BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd Âlemlerin Rabbi Allah azze ve Celle ye mahsustur. Salat ve selam şanlı önderimiz Hz. Muhammed (sav)’e, Aline, ashabına ve O’na tâbi olan takipçilerinin üzerine olsun. Amin
Sucud kelimesinin asıl anlamı, boyun eğmektir. Sözlükte ‘eğilmek, boyun eğmek, tevazu ile alnı yere koymak ‘ demek olan sucud kelimesinden türeyen secde ise bir fıkıh terimi olmuş olup namazda burun, alın, eller, dizler ve ayak parmaklarını yere koymayı ifade eder. Secde ve bu kökten türeyen kelimeler kuranda boyun eğme ve terim olarak seksen bir yerde geçer.
Ragıp el Isfahani Kur’an’daki secdeyi Müfredat kitabında isteyerek yapılan ve isteğe bağlı olmaksızın yapılan olarak ikiye ayırmıştır;
1-) isteyerek yapılan: bu insanlar için söz konusudur ve insan bununla sevabı hak eder. Şu ayet bu secdeyle alakalıdır.
‘’Allah için secdeye kapanın, ona ibadet edin’’ (Necm 62)
2-) isteğe bağlı olmaksızın secde: bu hayvanlar ve bitkiler için söz konusudur.
“Göklerde ve yerde kim varsa gölgeleriyle birlikte ister istemez ve sabah akşam Allah’a secde eder” (Rad 15)
Bir de bu iki secde şeklini kapsayan şu ayeti kerime zikredilir
“Göklerdeki ve yerdeki canlı şeyler de melekler de yalnız Allah’a secde ederler ve hiç büyüklük taslamazlar.” (Nahl 49)
Buraya kadar secdenin kelime manasına ve secdenin ikiye ayrıldığına değindik. Birinci secde şekli fıkhi bir terim olarak insanın bedenen yaptığı ibadeti kapsamaktadır. Ve secde dendiğinde insanın aklına ilk olarak alnı yere koymak gelir. Fakat secdenin bundan daha farklı bir mana ifade ettiğini bilmemiz gerekir. Secde Allah(Celle Celaluhu)’a kulluk ifadesi olarak da tanımlanabilir kâinatta olan her şey Allah(Celle Celaluhu)’a secde eder ve tesbih eder onların secdeleri alınlarını yere koymak değil Allah(Celle Celaluhu)’ın verdiği görevleri yapmaktır.
“Görmez misin ki, göklerde olanlar, yerde olanlar, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, yeryüzünde hareket eden bütün canlılar ve insanlardan birçoğu Allah’a secde etmektedir. (Hac 18)”
Güneşin secdesi doğması dünyayı ısıtması, bulutların yağmur yağdırması, toprağın kendisinden bitkiler ekinler çıkarması, ağaçların meyveler vermesi ve bilimsel olarak erozyonu önlemesi gibi daha bilmediğimiz nice görevlerdir. Arıların bal yapması herkesçe bilenen ayetle sabit bir örnektir. Kısaca yaratılışı üzerine hareket eden ve Allah(Celle Celaluhu)’ın kendisine yüklediği görevi ifa eden her canlı ona secde etmektedir. Onlar kendi lisanı halleriyle Allah(Celle Celaluhu)’a boyun eğerler.
“Yedi gök, yeryüzü ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tesbih ederler. O’nu övgüyle tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız.” (İsra 44)
Onların tesbihleri Allah(Celle Celaluhu)’ın çizdiği sınırlara riayet etmeleri, Allah(Celle Celaluhu)’ın kendilerinden istediği düzene uymalarıdır. Güneşin dakikası dakikasına doğması ve batması bu itaate, tesbihe, secdeye örnektir. Ayın evre evre yaratılıp bunlara bürünmesi (hilal, dolunay, ilk dördün, son dördün vb.) bu itaate örnektir çünkü bunlar kâinatı oluşturan kanunlardır ve onların bu secdeden boyun eğişten sapmaları bir düzensizlik ortaya koyar, işleyiş bozulur bir kargaşa gündeme gelir. Secde eğer alnını sadece yere koymak olsaydı yapılmadığında düzensizlik olmazdı. Bunun örneği şeytan ile Hz. Adem kıssasında karşımıza çıkar. Şeytanın secdesi alnı yere koymak gibi görünse de aslında Allah’ın emrine boyun eğip eğmeyeceği ile ilgiliydi. Secde bir boyun eğiş, emre yönelme, istenileni yapma, verilen görevi gaye edinme olduğu için insan bunu yapmadığında onun hayatında da fıtratında da düzensizlik meydana gelir çünkü Allah her şeyi bir düzen içinde yaratmıştır.
“Gerçekten biz, her şeyi (bir yasaya göre) ölçü ve dengede yarattık” (Kamer 49)
İnsanın namazla bu secdeyi ortaya koyması birinci secde kısmına girer. Hayatıyla Allah’ın kendisinden istediklerini emrettiklerini yerine getirerek ona bir boyun eğişte bulunup ruhi olarak da secde eder. İnsan sürekli secde halindedir (kulluk halindedir ) çünkü insana yüklenilen kulluk görevi son nefesine kadar devam eder. Bu bilinçte olmayan Allah’a yönelişte zafiyet gösteren insanlara bakın Allah(Celle Celaluhu) ne diyor ;
“Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir? “ (Araf 12)
Bize emretmişken bizi ona yönelmekten, onun buyruklarına girmekten, onun hükümlerine uymaktan alıkoyan nedir? Buna cevabımız elbette olacaktır fakat ne olursa olsun geçerli olmayacaktır. Bize bu kadar nimet veren, bizi en güzel yaratılışla nimetlendiren, bizi noksansız yaratan Allah(Celle Celaluhu) bizden bizi istemeye kadirdir. Son olarak bir sözle yazıyı noktalandıralım. İnşallah
“Dünyaları verseler, tek gözünü vermezsin. İki gözünü Verene, neden secde etmezsin?“
ELHAMDULİLLAHİRABBİLALEMİN