BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah azze ve celle’ye mahsustur. Salat ve selam O’nun habibi müminlerin örneği ve önderi, yaşayan Kur’an kendisine uyulmadığı sürece kurtuluşun mümkün olmadığı son Peygamber Hz.Muhammed (s.a.v)’e O’nun ehli beytine, sahabesine ve bütün müminlerin üzerine olsun…
Pek çok davetlinin davet yolundan saparak güzel olmayan bir şekilde köşesine çekilmesine yahut da korkunç bir sapmaya sürükleyen en önemli sebeplerden bir tanesi de psikolojik etkendir. Nice davetliler vardır ki hastalığı sebebiyle köşeye çekilmiş, hareket içerisindeki bazı şahıslarla olan bazı şahsi kırgınlığı yüzünden ve olaylar sebebiyle hayatın sunduğu aldatıcı özelliklerden etkilenerek ya da etrafında davet adına yapılan çalışmalardan Ümitsizliğe düşerek davasının uzaklaşmıştır.
İşte davetçileri davet yolundan alıkoyan bu ve buna benzer etken ve sebeplere bağlı olarak psikolojik etkenler engeli şu hastalıklar altında özetlenebilir;
1) Hastalıkla ilgili etkenler,
2)Aşırı heyecanla ilgili etkenler,
3) Bela ve musibetlerle ilgili etkenler,
4) Aldatıcı (fitneye düşürücü) etkenler,
5)Ümitsizlik ile ilgili etkenler.
Şimdi bu beş noktanın her birini sırasıyla açtıktan sonra bunların tedavisine geçeceğiz. Hedefimiz Allah celle celalühu‘un rızasına ulaşmaktır. Ondan yardım diler, başarıyla yalnızca ondan bekleriz.
- Hastalıktan kaynaklanan etkenler
Bir davetlinin hasta olması, bazı medeni afetlere duçar olması çok tabiidir. Yine bu davetlinin hastalıktan sonra kuvvetini toplamak, sıhhatine tamamen kavuşmak yine normal sağlıklı haline dönmesi için belli bir dönem istirahat etmesi de çok doğaldır tabii olmayan şey ise iyileştikten sonra da hastalığı ve güçsüzlüğü bahane ederek İslami topluluk tarafından kendisine yüklenecek vazife ve sorumluluklardan kaçmasıdır. Kişinin geçirdiği ameliyat ya da tehlikeli bir hastalık sebebiyle İslami çalışmaların dışında kalmak istemesi ne mantıken ne de şeran doğrudur. Nice davetliler vardır ki geçirdiği hastalık ya da herhangi bedeni bir sakatlık sebebiyle İslam uğruna çalışmaktan vazgeçmişlerdir. Yine nicelerinin Allah hastalıklarına şifa, sakatlıklarına afiyet ve sıhhat verdikten sonra bile şeytan İslami çalışmayı ve davet meydanı’ndan uzaklaşmayı onlara hoş göstermiştir. Bence bu çeşit davetliler iman hakikatini gerçekten kalplerine yerleştirmiş Allahın omuzlarına yüklemiş olduğu dava yükünü hakkıyla hissetmiş olabilselerdi hastalık ve benzeri özürler ileri sürülerek böyle bir konuma düşmezlerdi. Biz asrınımda öyle dava adamlarına şahit olduk ki onlar ölümcül hastalıklar sebebiyle davet ve cihat yolunda yürümekten aciz kaldıkları, gençlerle bir araya gelip onları terbiye etmeye güç getiremedikleri ölüm döşeğinde oldukları bir Demde dahi tembelliğe razı olmamışlar, gençler için kitaplar, broşürler, davet ile ilgili meseleleri görüşmeleri ile alakalı ya da bir yöneticiye emri bir maruf ve nehyi Anıl münker’i içeren Allah ve Resulü‘nün öğütlerini kapsayan mektuplar yazmaktan geri kalmamışlardır. Zira Allah’a davet onların kalplerini yer etmiş, İslami çalışma benliklerini öylesine kuşatmıştır ki, ne sıhhat ne de hastalık onları davaları için gayretten alıkoyabilmiş ne kolaylık ne de zorluk onlara sorumluluklarını unutturabilmiş, ne bir musibet ne de bir rahatlık onlara Allah yolunda cihat etmekten alıkoy bilmiştir. İşte bu vasfa sahip olan insanlar Müslüman nesilleri harekete geçirecek, İslam gençleri için örnek olabilecek lider kadrosudur. İşte onlar gayret ve samimiyetleriyle Allah’a davet eden gerçek davetçilerdir.
İnşallah yazımız davetçilerde ki hastalıktan kaynaklanan etkenlerin tedavisi nedir? Yazısıyla devam edeceğiz.