hukuk sistemini yetersizliği nedenine dayandırmaktadırlar. Bu, ise yanlış bir kıyasın ve güvenilmez bir etüdün neticesidir. Zira, onlar bilmektedirler ki bugün cari olan beşeri hukuk, bugünkü seviyeye ancak 18 ve 19. asırda ulaşmışlardır. Ve yine çok iyi bilmektedirler ki, bugünkü hukuk prensipleri öyle bir takım mesleki nazariyeler ve sosyal değerler üzerine hakim olmaktadır ki, eski yüzyıllarda bunların varlığı söz konusu değildi. işte bu eski hukukla modern hukuk arasında yapılan karşılaştırmalar onları eski hukuk sisteminin çağdaş dünyaya uygulanmaya elverişli olmadığı kanaatına götürür ki, bu kanaat tamamen doğrudur. Ama bizdeki hukukçular bundan sonra büyük bir hata yapmaktadırlar. Şöyle ki, islam hukuk sistemi ile klasik batı hukuk sistemi arasında karşılaştırma yaparak demektedirler ki; madem ki 18. yüzyılın sonlarına kadar geçerli olan kanunlar bugünkü dünyanın şartlarına elvrişli olmamaktadır öyleyse orta çağların geçerli hukuk sistemi olan islam hukuku da modern dünyanın icablarına elverişli değildir. 18. yüzyılın sonlarına kadar da islam hukukunun bazı hükümleri tatbik edilip gelmiştir. Dolayısıyla islam hukukuyla klasik batı hukuku arasında bir fark yokur. İşte en büyük hata bu batılı kıyastan ileri gelmektedir ki dikkatle bakan mevzua ve meseleyi kritik eden gözler hatanın nereden geldiğini hemen farkederler.
İSLAM HUKUK SİSTEMİYLE BATI HUKUKU ARASINDAKİ KIYASIN YANLIŞLIĞI:
Sözünü ettiğimiz hukukçuların yaptıkları kıyasta düştükleri hata; insanlar tarafından konulmuş olan beşeri hukukla, insanların yaratanı tarafından konulmuş olan islam hukukunu aynı seviyede görerek karşılaştırma yapmalarından ileri gelmektedir. Halbuki bu karşılaştırmayı yaparken yeryüzü ile gökyüzünü, insanlarla insanların yaratanını mukayeseye yeltenmektedirler ki hangi akıllı adam kalkar da kendisini kainatın yaratanı ile veya yaşadığı yeryüzünü göremedigi gökyüzüyle aynı seviyeye getirip mukayese edebilir?
Onların yaptıkları kıyasta yanıldıklarını nokta, islam hukuku ile beşeri hukuku aynı paralelde görmeleridir. Halbuki tabiatı itiabarıyla bu iki sistem arasında çok büyük farklar vardır. İşte biz bu iki hukuk sisteminin doğuşunu ve temel özelliklerini ortya koyup sergilediğimiz zaman bu ayrılığın ne büyük boyutlara ulaştığını görürüz.
Allah Celle Celaluhu dinlediğini anlayan, anladığını yaşayan kullarından olmayı hepimize nasip etsin. İmanının kendisine hayrı, teslimiyeti emrettiği kullarından olmayı bizlere nasip etsin. Selamun Aleyküm ve Elhamdülillahi Rabbil Alemin. (Amin)