sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ANKEBUT SURESİ 4. VE 7. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA ANKEBUT SURESİ 4. VE 7. AYETLER
07.12.2022
490
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

4- Yoksa kötülük işleyenler bizim elimizden kurtulabileceklerini mi sanıyorlar? Ne kadar yanlış düşünüyorlar?”

Hiçbir bozguncu, yakayı kurtaracağını, bu işten sıyrılacağını kesinlikle beklemesin. Böyle sanan, kötü bir hüküm vermiş olur. Tasarladığı plan bozulur, düşüncesi boşa çıkar. Çünkü mü’minin imanını denemek, doğrularla yalancıları birbirinden ayırmak amacıyla imtihanı bir yasa olarak öngören yüce Allah, mü’minleri dinlerinden döndürmek için ellerinden gelen her türlü kötülüğü yapanları suçüstü yakalayıp cezalandırmayı da bir yasa olarak belirlemiştir. Bu yasa hiçbir şekilde değiştirilemez, yürürlükten kaldırılamaz ve herhangi bir bölgeyle veya toplumla sınırlandırılamaz.

Surenin girişinde yer alan ikinci mesaj da budur. Bu da ilk mesajı dengeleyen ve onu bütünleyen bir özelliğe sahiptir. Kalpleri denemek ve mü’min safları arındırmak için onları imtihandan geçirmek her zaman yürürlükte olan bir yasa olduğuna göre, bu mü’minleri dinlerinden döndürmek için her türlü kötülüğü yapanların ümitlerini boşa çıkarmaya, onları hezimete uğratmaya ve bozguncuları suçüstü yakalamaya ilişkin yasanın da yürürlüğe girmesi kaçınılmazdır.

Üçüncü mesaj ise, Allah’la buluşmayı umanlara güven aşılamayı, kalplerini her türlü kuşkudan uzak bir şekilde sıkı sıkıya Allah’a bağlamayı amaçlayan şu ifadede somutlaşmaktadır:

5- Kim Allah’a kavuşmayı özlüyorsa, bilsin ki, Allah’ın bu buluşma için belirlediği vakit kesinlikle gelecektir. O her şeyi işitir ve her şeyi bilir.

Şu halde Allah’la buluşmayı uman kalpler sevinsinler, sarsılmaz bir güvenle yüce Allah’ın kendileri için vadettiği güzelliklerin beklentisi içinde olsunlar. Sonuçtan emin bir insanın güveni içinde beklesinler. Buluşma gününü coşkuyla gözlesinler. Ama kesinlikle bu anın gerçekleşeceğinden kuşku duymasınlar.

Ayetin ifade biçimi Allah ile buluşacakları anı gözleyen bu kalplerin son derece etkileyici mesajlar veren, insanı düşündüren canlı bir tablosunu tasvir ediyor. Umutla bekleyen, özlem duyan, oradaki güzelliklere bağlanan gönüllerin tablosudur bu. Ayet, bu arzuya, bu buluşma ümidine insanın içini rahatlatan vurgulu bir ifadeyle karşılık veriyor. Bunun üzerine, sözü edilen kalplere güven ve esenlik aşılayan bir değerlendirme cümlesi yer alıyor. Yüce Allah bu kalpleri işitiyor, buluşma anını en derin bir özlemle arzuladıklarını biliyor:

“O her şeyi işitir ve her şeyi bilir.”

Surenin girişinde yer alan dördüncü mesajda ise, imanın yükümlülüklerine, iman uğrunda cihadın zorluklarına katlanan kalplerin aslında kendileri için, kendi iyilikleri için, kendilerine bahşedilen lütufların tamamlanması için, durumlarının ve hayat tarzlarının daha iyi bir düzeye yükselmesi için cihad ettiklerine dikkatleri çekiliyor. Yoksa yüce Allah’ın hiç kimseye ihtiyacı yoktur. Çünkü O, herkesten zengindir.

6- Kim kötülüklere karşı savaşırsa bu savaşı kendisi için vermiş olur. Kuşku yok ki, Allah’ın hiçbir yaratığa ihtiyacı yoktur.

Yüce Allah, mü’minlerin zorluklarla denenmesini öngörüyorsa, meşakkatlere katlanabilmeleri için nefisleriyle cihad etme yükümlülüğünü getiriyorsa, bunda güdülen amaç; onların hayatlarının insana yaraşır bir düzeye gelmesidir, ahlaki ve ruhsal olgunluğa erişmeleridir, dünya ve ahirette iyilik elde etmeleridir. Cihad, cihad edenin nefsini ve kalbini onarır, düzeltir, kötülüklerden arındırır. Düşüncesini yüceltir, ufkunu genişletir. İçindeki can ve mal cimriliğini törpüler, bu kötü duyguları aşmayı sağlar. Onu her türlü maddi çıkarı aşacak düzeye getirir. Ruhsal ve bedensel yapısındaki meziyetlerin, seçeneklerin en iyilerini uyarır, ortaya çıkarır. Bütün bunlar mü’min topluma katılmadan, toplumun durumunu düzeltmek, topluma hakkı yerleştirmek; toplum içinde iyiliği kötülüğe, yapıcılığı bozgunculuğa egemen kılmak için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesinden önceki aşama içindir.

“Kim kötülüğe karşı savaşırsa bu savaşı kendisi için vermiş olur.”

Şu halde cihad yolunda belli bir mesafe kat ettikten sonra hiç kimse yüce Allah’tan cihadının bedelini isteyerek, O’na ve davasına yaptıklarını çok görerek, dava adına başardığı işlerin ödülünün geciktiğini düşünerek yolun ortasında durmamalıdır, hareketten geri kalmamalıdır. Çünkü onun cihadı yüce Allah’a bir şey kazandırmaz. Allah zayıf ve zavallı insanın çabasına, çalışmasına muhtaç değildir; “Kuşku yok ki, Allah’ın hiçbir yaratığa ihtiyacı yoktur.”

Ama yüce Allah’ın onun uğrundaki cihada katılmasını sağlaması, onu yeryüzünde kendi halifesi olarak ataması, sonra ahirette sevabı ile onu ödüllendirmesi Allah’ın insana yönelik bir lütfudur.

7- İman edip iyi ameller işleyenlerin kötülüklerini kesinlikle silecek ve onları iyiliklerinin daha üstün karşılıkları ile ödüllendireceğiz.

Şu halde, imanın gerektirdiği olumlu ve yapıcı işler yapan mü’minler Allah katında kendilerini bekleyen kötülüklerin silinmesine ve iyiliklerin karşılık görmesine ilişkin müjde ile sevinsinler, cihadın gerektirdiği yükümlülüklere karşı sabretsinler. Dinden döndürme amaçlı baskılara, imtihanlara karşı dirensinler sarsılmasınlar. Çünkü, yolun sonunda kendilerini bekleyen son derece aydınlık bir ümit, her şeye değer güzel bir ödül vardır. Dünya nimetlerini kaçırsa bile bu ödül mü’min için yeterlidir.

Sonra, surenin baş tarafında işaret ettiğimiz mü’minlerin geçirildikleri imtihan türlerinden birine geliyor sıra: Mü’minin ailesi ile, sevdikleri ile denenmesine değiniliyor. Böylesine önemli ve kritik bir noktada kesin ve fakat dengeyi sağlayan ortalama açıklama ile sorun çözümleniyor. Ne aşırı gidilmesine, ne ipin ucunun kaçırılmasına, ne de tamamen edilgen bir tavır takınılmasına izin verilmiyor:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.