sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATIR SURESİ 42 VE 43. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA FATIR SURESİ 42 VE 43. AYETLER
07.06.2023
373
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah(Celle Celaluhu)’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

42- Onlar, Allah kendilerine uyarıcı gönderdiği taktirde herhangi bir milletten daha sıkı biçimde doğru yola bağlanacaklarına dair kesin bir dille Allah adına yemin etm1şlerdi. Fakat kendilerine uyarıcı gelince bu olay nefretlerini arttırmaktan başka bir işe yaramadı.

43- Bu nefretlerinin sebebi yeryüzünde büyüklük taslamaları ve kötü niyetli komplolar kurmalarıdır. Oysa kötü niyetli komplolar, sadece düzenleyicilerini tuzağa düşürür. Onlar daha önceki yoldaşları hakkında işleyen yasalardan başka bir akıbet mi bekliyorlar? Allah’ın yasasının değiştiğini göremezsin. Allah’ın yasasında herhangi bir sapma göremezsin.

Araplar, İslâmın gelişinden önce, Yarımada’daki komşuları olan yahudileri Kitap Ehli olarak görüyorlardı.

‘Bu arada onların sapıklıklarını ve kötü davranışlarını da yakından gözlüyorlardı. Ayrıca peygamberlerini öldürdüklerini ve bu peygamberlerin getirdikleri gerçeklere sırt döndüklerini tarihten okumuşlar, anlatılan hikâyelerden öğrenmişlerdi. Bu yüzden yahudileri kınıyorlar ve son derece kesin bir dille “kendilerine bir uyarıcı gönderildiği taktirde herhangi bir milletten daha sıkı biçim-de doğru yola bağlanacaklarına dair” Allah adına yemin ediyorlardı. “Herhangi bir millet” derken kastettikleri yahudilerdi. Gerçi bunu açıkça söylemiyorlardı ama, demek istediklerinin bu olduğu dolaylı olarak anlaşılıyordu.

İslâm öncesi Araplarının tanırları buydu, ettikleri yemin böyle idi. Kur’an bize Araplar’ın bu geçmişini anlâtırken sanki o günlerin tanığı olmamızı ister gibi bir ifade kullanıyor. Arkasından arzuları yüce Allah tarafından gerçekleştirilerek kendilerine “uyarıcı” yani Peygamberimiz gönderilince nasıl bir tutum takındıklarını gözlerimizin önüne seriyor. Okuyoruz:

“Fakat kendilerine uyarıcı gelince bu olay, nefretlerini arttırmaktan başka bir işe yaramadı. Bu nefretlerinin sebebi yeryüzünde büyüklük taslamaları ve kötü niyetli komplolarıdır.”

Sözü geçen ağır yeminleri yapanların sonraki tutumlarının böyle olması ve bu “verilmiş söz”den cayma anlamına gelen inkârcı tutumun yeryüzünde büyüklük taslama ve kötü amaçlı komplolar düzme arzusundan kaynaklanması son derece çirkin bir şeydir. Kur’an onların bu çirkin tutumlarını teşhir ediyor, bu tutarsız davranışlarını tescil ediyor. Arkasından onlara yönelttiği bu nazik aşağılamayâ bu aşağılık tutumu benimseyen herkese yönelik bir tehdit ekliyor. Okuyoruz:

“Oysa kötü niyetli komplolar sadece düzenleyicilerini tuzağa düşürür.”

Onların kötü niyetli komploları kendilerinden başka hiç kimsenin başına çorap örmez. Bu komplolar onları kuşatır, kıskıvrak bağlar; iyi amellerini boşa çıkarır.

Durum böyle olunca, onlar neyi bekleyebilirler? Neyi bekleyecekler? Doğallıkla kendilerinden önceki peygamber yalanlayıcılarının başlarına çöken kötü akıbeti. Bu akıbetin ne olduğunu kendileri de biliyorlar. Yüce Allah’ın değişmez ve yolundan sapmaz kanunu onlar hakkında da işleyecektir. Okuyoruz:

“Allah’ın yasasının değiştiğini göremezsin. Allah’ın yasasında herhangi bir sapma göremezsin.”

Toplumsal olayların akışı gelişi güzel ve rastlantısal değildir. Dünyadaki hayat bir oyun, bir eğlence değildir. Ortada değişmez, sapmaz, bozulmaz ve işlerliğini yitirmez kesin kanunlar vardır. Kur’an bu gerçeği sık sık vurgular, onu insanlara belletmek ister. Amaç şudur: İnsanlar olayları tek tek ve birbirlerinden kopuk görmesinler, hayatın köklü kanunlarından habersiz yaşamasınlar, kısa bir zamanın ve dar bir yörenin sınırları içinde mahpus kalarak kendilerini kısa görüşlülüğe mahkum etmesinler. Ufuklarını genişleterek hayatın çok yönlü ilişkilerini, varlığın çok sayıdaki yasasını kavramaya çalışsınlar. Varlık bütününe egemen olan kanunların değişmezliğini, doğal yasaların sürekliliğini hiç akıllarından çıkarmasınlar. Eski kuşakların karşılaştıkları akıbetlerin bu gerçeğin pratiğe yansımış bir doğrulaması olduğunu unutmasınlar. Geçmişte yaşanan olayların, ilahi kanun1ann değişmezliğinin ve doğal yasaların sürekliliğini kanıtladığının bilincinde olsunlar.

Surenin sonunda çıkılan bu beşinci gezi, yüce Allah’ın yasasının değişmezliğini, sapmazlığını dile getiren genel gerçeği vurguladıktan sonra bu yönlendirici ilkenin bazı somut örneklerini gözlerimizin önüne seriyor. Okuyalım:

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.