sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA EN’ÂM SURESİ 145. VE 147. AYETLER ARASI

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA EN’ÂM SURESİ 145. VE 147. AYETLER ARASI
25.07.2020
608
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

145- De ki; “Bana vahyedilen ayetlerde ölü hayvandan, akar kandan, somut bir pislik olan domuz etinden ve sapıkça Allah’dan başkası adına boğazlanan hayvanlardan başka hiçbir hayvanın yenmesinin yasaklandığını görmüyorum.

Kim çaresiz kalır da başkasının payına el uzatmamak ve zorunluluk miktarını aşmamak üzere bu yasak etlerden yerse, hiç kuşkusuz senin Rabbin affedicidir ve merhametlidir.

146- Yahudilere bütün tek tırnaklı hayvanları yasakladı. Onlara sığırların ve koyunların sırt, bağırsak ve kemik yağları dışında kalan içyağlarını da haram kıldık. Allah’ın ölçülerini çiğnedikleri için onları bu şekilde cezalandırdık. Söylediklerimiz kesinlikle doğrudur.

147- Eğer onlar seni yalanlarlarsa de ki; “Rabbim, yaygın rahmet sahibidir. Ama O’nun günahkârlara yönelik azabını hiç kimse geri savamaz.

Ebu Ca’fer b. Cerir et-Taberi şöyle der:

“Ulu Allah, Peygamberi Hz. Muhammed’e -salât ve selâm üzerine olsun şöyle buyuruyor: Ey Muhammed, Allah’ın yarattığı ekin ve hayvanlardan O’na bir pay ayıran, bir pay da sahte tanrılarına ayıran, sonra da `Şu ekinler ve hayvanlar dokunulmazdır, -asılsız iddialarına göre- dilediklerimizden başkası bunları yiyemez” diyen, diğer bazı hayvanların adını anmayan, bazı hayvanlarının karnındaki bazı yavruları kadınlarına ve eşlerine yasaklayan, ancak erkeklerine helâl kılan, Allah’a iftira atarak kendilerine rızık olarak verdiği şeyleri haram sayan, bunları haram kılmanın yanında, bu haramları belirleyenin yüce Allah olduğunu ileri sürenlere söyle: Bunun size haram kılındığını söyleyen Allah katından bir elçi mi size geldi? Bizi de haberdar edin. Yoksa sizin tanıklığınızla yüce Allah mı bunun haram olduğu direktifini verdi? Bunun size haram olduğunu duydunuz da mı haram kıldınız kendinize? Bunu iddia ederseniz yalan söylemiş olursunuz. Bunu ileri süremezsiniz. Çünkü böyle bir iddiada bulunduğunuz an, insanlar sizin yalan söylediğinizi anlayacaklardır. Bu, bana vahyedilen kitapta ve indirilen ayetlerde, haram olduğunu ileri sürdüğünüz hayvanlardan herhangi birinin yiyenlere haram kılındığını görmüyorum. Ancak “murdar” olmaları (bunlar temizlenmeden ölmüşlerdir) Ya da “akıtılmış kan” olması (o da hastalıktır). Bir de “Domuz eti” -bu da pisliktir- ve bir de “yoldan çıkmış birinin kestiği” müstesna. Burada kastedilen, “puta tapan müşrik birinin putu ve tanrıları için kestiği ve üzerine putunun adını andığıdır. Bu şekilde kesmek yoldan sapmaktır çünkü. Yüce Allah bunu yasaklamış ve haram kılmıştır. Kendisine inananları bu şekilde kesilen bir hayvanı yemekten menetmiştir. Çünkü bu hayvan murdardır.”

“Bu, peygamber ve arkadaşlarıyla ölü hayvanın haram oluşu konusunda tartışmaya girişen müşriklere yönelik yüce Allah’ın katından gelen bir duyurudur. Hakkında tartıştıkları şeyin Allah tarafından haram kılındığı belirtilmektedir. Öte yandan Allah’ın haram kıldığını ileri sürdükleri şey de Allah tarafından helâl kılınmıştır. Haramlığını Allah’a dayandırmakla yalan söylediklerini belirtmektedir böylece.”

İbn-i Cerir “Kim çaresiz kalır da başkasının payına el uzatmamak ve zorunluluk miktarını aşmamak üzere bu yasak etlerden yerse, hiç kuşkusuz senin Rabbin affedicidir ve merhametlidir” ayetini yorumlarken şöyle der:

“Bunun anlamı şudur: Kim ölü, akıtılmış kan, Domuz eti veya Allah’dan başkası adına kesilmiş hayvan eti gibi Allah’ın haram kıldıklarını açlıktan kaynaklanan bir zorunluluktan dolayı çok haz alacak düzeyde yemeden, Allah’ın belirlediği ve yenmesini serbest bıraktığı sınırı aşmak suretiyle yeme işini tekrarlamadan, sırf yemediği zaman öleceği endişesini gidermek amacıyla ve bundan fazlasına yeltenmeden yemek zorunda kalırsa, bunları yemesinde bir sakınca yoktur. “Çünkü Allah affedicidir.” Yaptıkları şeyleri örter ve cezalandırmaz onları. Şayet dilerse onları cezalandırabilir. Çünkü “merhametlidir.” Zorunluluk anında bunlardan yenmesini serbest bırakmasından dolayı. Çünkü dilerse bunu haram kılar yemesini engellerdi.”

Haram kılınan bu yiyeceklerden yemeyi helâl kılacak sınıra ve bu durumda helâl olan miktara gelince; bu iki konu etrafında birtakım fıkhî tartışmalar söz konusu olmuştur. Bir görüşe göre, engel olduğunda ölüm korkusu varsa, sadece hayatı kurtaracak kadarı helâldir. Bir diğer görüşe göre, yetecek ve doyacak kadarını yemek serbesttir. Bir başka görüşe göre de bunun ötesinde, yiyeceğin bitmesinden korkulduğu zaman, ilerde yenmek üzere bir miktarını saklamak da mübahtır. Bunun ötesinde ayrıntılara girmiyoruz. Burada anlatılanlar yeterlidir çünkü.

Yahudilere ise; yüce Allah bütün tek tırnaklı hayvanları -yani deve, devekuşu, kaz ve ördek gibi bitişik tırnaklı hayvanlar. Bir de sığır ve koyunların içyağları (sırtta bağırsaklara sarılı ve kemiklere karışanı hariç)- haram kılmıştır. Bu, Allah’ın emirlerini ve hükümlerini çiğnemek suretiyle baş kaldırmalarının cezasıydı.

“Yahudilere bütün tek tırnaklı hayvanları yasakladık. Onlara sığırların ve koyunların sırt, bağırsak ve kemik yağları dışında kalan iç yağlarını da haram kıldık. Allah’ın ölçülerini çiğnedikleri için onları bu şekilde cezalandırdık. Söylediklerimiz kesinlikle doğrudur.”

Ayet bu yasaklamanın nedenini açıklamaktadır. Bu sadece yahudilere özgü bir nedendir. Ayrıca bunun doğru olduğunu vurgulamaktadır. Yoksa ataları İsrail’in -Ya’kub peygamberin -selâm üzerine olsun- bunları kendisine haram kıldığını, kendilerinin de O’na uyduklarına ilişkin söylediklerinin doğru olmadığı gerçeği dile getirilmektedir. Bütün bunlar Ya’kub’a helâl ve serbestti. Başkaldırmalarından sonra haram kılındı bunlar. Yüce Allah bu temiz olan şeyleri onlara haram kılmakla onları cezalandırmıştı.

“Eğer onlar seni yalanlarlarsa de ki; “Rabbiniz yaygın rahmet sahibidir. Ama O’nun günahkârlara yönelik azabını hiç kimse geri savamaz.”

De ki; Rabbinizin bize yönelik rahmeti geniştir. Hem mümin kullarına hem de bunların dışındaki yaratıklarına karşı sonsuz merhametlidir. Rahmeti, iyileri de kötüleri de kuşatmıştır. Yüce Allah yumuşaklığından ve rahmetinden dolayı cezayı hakedenlere karşı acele etmez. Çünkü bunlardan bazısı Allah’a dönebiliyor. Ancak, hoşgörüsünden başka suçlara yönelik azabını durduracak hiçbir şey yoktur. Sadece belirlenmiş bir süreye kadar onlara süre tanımıştır. Bu sözlerde insanlara yönelik tehdit kadar Allah’ın rahmetini umma duygusu da yatmaktadır. İnsanların kalplerini yaratan yüce Allah’dır. Onlara hem korku, hem de ümit dolu ifadelerle hitab etmektedir ki, belki sarsılır, Allah’ın emrini algılar ve O’na karşılık verirler diye.

Ayetlerin akışı, üzerlerindeki baskıyı artırmak ve bahane yollarını yüzlerine kapatmak noktasında bu aşamaya geldiğinde Allah’a ortak koşmalarını, sapıkça düşünce ve uygulamalarını bağlayacakları son kaçış yollarını ele almaktadır. Şöyle diyorlardı: “İsteyerek şirk ve sapıklığa dalmamızı istememiş olsaydı, hiçbir şeyin durduramayacağı gücüyle buna engel olurdu.”

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.