SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA MAİDE SURESİ 35. VE 37. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
35- Ey müminler, Allah’tan korkunuz, sizi ona yakınlaştırabilecek her yolu arayınız, onun yolunda cihad ediniz ki, kurtuluşa eresiniz.
36- Kafirlere gelince eğer yeryüzünün tüm varlıkları bir kat fazlası ile birlikte kendilerinin olsa da bu servetlerini kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler bu fidyelere kabul edilmez. Onları acıklı bir azap beklemektedir.
37- Onlar cehennemden çıkmak isteyecekler, fakat kesinlikle dışarı çıkamayacaklardır. Onlar için sürekli azap vardır.
Bu mükemmel sistem, insan ruhunu, her yönden ele alıp, onun beşeri varlığına bütün yönlerden seslenmekte ve onu günahtan alıkoyup, itaate yöneltecek, duyarlı noktalarını aramaktadır. Sistemin ilk hedefi, insan nefsini doğrultarak, saptırmaktan kurtarmaktır. Ceza bu yollardan sadece biridir. O, ne temel hedef ne de yegane yöntemdir.
Burada da, Adem’in iki oğlunun kıssası -çıkarılması gereken derslerle başlamaktadır. Daha sonra gönülleri hoplatacak bir cezalandırmadan söz edilmekte ve bunu Allah’tan sakınmaya, çekinmeye ve azabından korkmaya çağrı, cezayla korkutmayı içeren bir davet izlemektedir.
Ey müminler Allah’tan korkunuz. Korku sadece Allah’tan olmalıdır. İşte insanlık onuruna yakışan korku budur. Kılıçta, kırbaçtan korkmak ise düşüklüktür. Düşüklük ise, ancak aşağılık kimselere yaraşır. Allah’tan korkmak, daha öncelikle, daha onurlu ve daha arındırıcıdır. Zira, gizlide ve açıkta vicdana eşlik eden,insanların bilmedikleri durumlarla bile kötülük yapmaya engel olan Allah korkusudur. Halbuki bunun kuvveti, bu durumlarda işlemez. Gerekli olmasına rağmen, tek başına uygulanamaz. Çünkü kanun kuvvetinin ulaşamadığı durumlar vardır. Vicdanlarının sakınacağı ilahî bir otorite ve görünmez bir gözetim olmaksızın yalnızca kanun gücünün etkin olduğu bir toplumun veya ferdin kurtuluşu söz konusu olamaz.
“… Sizi ona yakınlaştırabilecek her yolu arayınız.”
Allah’tan korkun, sizi O’na yakınlaştıracak her yolu deneyin ve o doğrultuya yöneltecek her nedene sarılın. Bir rivayette İbn-i Abbas şöyle demiştir:
“O’na yaklaştıracak bir yol arayın” ayeti “ihtiyaçlarınızı ondan isteyin” anlamındadır. Gerçekten insan, Allah’a muhtaç olduğunu hissettiği anda ihtiyacını istediği, ne zaman onun ilahlığı karşısında kuluna yaraşır bir konumda bulunur. Böylece kurtuluşa en yakın olan doğru bir konumda olur. Her iki yorum da, ayetteki ibareyi uygundur. Ayet, kalbin kurtuluşunu ve vicdanın canlanışını ifade etmekte ve beklenilen kurtuluş ile son bulmaktadır:
“… Ki kurtuluşa eresiniz.”
Diğer tarafta ise Allah’tan sakınıp O’na yakınlaştıracak yol ve kurtuluşa eremeyen kafirlerin tablosu yer almaktadır. Bu canlı ve somut bir gerçektir. Nitelikler ve detaylı bilgiler verme yoluna gidilmekte, fakat, kıyamet sahnelerini ve diğer büyük amaçlarını ortaya koyarken işlediği yönteme uygunu olarak hareketleri ve heyecan verici olayları anlatmaktadır:
“Kafirlere gelince eğer yeryüzünün tüm varlıkları bir kat fazlası ile birlikte kendilerinin olsa da bu servetlerini kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye olarak verseler bu fidyeleri kabul edilmez. onları acıklı bir azap beklemektedir.”
İnsan hayalinin tasavvur edebileceği en uç nokta kâfirlerin dünyada bulunan her şeye sahip olmaları varsayımıdır. Fakat, Kur’an’ın üslubu, varsayımlar dünyasında ulaşılabilecek bu hayalden daha fazlasını var saymaktadır. Evet onlara, dünyadakilerin tümünün bir kat fazlası ile onların olduğunu varsaymakta ve kıyamet günü azaptan kurtuluş fidyesi olarak bunları vermeyi dileyeceklerini tasvir etmektedir. Onlar ateşten çıkmak için çabalamalarını bu hedefe ulaşmamalarını ve sürekli eziyet veren bir azap içinde kala kalışlarının manzarasını çizmektedir. Gerçekten bu somut ve hareketli bir manzaradır. Bu manzaradan onlar yanlarında dünyadaki herşeyi ve bir o kadarı daha bulunur haldedirler. Allah’a kurtuluş akçesi vermek isterken ki o halleri… Umduklarını bulamamış istekleri reddedilmiş durumdayken cehenneme girişleri sırasındaki halleri… Ve oradan çıkmak isterlerken orada kalmaya zorlanırken ki manzaraları…