Hamd, sena ve övgülerin en güzeli, ezelde ve ebette var olan, lütfuyla kâinatı ve bizleri yaratıp var eden, sayısız nimetlerle yaşatan ve rahmetiyle doğru yolu gösteren Allah (cc.)’a mahsustur.
Salat ve selam da, âlemlerin Rabbi tarafından sevilen, insanların ise tanıyıp, idrak edebilme nisbetînce sevebildikleri, efendimiz, önderimiz, rehberimiz Hz. Muhammed Mustafa(sav)ya, a’line, ashabına ve onun yolunu izlemeye çalışan ümmetin üzerine olsun.
ALLAH c.c’ın yaratmış olduğu yeryüzünde kendi iktidarını hakim kılmak için yarattığı kullarını sınamak istemiştir. Bu konuda insanlara hem bir teşvik hemde nasıl olması gerektiğine dair bizlere rehber öncü önder ve örnek göndermiştir. Bunlar Peygamberlerdir Peygamberler peygamberlik dönemi öncesinde de sonrasında da doğru,dürüst,çalışkan,haksızlık etmeyen,güven veren,iyilik için mücadele edip kötülüğün ve haksızlığın karşısında olan sabırlı ve azimli kimselerdir.Böyle bir kişilik ise tüm insanlığın beğendiği,sevidiği kişiliklerdir. Haliyle Hz Muhammed’de (S.A.V) böyle bir kişiliğe sahipti Bunlar günümüzde İslami ilmi olmayanların bile bildiği şeylerdir. Yalnız önemli olan bir incelik varki ne odluda böylesine sevilen ve güvenilen insanların iyiliği için mücadele veren bir kişi bir anda istenmeyen ,taşlanan ve kovulan kişi durumuna düşmüştü
Bizim önderimizi böyle bir duruma düşüren etkenleri ve bu konunun Resulullah’ı önder edinenlere verdiği mesajı anlamaya çalışalım ki bu önderi bir insan seçmemiştir Bir yarışma sonucu seçilmemiştir Bizzat bizleri yaratan cennet ile müjdeleyip cehennem ile tehdit eden kurtuluşumuz için takip edilmesini emreden ALLAH c.c seçmiştir. Mekke toplumunda insanlar ALLAH’ı biliyor ve inanıyorlardı Yalnız onlardaki düşünce ve inanç ALLAH c.c’ın gökte ilah olmasıydı Gökyüzüne,güneşe,aya,yıldızlara,yağmura,doluya,kara hükmeden bunlar hakkında kanun koyan onların nasıl hareket edeciklerini belirleyen olduğuna inanıyorlardı. ALLAH c.c kuranda şöyle bildirmiştir “ Andolsunki onlara (Mekke müşriklerine ) sorsan Gökleri ve yeri kim yarattı; Güneşi ve ayı emri altında tutan kimdir ? Mutlaka ALLAH derler ( Ankebut 61)
Yine bir başka Ayette: Andolsunki Onlara sorsan : Gökten su indirip de onunla yeryüzünü öldükten sonra tekrar dirilden kimdir? Mutlaka ALLAH’tır derler.Hamd ALLAH’a derler. Hamd ALLAH’a mahsustur!Fakat onların çoğu akıllarını kullanıp düşünmezler! (Ankebut 63 )
Onlardan öncede peygamberler gönderilmişti.Onlar ise gönderilen kitabı tahrif edip istedikleri şekle soktukları için bu dini tekrar düzene koyan birini kabul etmeyeceklerdi.Mesela Medine’de Hazreç kabilesinin lideri olan Abdullah b. Übey b.Selül Resulullah’ın hicretinden önce kral olmak için hazırlanıyordu.Resulullah’ın Medine’ye hicretiyle herkes yönünü Resulullah’a çevirdi.Abdullah b.Übey b. Selülün Resulullah’a olan kini bitmedi.Böylece münafıkların başı ünvanını aldı.İşine gelmediği için Resulullah’ı sevipte yanında yer almadı.Çünkü elindeki liderlik vasfı gitti.Bugün günümüzde benzeri örnekler var.Miras paykaşırken Kuran’a göre yoksa Kuran dışında bize en çok dünyalık (sözde) menfaat getiren tarafımı meylediliyor.Bu konuda ALLAH (C.C)şöyle buyuruyor.
‘’ Halbuki Mirası öyle bir yiyorsunuzki helal haram demeden’’(Fecr 19 ) yine herhangi bir konuyu araştırmak için yola çıktığımızda işimize gelen fetvayımı arıyoruz yoksa hakka ve hakikate en yakın cevabımı ? Bu gibi düşüncelerde olan insanlar Resulullah’ın kendi dünyalık menfaatleri konusunda işlerine gelmeyen ama hakikat olan ayetleri duyunca kabul etmediler.Ve Resulullah’ı Mekke’den sürmek için bir çok yola baş vurdular.Bu konuda başı çekenler mele (üst kesim insanlar ) ve mütref (refah içinde yüzen ve azgınlaşan insanlar ) olmuştur.
Resulullah ( s.a.v) böyle bir gidişatın olacağını hanımı Hz .Hatice’nin amcası Varaka b. Nevfel’den duymuştur.’’ Canım elinde olan ALLAH’a yemin ederim ki , sen bu ümmetin peygamberisin.Sana gelen Musa’ya da gelmiş olan Namusu Ekber’dir.Muhakkak halkın tarafından yalanlanacak , işkence görecek ,vatanından çıkarılacak ve savaşacaksın …’’Resulullah şaşırmıştı , ama bu sünnetullah idi.Başta Resuller ve onlara tabi olan müminler insanları seviyesine göre imtihan edeceklerdi.Çok sevdiğin ve sevildiğin kişiler tarafından bir anda düşman olmak,bağları koparmak kolay bir şey olmasa gerek.Yeri geldiğinde onlarla konuşmamak , ayrı durmak , karşı durmak ve savaşmak .Tabi ki bunlara karşı sabredip , azimli olabilmek bizleri yaratan ve bizleri nice güzelliklere nimetlendiren ALLAH’ın rızasını kazanmak,vaat ettiği mükafatı kazanabilmek tehdit ettiği azaptan kurtulabilmek için yakin imanı olanlar bu uğurda taviz vermeden sonuna kadar mücadelerini devam ettirip , yılmayanlar olacaktır.
ALLAH (C.C) Kuran-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur: Sizler iman ettik demekle bırakılıp imtihan edilmeyeceğinizi mi sandınız ? Andolsun ki sizden öncekileride imtihandan geçirdik.Böylelikle hangisinin ( iman iddiasında ) doğru hangisinin ( iman iddiasında ) yalancı olduğunu ortaya çıkaracaktır.(Ankebut 2-3 ) Bu ayetten de anlaşılacağı üzere Resuller imtihan edilmiştir.Ve bizlerde imtihan edileceğiz.Kimlerin iman idaasında samimi ve kalpten söylediğini kiminin de kuru bir sözden ibaret olduğunu ortaya çıkaracaktır.Bugün bırakalım sürülmeyi küçük bir tepki olmaktan korkuluyor.İslam adına inandığımız dini ne kadar biliyoruz.Müslüman diye geçinen öyle insanlar varki ; hristiyan biri gelip ona : ‘’ Bana islamı anlat ‘’ diye susar kalır.Veya bir hocaya yönlendirir.Sanki kitap bir tek hocalara inmiş.O gün Resulullah ve sahabelerin başına gelenler , bu İslam adına mücadelerle bizim başımıza gelmiyorsa inançta ve metoda bir eksiklik var demektir.Bu konuda ALLAH (C.C) eksiklerimizi görüp düzeltmeyi , halife olduğunun şuurunda kul olmayı nasip etsin .