sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 6. VE 10. AYETLER ARASI

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA CASİYE SURESİ 6. VE 10. AYETLER ARASI
23.12.2023
586
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

6- İşte bunlar Allah’ın ayetleridir. Bunları sana hak ilkesine göre okuyoruz. Allah’tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar

Hiçbir söz etkinlik bakımından yüce Allah’ın Kur’an’daki sözlerinin düzeyine erişemez. Hiçbir sanat görkemlilik açısından yüce Allah’ın evrendeki sanatının düzeyine ulaşamaz. Ve hiçbir gerçek Allah’ın sunduğu gerçeğin kalıcılığının, açıklığının ve kesinliğinin düzeyine çıkamaz. Peki “Allah tan ve O’nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?”

Öyle ise inanmayanlar tehdide ve tepelenmeye layıktırlar:

 

7- Her yalancı, günah yüklü kimsenin vay haline.

8- Allah’ın ayetlerinin kendisine okunduğunu işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç işitmemiş gibi küfründe direnir. Onu, acı bir azabla müjdele.

9- Ayetlerimizden birşey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte böyleleri için alçaltıcı azab vardır.

10- Cehennem onların peşindedir. Kazandıkları şeyler de, Allah’ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Onlar için büyük bir azap vardır.

Surenin tanıtım bölümünde de değindiğimiz gibi bu a etler, Mekke’de müşriklerin bu çağrıya karşı takındıkları tavrın bir yönünü, çarpık ve eğri inançlarına bağlılıkta ısrar etmelerini, açık ve anlaşılır gerçeği ifade eden sözleri dinlemeye tenezzül etmeyişlerini, sanki zihinlerini zorlamamış gibi gerçeğe karşı büyüklük taslayışlarını, Allah’a ve O’nun sözlerine karşı edepsiz bir tavır takınmalarını… Bunun yanısıra Kur’an-ı Kerim’in bütün bunları aşağılayıcı, kınayıcı, tehdit ve azar içeren ifadelerle, onur kırıcı, korkunç ve acıklı bir azapla karşılamasını tasvir ediyor.

“Her yalancı, günah yüklü kimsenin vay haline.”

`Vay haline’ demek yok olsun demektir. Ayette geçen “effak” ise, yalan söylemeyi alışkanlık haline getiren kaşarlanmış yalancı demektir. “Esim” de; fazlasıyla günahla içli dışlı olan günahkâr demektir. Tehdit bu niteliklerinin tümünü kapsıyor. Bu, caydırıcı, karşı konulmaz, yokeden, kırıp geçiren güce sahip olan yüce Allah’tan gelen bir tehdittir. Onun va’di de, tehdidi de, uyarısı da doğrudur. Bu yüzden tehdit korkutucudur, dehşet vericidir, ürkütücüdür.

Bu, kaşarlanmış yalancı günahkârın yalanının ve günahının belirtisi; batılda ısrar etmesi, hakka karşı büyüklük taslaması, Allah’ın ayetleri önünde boyun eğmeye tenezzül etmemesi, Allah karşısında ona yaraşır bir edep tavrı takınmamasıdır.

“Allah’ın ayetlerinin kendilerine okunduğunu işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç işitmemiş gibi küfründe direnir.”

Bu çirkin tablo, gerçi Mekke’deki bir grup müşrikin tablosudur ama, her cahiliye toplumunda yinelenen bir olgudur. Bugün de yarın da görülecektir. Hatta müslüman olduklarını ileri süren bazı insanlar da kendilerine okunan Allah’ın ayetlerini dinledikleri halde duymamış gibi büyüklük taslayarak kendi batıl tutumlarını sürdürürler. Çünkü bu ayetler arzusuna uymaz, öteden beri alışageldiği gelenekleri ile uyuşmaz, yanlış düşüncesine destek olmaz, kötülüğünü onaylamaz, amacına uygun düşmez.

“Onu, acı bir azapla müjdele.”

Aslında müjde iyilik içindir. Ama burada alay etme amacı ile kullanılıyor bu ifade. Mademki uyarıya kulak vermiyor, şu halde beklenen felaket uyarısı bir müjde biçiminde duyurulsun. Bu da, onu daha çok aşağılamak, daha fazla alay etmek için kullanılıyor.

“Ayetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onunla alay eder.”

Ayetlerimizi öğrenip nereden kaynaklandıklarını bildikten sonra onlarla alay eder. Bu, sorumluluğu daha ağır, özü itibariyle daha çirkin bir davranıştır. Bu tablo ilk ve son cahiliye toplumlarında sık sık rastlanan bir tablodur. Aralarında müslüman oldukları söylenenler de olmak üzere nice insan öğrendikleri Allah’ın ayetleri ile alay ederler, onları, onlara inananları ve insanların, hayatının sorunlarını onlara başvurarak çözmeye çalışanları alaya alırlar:

“İşte böyleleri için alçaltıcı azap vardır.”

Onların Allah’ın ayetleri olduğunu bildiği halde onlarla alay edenlerin bu davranışlarına uygun karşılık aşağılayıcı, onur kırıcı azaptır.

Bu azap bir süre sonra gerçekleşecekse de yakındır, hazırdır. Özü itibariyle her zaman mevcuttur:

“Cehennem onların peşindedir.”

Burada “peşindedir” kelimesinin anlamından çok, verdiği hava kast olunuyor. Verdiği hava ise şudur: Onlar cehennemi göremiyorlar çünkü peşlerinden geliyor. Ondan sakındırmıyorlar çünkü farkında değildirler. Ancak cehennemden kurtulamayacaklar, kesinlikle içine düşecekler.

“Kazandıkları şeyler de, Allah’ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiç bir fayda vermez:’

İşledikleri ameller veya kazandıkları mallar onlara bir fayda vermez. Şayet amelleri yapıcı ise boşa gidecekler ve ellerinde birşey kalmayacak. Çünkü onların bu yapıcı amelleri iman temeline dayanmıyor. Kazandıkları mallar yok olacak ve geride yararlanabilecekleri birşey kalmayacaktır. Allah’ı bir yana bırakıp edindikleri dostlar -düzmece tanrılar veya yardımcılar yahut askerler ya da arkadaşlar- onlara yardım edemeyecek, kurtulmaları için aracılık yapamayacaklar.

“Onlar için büyük bir azap vardır:’

Aşağılayıcı olmanın yanısıra büyüktür bu azap. Çünkü Allah’ın ayetlerini alaya alma iğrenç bir suçtur. Aşağılanmayı gerektiriyor. Büyük bir suçtur, aynı oranda büyük bir azabı gerektiriyor.

Allah’ın ayetlerini alaya almanın, onlara engel olmanın ve onlara karşı büyüklenmenin ele alındığı bu bölüm, Allah’ın ayetlerinin gerçek mahiyetine ve u gerçeği inkar edenlerin çarpıtılacakları cezaya ilişkin genel bir açıklama ile son buluyor:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.