sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 11. AYET

SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 11. AYET
13.03.2020
773
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

11- Ey müminler, Allah’ın size yönelik nimetini hatırlayınız. Hani bir grup size el uzatmaya yeltenmişti de Allah onların size el uzatmalarına engel olmuştu. Allah’tan korkunuz. Müminler Allah’a dayansınlar.

Bu ayetin kimin hakkında indiğini belirlenmesinde farklı görüşler vardır. Fakat tercih edilen görüşe göre bu ayet, Hudeybiye günü Hz. Peygambere ve müslümanlara olan sözlerini bozmaya ve onları ani boşlukta yakalamaya niyetlenen yahudi topluluğuna işaret etmektedir.

Fetih sûresinde ayrıntılı olarak incelediğimiz gibi, Allah, “onları müslümanların eline esir düşürmüştür.”

Olay ne olursa olsun, bu eşsiz eğitim metodunda vurgulanan ve özendirilen şey; bunun taşıdığı ibret dersidir ki, o da, müslümanların gönüllerinde bu topluma karşı yerleşmiş bulunan kin ve nefreti dindirmektir. Müslümanlar, Allah’ın kendilerinin koruyucusu ve gözeticisi olduğunu bilerek, huzur ve güven ortamında yaşamışlardır. Bu huzur ve güven ortamında, nefislerine hakim olmaları; kalplerinin yumuşaması ve adaleti kolaylıkla yerine getirmeleri amaçlanmaktadır. Böylece müslümanlar, Allah’ın kendilerini koruyup gözetmesini ve onlara uzanan elleri engellemesini düşünüp, O’na olan ahidlerini yerine getirmemekten çekinsinler.

Kur’an’ın resmettiği ifadeler karşısında biran durmayı da unutmayalım:

“Hani bir grup size el uzatmaya yeltenmişti de, Allah onların size el uzatmalarına engel olmuştu…”

Ellerin uzatılması ve engellenmesi hareketinin tasviri, diğer soyut ifadelerden daha canlıdır. Kur’an’ın açıklaması, tasvir ve hareket metodunu izliyor. çünkü bu yöntem, açıklamalara mükemmellik ve duruluk vermekte.

Sanki bu ifade, ifadelendirdiği soyut gerçeği ortaya koymak, onun hareketli ve canlı bir resmini apaçık ortaya koymak için, ilk kez kullanılıyor.. İşte kur’an yolu…

Yukardaki dersimizin son bölümünde, Allah müslümanlara, onlarla yaptığı sözleşmeyi ve bu sözleşme ile kendilerine verdiği nimeti hatırlatmıştı.

Bu, Allah ile yaptıkları sözleşmeyi korumaları ve onu bozmaktan kaçınmaları içindi.

KİTAP EHLİNİN ANLAŞMAYI BOZMASI

Şimdi, Kitap Ehli’nin `antlaşmalarına’ karşı durumu ve bu `sözleşmelerini’ bozmaları sonucu hakkettikleri azabtan söz ederek, derse başlıyor. Bu da müslüman topluma tarihi bir örneği hatırlatmak ve Allah’ın değişmeyen ve kimsenin aykırı hareket edemiyeceği sünnetini ortaya çıkarmak, bunun yanısıra üçüncü bir neden olarak da Kitap Ehli’nin ve kanunlarının gerçek durumunu açıklamak, hedeflerini gütmektedir. Bu ise, Kitap Ehli’nin müslümanların saflarında kurdukları tuzakları bozmak ve gerçekte, daha önce bu dini tahrif etmiş olmalarına ve Allah’ın ahdini bozmalarına rağmen, sanki dinlerine sımsıkı bağlılarmış gibi göstererek gizledikleri tavsiye ve danışmalarını boşa çıkarmak içindir. Bu ders, Allah’ın onları Mısır’da ezilmiş halden kurtardığı sırada, Musa’nın toplumuyla yaptığı antlaşmayı sonra, bu antlaşmayı bozmalarını, dolayısıyla hidayet ve nimet ortamından lanetli ve kovulmuş durumuna düşmeleri konularını içermekte. Bunun yanında Allah’ın, “Biz hristiyanız” diyenlerle yaptığı antlaşma, onların bunu bozmaları sonucu, ayrıldıkları mezhepler arasındaki düşmanlığın kıyamete değin süreceği anlatılmakta. Daha sonra yahudilerin, o mukaddes beldeye girmek konusunda, Allah’a verdikleri söze rağmen geri dönmeleri ve Allah’ın kendileri ile yaptığı “sözleşmenin” sorumluluğundan kaçınmaları ve Hz. Musa’ya, “Sen ve Rabbin gidip savaşın. Biz işte burada bekliyoruz.” demelerinden söz edilmekte.

Yahudi ve hristiyanların antlaşmalarına ve bu antlaşma karşısındaki konumlarına ilişkin bu değinilere ara veriliyor, kendilerine verilen nimet ve iktidar karşılığında Allah ile olan antlaşmaları uyarınca, O’nu bir saymak ve müslümanlardan olmak üzere yaptıkları antlaşmayı bozmaları ve tüm bunlardan yüz çevirmeleri sonucunda lanetlenmişlik, bölünmüşlük ve perişanlık ile karşılaşmalarının adından da yahudi ve hristiyanların inançlarındaki sapmalar ortaya konmakta.

Böylece ayet, onların yeniden hidayete -son dinin getirdiği ve son peygamberin ilettiği hidayete- çağrılmasını da içeriyor. Daha önce çağrıldıkları “hüccet” üzerinden uzun süre geçmesi, en son gelen peygamberlerinden bu yana uzun bir ara geçmesi nedeniyle kavram kargaşalığına düştüler. İşte onlara korkutucu ve müjdeci geldi. Eski “hüccet”in hükmü kalktı ve “delil” ortaya kondu.

Bu çağrı esnasında, Allah’ın dininin temelde bir olduğu ve tüm kulları ile yaptığı, O’na iman edeceklerine, O’nu bir bileceklerine, ayrım yapmaksızın peygamberlerine iman edip destekleyeceklerine, namaz kılıp, zekat vereceklerine ve Allah yolunda Allah’ın verdiği nimetlerden infak edeceklerine ilişkin ahdin de aynı olduğu belirtilmekte, bu ahde olan sağlam inanç ve doğru bir şekilde yapılan kulluğu ve doğru toplumsal sistemin esaslarını belirlediği ortaya konmaktadır.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.