ŞEHİD SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA KIYAMET SURESİ 36. AYET
“İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?”
Kur’an’ın o ilk muhataplarının anlayışlarına göre hayat, sebebi, amacı ve ideali olmayan birtakım hareketler zinciri idi. insanlar rahimler tarafından dışarıya atılıyorlar ve mezarlar tarafından yutuluyorlardı. Bu iki aşamanın arası oyundan, eğlenceden, süsten-gösterişten, övünme yarışından, hayvana özgü kısa vadeli zevklerden ibaretti. Tüm evrene egemen olan bir yasalar sistemi varmış, bu yasaların gerisinde bir amaç ve o amacın gerisinde de bir hikmet yatıyormuş. İnsan bu hayata belirli bir plân uyarınca gelmişmiş. Bu hayat bir hesaplaşma ve ödül-ceza işlemi ile noktalanacakmış, insan şu yeryüzündeki serüveni, sözkonusu hesaplaşma ve ödül-ceza aşamasında sonuçlanacak bir sınav sürecinden ibaretmiş. Bütün bu ayrıntılı ve birbirine bağlı düşünceler ve bu düşüncelerin gerisindeki güçlü, plânlayıcı, hikmet sahibi, herşeyi bir ön-tasarıya göre yapan ve herşeyi belirli bir sonuca ulaştıran ve “Allah” bilinci o günkü insanların zihniyetlerine ve kafa yapılarına uzak ve yabancı kavramlardı.
İnsanı hayvandan ayıran özellik, insanın olaylara, zamana ve amaçlara bağlılık bilinci, gerek kendi soyunun ve gerekse çevresindeki tüm varlıkların bir amacı, bir maksadı yolundaki misyonudur. Bunlar da yetmez. insanın, insan sayılabilmesi için bu bilince ve ufuk genişliğine bağlı olarak insanlık merdivenlerinin basamaklarında sürekli bir tempo ile yükselmelidir, evrende işleyen yasal sistemin varlığına ilişkin duyarlı bir düşünce taşımalıdır, olaylar ve nesneler ile bu yasalar arasındaki sıkı bağı farketmelidir. Ömrünü birbirinden kopuk olaylar ve zaman dilimleri biçiminde algılayarak yaşamamalıdır. Zaman, yer, geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasında kafasında bağ olmalıdır. Sonra bütün bunlar ile evren bütünü ve onun yasaları arasında bağ kurmalıdır. Son aşama da bu saydıklarımızın bütünü ile yoktan var edici, planlayıcısı, hiçbir şeyi boşuna yaratmayan, yarattıklarını başıboş bırakmayan yüce irade arasında bağ kurmalıdır.
Kur’an’ın sağladığı ufuk genişliği sayesinde o eski çağda insanların kaydettikleri bu düşünce aşaması, o günün yaygın düşünceleri ile karşılaştırma yaptığımız takdirde müthiş bir aşamadır. Bu aşama insanlığın tanıdığı, evrene ilişkin klâsik ve modern felsefelere göre bu gün de müthiş bir transformasyon olma özelliğini halâ korumaktadır.
“İnsanoğlu başıboş bırakılacağını mı sanıyor?”
Kur’an’ın bu yoldà insan kalbine yönelttiği dokunuşlardan biridir. Amacı insanın sağına-soluna dikkatli bakarak kendi varlığını tüm evrene ve evren bütününü planlayan yüce iradeye bağlayan bağların, irtibat kanallarının, hedeflerin, amaçların, gerekçelerin ve sebeplerin farkına varmasını sağlamaktır.