sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 161. VE 162. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA ARAF SURESİ 161. VE 162. AYETLER
22.10.2020
614
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

161- Hani onlara denmişti ki; “Şu kasabada oturunuz, orada ne isterseniz yiyiniz, kasabanın kapısından girerken, başlarınızı eğerek `Bağışla bizi’ deyiniz ki, günahlarınızı affedelim ve iyilik edenlerin mükâfatını arttıralım. “

162- Fakat yahudilerin zalimleri o sözü kendilerine söylenmeyen başka bir sözle değiştirdiler. Biz de zalimliklerinden ötürü o zalimlere gökten ağır bir azap indirdik.

Yüce Allah, buzağıya taptıktan sonrada onları bağışlamıştı. Dağdaki titremeden sonra da. Onlara bu nimetlerin hepsini bahşetmişti. Sonra işte onları, kendi karakterleri yolun istikametinden saptırıyor! İşte onlar, emre karşı geliyor ve sözü değiştiriyorlar! İşte onlar, belli bir kasabaya -yani büyük bir şehire girmekle emredildikleri ve o kasabanın bütün nimetleri kendilerine helâl kılındığı halde, bu şehire girerken okumaları gereken duayı ve oraya kapıdan girerken eğilerek girmeleri, zafer ve üstünlük anında yüce Allah’ın huzurunda eğilmenin bir ifadesi olarak oranın kapısından içeri girerken secdeye kapanmaları istendiğinde, onlardan bir grup kendilerine bildirilen duanın şeklini ve şehre girmeleri sırasında emredildikleri tavrı değiştiriyorlar. Niçin? Gönüllerini doğru yoldan saptıran, saptırıcı arzulara uydukları için Kur’an-ı Kerim, İsrailoğulları’ndan girmeleri istenen bu şehrin adını vermez. Zira bu şehrin adı kıssaya ayrı bir anlam katmayacaktır. İsrailoğulları’nın şehre girme anında emredildiği tutumu Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- Mekke’nin fethi sırasında bizzat sergilemiş, bineğinin sırtında bayı yere eğerek şehre girmiştir. Yüce Allah, İsrailoğulları’nın emre itaat etmelerine karşılık onların günahlarını bağışlamaya ve iyilik edenlerin iyiliklerini arttırmaya söz vermiştir:

“Fakat yahudilerin zalimleri o sözü kendilerine söylenmeyen başka bir sözle değiştirdiler.

İşte bu sırada yüce Allah, onların üzerine gökten azabı gönderiyor. Bir süre önce kendisinden Menn ve Selva’nın gönderildiği ve orada bulutların İsrailoğulları’na gölge yaptığı gökten!..

“Biz de zalimliklerinden ötürü o zalimlere gökten ağır bir azap indirdik.”

İşte böylece İsrailoğulları’ndan bir kesimin zulümleri -yani küfürleri- kendilerine zulüm etmeye dönüşmüştü. Zira onların bu zulümleri, Allah’ın azabını başlarına getirmişti.

Kur’an-ı Kerim bu sefer de kendilerine gönderilen azabın türünü açıklamıyor. Zira kıssanın hedefi, bu azabın türünü belirtmeden de gerçekleşiyor. Bu kıssadan amaç, Allah’ın emirlerine karşı gelmenin sonunu açıklamak, uyarı fonksiyonunu yerine getirmek ve karşı çıkanların asla kurtulamayacakları adil cezanın kesin olduğunu ortaya koymaktadır.

İsrailoğulları bir kere daha karşı çıkıyorlar ve günah işliyorlar. Fakat onlar bu defa ilâhi emre açıkça karşı koymuyorlar. Birtakım düzenbazlıklarla hükümlerini metinlere el atıyor ve onlardan sıyrılmak istiyorlar! Sınavdan geçiriliyorlar. Fakat ona karşı sabredemiyorlar. Zira imtihanlara karşı sabretmek, arzuların ve isteklerin üstesinden gelebilecek sağlam bir karaktere sahip olmayı gerektirir:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.