SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 150. VE 151. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
150- Musa kızgın ve üzgün olarak soydaşlarının yanına dönünce “Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız? Yoksa Rabbinizin hükmünü öne almaya mı kalkıştınız?” dedi, levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti. Kardeşi ise, “Ey anamoğlu, soydaşlarım beni saymadılar, horladılar, neredeyse beni öldüreceklerdi, beni düşmanları güldürecek biçimde hırpalama, zalimlerle bir tutma” dedi.
151- Musa dedi ki; “Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetinin kapsamına al, sen merhametlilerin en merhametlisisin. “
Musa peygamber büyük bir öfke ile kavmine dönmüştü. Sözlerinde ve hareketlerinde bu öfkenin tepkileri görülüyordu. Kavmine söylediği şu sözlerinde, bu öfke rahatlıkla gözlemlenebiliyordu:
“Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız? Yoksa Rabbinizin hükmünü öne almaya mı kalkıştınız? dedi.”
Kardeşi Harun’un saçından tutup çekmesi ve ona karşı sert davranması da Hz. Musa’nın öfkesini ortaya koyan hareketlerdendir:
“Kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti.”
Burada Hz. Musa -salât ve selâm üzerine olsun- kızmakta haklıydı. Çünkü beklenmedik acı bir olayla, köklü bir değişiklikle karşılaşmıştı.
“Benim arkamdan yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız?
Ben sizden ayrılıp gittiğimde hidayet üzere bulunuyordunuz. Benden sonra sapıklığa düştünüz. Ben sizden ayrıldığım zaman Allah’a tapıyordunuz. Benden sonra, sadece bir böğürmesi bulunan ceset halindeki buzağıya taptınız!
“Yoksa Rabbinizin hükmünü öne almaya mı kalkıştınız?”
Yani siz Rabbinizin hükmünü ve cezasını acele istediniz! Şöyle de olabilir: Siz Allah’ın sözünde ve buluşma vaadinde acele ettiniz!
“Levhaları yere attı ve kardeşinin başını tutup kendine doğru çekti.”
Hz. Musa’nın bu hareketi, sert tepkisinin ifadesidir. Bu levhalar onun yüce Rabbinin sözlerini taşıyorlardı. Musa peygamberin öfkesi, aklını başından almadığı müddetçe, onları asla atacak değildi. Kardeşinin saçından tutup çekmesi de bu sert tepkisinin bir ifadesiydi. Musa peygamberin kardeşi ise, temiz kalpli iyi bir insan olan Harun’du.
Tam bu sırada Hz. Harun, öfkesini dindirmek amacıyla Musa’nın gönlünde kardeşliğin şefkat duygularını harekete geçirmeye ve kendi konumunun tabiatını ona göstermeye çalışıyor. İsrailoğulları’na öğüt vermede ve onları doğru yola getirmeye çalışmada kusur etmediğini anlatmaya çalışıyor:
“Kardeşi ise, “Ey anamoğlu, soydaşlarım beni saymadılar, horladılar, nerdeyse beni öldüreceklerdi.”
İşte burada biz, İsrailoğulları’nın altın buzağıya ne denli bir coşku ve heyecanla yöneldiklerini kavrayabiliyoruz. Bu öyle bir coşku ve heyecandır ki, Hz. Harun onların bu dönüş ve düşüşlerine engel olmak istediğinde, onun canına kıymayı bile göze almışlardı.
“Annemin oğlu”… Bu ince ruhlu çağrı ile ve bu şefkate dayalı kardeşlik bağı ile ona sesleniyor:
“Soydaşlarım beni saymadılar, horladılar,neredeyse beni öldüreceklerdi.”
Konumunu gerçek biçimde tasvir eden bu açıklama ile,
“Beni düşmanları güldürecek biçimde hırpalama.”
Bu ifade, Harun peygamberin yardımcı olan ve destek veren kardeşlik vicdanını harekete geçirmek için başvurduğu başka bir yöntemdir. Hz. Harun, Musa’nın kendisiyle matrak geçecek düşmanların yanında böyle davranmamasını hatırlatıyor!
“Zalimlerle bir tutma.”
Beni sapıklığa düşen ve gerçek ilâhlarını reddeden bir toplulukla bir tutma. Ben onlarla beraber sapıklığa düşmedim. inkâra kalkışmadım. Ben onlardan uzağım!
İşte bu nezaket ve açıklama karşısında Musa peygamberin öfkesi yatışıyor. Bu esnada yüce Rabbine yöneliyor. Kendisini ve kardeşini bağışlaması için Rabbine yalvarıyor. Merhamet sahiplerinin en merhametlisinden rahmet diliyor:
“Musa dedi ki; “Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla bizi rahmetinin kapsamına al, sen merhametlilerin en merhametlisisin.’
İşte bu sırada her şeyin dizginini elinde bulunduran yüce Allah’ın kesin hükmü geliyor! Yüce Allah’ın sözleri, Kur’an’ın ifade tarzında çoğu zaman tekrar edildiği gibi, yüce Allah’ın kulu Musa’nın sözlerine bitişik olarak veriliyor: