SEYYİD KUTUB’UN BAKIŞ AÇISIYLA YUSUF SURESİ 21. VE 22. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
ALLAH’IN VAADİ KESİNDİR
21- Onu satın alan Mısırlı, karısına “Bu çocuğa iyi bak, ilerde işimize yarayabilir, belki de onu evlâd ediniriz ” dedi. Böylece Yusuf’a güvenli bir barınak sağladık, ona olayların (ya da rüyaların) yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik. Allah, meramını kesinlikle yürütür. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Hz. Yusuf’u kimin satın aldığı, bu aşamada bize açıklanmıyor. Kıssanın daha sonraki bir aşamasında, onu satın alanın, (Mısır’ın en büyük baş vezirlerinden olduğu söylenen) Aziz olduğunu öğreneceğiz. Ancak daha şimdiden kesinkes bildiğimiz bir şey var ki, Yusuf güvenceli bir yere gelmiş, o ilk sıkıntısı esenlikle noktalanmış, daha güzel bir yaşama doğru ilk adımını atmış bulunmaktadır. Nitekim, onu satın alan kişinin, hanımına söylediği söze kulak veriyoruz:
“Bu çocuğa iyi bak.”
Ayetteki özgün sözcükleriyle: “Ekrimî mesvâhu!”… Arap dilinde “mesvâ”, uzun süre kalınan, konut edinilen, oturulan yer demektir. Burada “ikram-u misvâh (onun kaldığı yere güzel bakmak)”tan amaç, Yusuf’a iyi bakılmasıdır. Ancak, ayetteki özgün biçimiyle bu sözün anlamı çok daha güçlüdür. Zira, “mesvâhu” denilerek, “güzel bakmak” eyleminin tümlecine, Yusuf’un bizzat şahsının yanısıra, ikametgâhı da eklenmiş olmaktadır. Daha kısa bir ifadeyle, hem Hz. Yusuf’a, hem de onun ikâmetgâhına güzel bakılması istenmektedir.. Dolaysıyla Yusuf, -kuyuda kaldığı yer ve yaşadığı korkuların, sıkıntıların tam tersine- ayı ilgi gördüğü, kendisine her yönden çok güzel bakıldığı yeni bir ortama kavuşmuştur.
Bu gencin iyi bir insan olacağının farkına varan, ona ilişkin kimi umutlar besleyen adam, bu düşüncelerini hanımına da açıyor:
“İlerde işimize yarayabilir, belki de onu evlât ediniriz.”
Kimi belgelerde söz edildiği gibi, belki onların çocukları da gerçekten olmamıştı. Nitekim adamın, önsezisinin doğru çıkması; onun soyluluğunu, görüldüğü gibi gerçekten iyi bir karaktere sahip olduğunu anlaması durumunda, onu evlât edinmeyi düşündüğünü görüyoruz.
Ayette bu aşamada durularak, sözkonusu olgunun Allah’ın işi olduğu; bu ve benzeri olguları vesile kılarak Allah’ın Hz. Yusuf’u Mısır’a yerleştirdiği belirtiliyor. İşte, Yusuf’u sözkonusu adamın gönlüne ve evine yerleştiren Allah’ın müjdeleri bir bir gerçekleşmeye başlayacaktır. Daha sonra Yusuf’un, Allah tarafından kendisine rüyaları yorumlayabilme yeteneğiyle onurlandırıldığına değiniliyor. -Bu olgunun çift boyutlu bir anlam taşıdığından, giriş bölümünde söz etmiştik.- Bu aşamaya ilişkin ilk planda Hz. Yusuf un Mısır’a yerleşmesinde Allah’ın baskın ve hiçbir engel tanımaz gücünün gözlendiğinden; Allah’ın işinde hakim olduğundan; hüsrana uğramaması, yılmaması, sapmaması için Yusuf’un Allah tarafından korunduğundan söz ediliyor:
“Böylece Yusuf’a güvenli bir barınak sağladık, ona olayların (ya da rüyaların) yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik. Allah meramını kesinlikle yürütür.”
Nitekim Hz. Yusuf’un durumunu düşünüyoruz: Onun hakkında, kardeşlerinin bir isteği vardı! Ama öte yanda Allah’ın da bir iradesi vardı! Ama sonuçta, işinde hakim olmasından ötürüdür ki Allah’ın iradesi gerçekleşmiştir. oysa, işinde hakim olmak Yusuf’un kardeşleri için sözkonusu değildir. Onlar kendi elleriyle, iki ayaklarını bir pabuca soktular ve sonuçta olaylar onların arzularının tam tersi bir biçimde gelişecektir:
“Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.”
İnsanların çoğu Allah’ın belirlediği kurallardaki sürekliliğin, sonuçta salt onun iradesinin gerçekleşeceğinin farkında değildir.
Ayet daha sonra Allah’ın Hz. Yusuf için neler murat ettiğini aktarmaya geçiyor:
“Ona olayların (ya da rüyaların) yorumuna ilişkin bazı bilgiler öğrettik.” Yusuf, ergenlik çağına erdiğinde, Allah’ın yeni bir nimeti daha:
22- Yusuf ergenlik çağına erince kendisine hikmet ve bilgi bağışladık. Biz iyi davranışlıları işte böyle ödüllendiririz.
Hz. Yusuf’a, her meselede sağlıklı bir hüküm verebilme, olayların nasıl noktalanacağını kestirip bilebilme, rüyaları yorumlayabilme yeteneği ya da daha kapsamlı bir deyimle yaşamı ve yaşam süresince karşılaşılabilecek olayları gerçek yüzüyle kavrayabilme yeteneği verilmişti. Bu noktada ayetin ifadesi, pek çok olguyu kapsayabilecek denli geniştir. Bunlar, iyi davranan bir kimse olmasının, inancıyla ve ahlâkıyla iyi bir kimse olmasının ödülüydü:
“Biz iyi davranışlıları işte böyle ödüllendiririz.” ÇİRKİN DAVET VE ALLAH’IN YARDIMI
Bu sırada Hz. Yusuf’un, yaşamındaki ikinci sıkıntıyla, ikinci sınavla karşılaşmasına tanık oluyoruz. Birincisinden çok daha çetin, çok daha yaman bir sınavdır bu! Bu sıkıntıyı göğüsleyebilmesi için, Allah’ın -kendisini esirgeyerek sağlıklı yargılara varabilme yeteneği ve bilgiyle donattığı Hz. Yusuf’un, bu sınavı da -Kur’an’ın kaydettiği üzere- en iyi biçimde geçerek, kendisini kurtarabildiğini göreceğiz.
Şimdi, bu şiddetli, bu çetin, bu yaman tabloyu özgün biçimiyle görmek üzere, Kur’an’a bakalım: