sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA AHKAF SURESİ 20. AYET-İ KERİME

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA AHKAF SURESİ 20. AYET-İ KERİME
10.01.2024
229
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

ATEŞE ATILDIKLARI GÜN

20- İnkar edenler ateşe sunuldukları gün kendilerine denir ki: “Dünya hayatında bütün güzel şeylerinizi zayi ettiniz; onların zevkini sürdürdünüz. Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan ötürü bugün, alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız.

Tablo hızlı hareket eden kesitlerden oluşuyor, fakat derin kapsamlı bir vurgu içeriyor. Çünkü o ateşe sunulma tablosu. Ateşin karşısında, oraya sürülmelerinin hemen eşiğinde veya sürülmelerinin nedeni açıklanıyor: “Dünya hayatında bütün güzel şeylerinizi zayi ettiniz; onların zevkini sürdünüz”. İfadeden anlaşıldığına göre, güzel şeylere sahiptiler. Fakat onları, dünya hayatında tüketiyor ahiret için bir şey ayırmıyorlar. Yine onlardan ahireti hesaba almaksızın yararlanıyorlar. Onlardan, ahireti gözönüne almadan, nimetine karşılık Allah’a şükretmeden ve fuhuş veya haramdan da sakınmadan lezzet elde etme uğruna hayvanların yararlandığı gibi yararlanıyorlar. Sonuçta dünya onların oluyor ahirette elleri boş kalıyor. Boyutlarını Allah’tan başkasının bilmediği bu görkemli sonu verip dünyadaki geçici çekiciliği satın alıyorlar.

“Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan ötürü bugün, alçaltıcı bir azabla cezalandırılacaksınız.”

Yeryüzünde büyüklenen her kulun büyüklenmesi haksızcadır. Çünkü büyüklük Allah’a özgü olup kullarından hiç biri az veya çok büyüklük özelliğine sahip değillerdir. Alçaltıcı azab yeryüzünde büyüklenene yerinde bir karşılıktır. Dolayısıyla, büyüklenme ve Allah’ın düsturu ile yolundan ayrılmanın karşılığı da alçalıştır. Üstünlük Allah’a, peygamberine ve mü’minlere özgüdür.

İşte böylece, o iki örnek ve sonunda ulaşacakları yerleri ile ahireti yalanlayan, Allah’ın düsturundan ayrılıp O’na baş eğmeyi kendilerine yediremeyenlerin karşılaştıkları azabı tasvir eden bu etkin tablonun sunuşu ile sona eriyor. İnsan kalbine; dengeli sağlam fıtratları güvenilir yolu isteme yönünde uyaran bir değini.

Bu bölüm; surenin işlediği meselenin çözümüne hizmet eden, insan kalbini önceki iki turun ele aldığı yönlerin dışında bir yönden ele alan ve başka bir alanda gerçekleşen bir gezidir. Ad kavminin ve Mekke çevresinde onun dışındaki azaba uğrayan kentlerin harabelerinin verdiği anlamı deşeleyen bir gezi. Ad kavmi kardeşleri ve peygamberleri Hz. Hûd’a -selâm üzerine olsun-; müşriklerin kardeşleri ve peygamberleri Hz. Muhammed’e -salât ve selâm üzerine olsun- karşı takındıkları tutumu takınarak itirazlarını ortaya sürdüler, peygamberleri itirazlarına; insanlığı ve görevinin sınırları içinde, peygamberlik edebine yaraşır biçimde cevap verdi. Uyarıyı dinlememeyi sürdürünce, onları ağır, yokedici bir azap yakaladı. Onlar güçlü, zengin ve zeki kimselerdi. Fakat güçleri, servetleri ve zekaları onlardan birşey savamadı. Gözleri, kulakları ve akıllarından yararlanamadılar. İddialarına göre Allah’a yaklaşma aracı olarak edindikleri ilahları da onları azabtan koruyamadı.

Mekkeli müşrikleri; önce kendileri gibi olan geçmişlerinin harabeleri, sonları dolayısıyla kendi sonları ardından da kopukluk göstermeyen, istisna içermeyen değişmez çizgi ile yüzyüze getiriyor. Tek değişmez temeli üzerinde varlığını sürdüren peygamberlik ve değişim dönüşüm göstermeyen ilahi yasa çizgisi ile. Konunun bu bağlantılarının ön plana çıkarılması sayesinde akide ağacı; kökleri derin, dalları zamanın her derinliklerine uzanan, yer ve zamanın değişimine karşın bir tek olarak beliriyor.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.