sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 116. VE 119. AYETLER ARASI

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA HUD SURESİ 116. VE 119. AYETLER ARASI
19.04.2021
630
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

116- Sizden önceki kuşaklardan, yeryüzünde bozgunculuktan sakındıran birtakım akıllı ve erdemli kimseler çıksaydı ya! Sadece toplu felaketlerden kurtardığımız az sayıda kimse bu görevi yerine getirdi. Zalimler ise kendilerini şımartan ihtiraslarına kapılarak ağır suçlara daldılar.

117- Sözkonusu şehirlerin halkları doğru yoldayken, Rabbin oraları haksızlıkla helak etmiş değildir.

Bu ifade, yüce Allah’ın milletlerin hayat süreçlerine ili,kin yasa sisteminden bir kanunu ortaya koymaktadır. Buna göre, herhangi bir şekilde insanların Allah’dan başkasına kulluk yapmalarıyla içinde bozgunculuk başgösteren bir millette, bu durumu bertaraf etmek için harekete geçen kimseler bulunuyorsa, o millet kurtulmuş bir millettir. Yüce Allah azap etmek, köklerini kurutmak suretiyle on arı cezalandırmaz. Ama zalimlerin zulüm işledikleri, bozguncuların bozgunculuk yaptıkları, buna karşılık içinde bu zulme ve bozgunculuğa karşı koyacak kimsenin bulunmadığı veya bu durumdan hoşnut olmamasına rağmen bozulmuş realiteye etki edecek gücü bulunmayan kimselerin yeraldığı milletler ya kökten yokedilme felâketi ile ya da çözülme ve çökme felâketi ile cezalandırılmalarını gerektiren Allah’ın kanunun işlemesini hakederler.

O halde, Allah’ın bir ve ortaksız Rabblığını egemen kılmaya davet edenler, yeryüzünü Allah’dan başkasına kulluk yapma çirkefinden dolayı içine düştüğü fesattan temizlemeye çağrı yapan mü’minler, halklar ve milletler için Allah’ın azabına karşı emniyet sübobu niteliğindedirler. Bu ise, Allah’ın Rabblığını egemen kılmak için mücadele eden savaşçıların her çeşit zulüm ve bozgunculuğa karşı koyan davetçilerin değerini ortaya koymaktadır. Çünkü onlar sadece Rabblerine ve dinlerine karşı görevlerini yerine getirmekle kalmıyorlar, bununla Allah’ın öfkesini, felâket ve perişanlığı gerektiren azabını da milletlerinden uzaklaştırmış oluyorlar.

HİDAYET VE SAPIKLIK

Son değerlendirme, insanların doğru yol ve sapıklık açısından ayrı tutumlar içinde olacaklarına ve yüce Allah’ın yaratıklarının her iki tarafa yönelişleri ile ilgili olarak yürürlüğe koyduğu değişmez yasasına ilişkindir.

118- Eğer Rabbin dileseydi, tüm insanlar! tek bir ümmet yapardı. Oysa insanlar sürekli görüş ve inanç ayrılığı içindedirler.

119- Yalnız Rabbinin merhametine mazhar olabilenler doğru yolda görüş ve inanç birliği sağlayabiliyorlar. Zaten Allah insanları bunun için yarattı. Rabbinin “cehennemi, mutlaka insanlarla ve cinlerle dolduracağım” şeklindeki sözü çoktan kesinleşti.

Şayet yüce Allah, dileseydi bütün insanları aynı düzeyde ve ortak yeteneklere sahip kimseler olarak yaratırdı. Bir değişiklik, bir farklılık olmaksızın birbirinden kopya edilmiş nüshalar gibi yaratırdı. Yeryüzünde takdir edilen bu hayatın tabiatı bunu gerektirmiyor. Yüce Allah’ın yeryüzüne halife olarak atadığı şu insan denen yaratığın tabiatı da buna uygun değildir.

Yüce Allah insan denen yaratığın değişik yeteneklere, farklı yönelişlere sahip olmasını dilemiştir. O’na dilediği tarafa yönelebilme özgürlüğünü bahşetmeyi dilemiştir. Kendi yolunu kendisinin seçmesini, yaptığı seçimin karşılığını görmesini dilemiştir. O’nun yasası böyle olmasını gerektirdi, iradesi bu yönde gerçekleşti. Doğru yolu seçen de sapıklığı seçen gibidir. İkisi de aynıdır, yüce Allah’ın yaratıklarının seçimlerine ilişkin yürürlüğe koyduğu yasanın doğrultusunda hareket etmeleri bakımından. İnsan denen yaratığın seçme özgürlüğüne sahip olmasını ve seçtiği sistemin ve metodun cezasını bu seçime göre görmesini öngören ilahi iradeye uygun olarak gerçekleşmesi bakımından doğru yolu seçmek ile sapıklığı seçmek birdir.

Yüce Allah insanların tek bir millet olmamalarını dilemiştir. Bunun sonucunda farklı tabiatlara, ayrı görüşlere sahip olmaları gerekmiştir. Bu ayrılığın, inancın temellerine kadar uzanması gerekmiştir. Kuşkusuz Allah’ın rahmetine mazhar olanlar bu kuralın dışındadırlar. Onlar gerçeği bulmuşlardır. -Gerçekse tektir, birden fazla değildir- Gerçeğin etrafında birleşmişlerdir. Bu durum onların sapıklardan ayrı oluşları gerçeğini ortadan kaldırmaz.

“Rabbinin “cehennemi mutlaka insanlarla ve cinlerle dolduracağım” şeklindeki sözü çoktan kesinleşti.”

Bununla anlaşılıyor ki, yüce Allah’ın rahmetine mazhar olup kötülüklerden sakınan hak taraftarlarını başka bir akıbet beklemektedir. Bu akıbet cennettir. Hak taraftarları ile ayrılığa düşen, ayrıca çeşitli batıl safları ve sayısız sistemleri adına kendi aralarında görüş ayrılığına düşen sapıklar, cehennemi doldurdukları gibi onlar da cenneti dolduracaklardır.

VE SURE BİTERKEN

Son bölüm, peygamberimize yönelik bir hitaptır. Anlatılan hikâyelerin bir bir sunulması ile hem kendisi hem de mü’minler için gözetilen hikmet vurgulanmaktadır burada. İnanmayanlara gelince, onlara son sözünü söylemesi, ilişkileri tümden koparıp kesin şekilde ayrılması, onları Allah’a özgü gaybın kapsamında olan akıbetleri ile başbaşa bırakması istenmektedir. Sonra Allah’a ibadet etmesi O’na dayanması ve kavmini de yapacağını yapmak üzere kendi halinde bırakması emredilmektedir.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.