sohbetlerözlü sözleryazarlarmakalelervideolartefsir derslerikavram derslerimedaricus salikin

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HAC SURESİ 14. ve 18. AYETLER

SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HAC SURESİ 14. ve 18. AYETLER
01.04.2022
639
A+
A-

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.

14- Allah, iman edip iyi ameller işleyenleri altlarından çeşitli ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. Hiç kuşkusuz Allah istediğini yapar.

Şu halde bir musibete uğrayan, bir imtihana tabi tutulan kişi sabretmeli, sarsılmamalıdır. Allah’ın rahmetine, yardımına, zararı giderebileceğine, onun yerine bir ödül verebileceğine olan güvenini sürdürmelidir.

Ama yüce Allah’ın dünya ve ahiretteki yardımına olan güvenini yitiren; imtihanın en zorlu anında, sıkıntının en dayanılmaz noktasında Allah’ın yardımından ümit kesen biri, artık istediğini yapabilir, dilediği tarafa gidebilir. Fakat bu, içinde bulunduğu sıkıntıyı gidermeyecektir, başındaki musibeti değiştirmeyecektir.

15- Kim dünyada ve ahirette Allah’ın kendisine yardım etmeyeceği vehmine (sanısına) kapılırsa evinin tavanına bağlayacağı bir ipi boğazına geçirdikten sonra onu kessin ve arkasından baksın bakalım, bu girişin umutsuzluktan kaynaklanan öfkesini giderebiliyor mu?

Bu, insanın içindeki kini ve bu kinin neden olduğu davranışları sergileyen son derece hareketli bir sahnedir. Allah ile bir bağı bulunmayan insanın, bir zarara uğradığında, iç sıkıntısının doruklara ulaştığı anı somutlaştırmaktadır.

Sıkıntı anında Allah’ın yardımından ümidini kesen biri, ışığın geleceği bütün yolları, huzur veren tüm esintileri ve bütün kurtuluş ümitlerini yitirir. Sıkıntının korkunç baskısı altına girer. İçindeki bunalım dayanılmaz hale gelir. Üstelik bunlar musibetin, bunalımın etkisini gittikçe de arttırır.

Yüce Allah’ın dünya ve ahirette kendisine yardım etmeyeceğini sanan kimse göğe bir ip uzatsın da bu ipe asılsın ya da boğsun kendini. Sonra ipi kessin de yere düşsün yahut nefesini kessin boğulsun. Sonra da baksın bu planı öfkesini giderecek mi?

Ne yazık ki, Allah’ın yardımına ümit bağlanmadığı sürece musibetlere, imtihanlara katlanmak mümkün değildir. Allah’a yönelinmedikçe kurtuluş yolu yoktur. Zararı atlatmak imkânsızdır. Allah’dan yardım istenmedikçe kurtuluş mücadelesi vermek mümkün değildir. Karamsarlıktan kaynaklanan hiçbir hareket verimli olmaz, sıkıntıyı arttırmaktan başka bir işe yaramaz… Zïhninin bu sıkıntıyla daha çok uğraşmasına, Allah’ın yardımı gelmediği için bu sıkıntıyı gidermekten aciz olmasına neden olur. Şu halde sıkıntıya düşenler, Allah’ın ruhundan bir soluk getiren bu esintiyi duymak için bu ışık yolunu sürekli açık bulundurmalıdırlar…

KUR’AN VE BÜYÜK MAHKEME

Doğru yolda ve sapıklıkta olmanın neden olduğu bu tür durumları ayrıca hidayet ve sapıklık örneklerini açıklamak için yüce Allah bu Kur’anı indirmiştir. Kalplerini bu Kur’anın mesajını algılayacak şekilde açık tutanlar onunla yollarını bulsunlar diye… Yüce Allah hidayeti onlara nasip eder böylece…

16- Biz Kur’anı işte böyle açık ayetler halinde indirdik. Hiç kuşkusuz Allah istediği kimseyi doğru yola iletir. “

Yüce Allah’ın iradesi hidayet ve sapıklığın sürekli yarış içinde olmalarını öngörmüştür. Bu yüzden hidayeti isteyen birisi için yüce Allah’ın iradesi, bu konudaki yasası uyarınca o kişinin hidayete ermesi şeklinde gerçekleşir. Sapıklığı isteyen için de öyle. Ama burada yalnızca hidayet üzere bulunma durumunun sözkonusu edilmesi, doğru yolda olan bir kalbin ihtiyaç duyduğu şekilde ayetlerin anlamlarının açıklanması nedeniyledir.

Ama farklı inançlara sahip değişik topluluklara gelince; onların arasındaki sorunu kıyamet günü yüce Allah çözümleyecektir. Çünkü bu toplulukların bağlı bulundukları inanç sistemlerindeki hak ve batıl, hidayet ve sapıklık unsurlarını en iyi O bilir.

17- Mü’minler, yahudiler, sabiiler, hristiyanlar, ateşe tapanlar ve Allah’a ortak koşanlar var ya, Allah kıyamet günü bunlar hakkındaki ayırd edici hükmünü verecektir. Hiç kuşkusuz Allah her şeyin tanığıdır.

Bu topluluklar daha önce tanıtılmıştır. Burada ise, yüce Allah’ın dilediğini doğru yola ilettiğini, kimin doğru yolda, kimin sapıklıkta olduğunu bildiğini, herkesi O’nun hesaba çekeceğini, en sonunda O’na dönüleceğini, O’nun her şeyi gördüğünü vurgulamak amacı ile sözkonusu ediliyorlar.

İnsanlar düşünceleri, istekleri ve eğilimleri ile yöneldikleri halde, onların dışındaki tüm evren fıtratı gereği yaratıcısına yönelir, O’nun koyduğu yasalara boyun eğer, O’na yönelip secde eder.

18- Göklerdeki ve yerdeki tüm varlıkların, güneşin, ayın, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların ve çok sayıda insanın Allah’a secde ettiklerini, O’nun buyruğuna boyun eğdiklerini görmüyor musun? Birçok sayıdaki insan da azaba çarpılmayı haketmiştir. Allah’ın alçalttığı kimseye hiç kimse onur kazandıramaz. Hiç şüphesiz Allah dilediğini yapar.

İnsan kalbi bu ayeti düşündüğü zaman, daha önce kavradığı kavramadığı yığınlarca yaratık, bildiği bilmediği bir sürü yıldız ve gezegenin, insanın üzerinde yaşadığı şu dünyada yeralan dağlar, ağaçlar ve hayvanların… Bütün bunların hep birlikte ürpererek Allah’a secde ettiklerini, başkasına değil sadece O’na yöneldiklerini; birlikte ve uyum içinde yalnızca O’na yöneldiklerini görür… Ama insan hariç, Bu birlikten ayrılan sadece O’dur.

“Birçok sayıdaki insan da azaba çarpılmayı haketmiştir.”

Bu birlik ve beraberlik içinde hareket eden kafilede insanın aykırı davrandığı göze çarpmaktadır.

Burada azabı hakedenin aşağılanmayı da hakettiği vurgulanmaktadır.

“Allah’ın alçalttığı kimseye hiç kimse onur kazandıramaz.”

Allah’ın bahşettiğinden başka onur, onun verdiğinden başka üstünlük yoktur. Kuşkusuz boyun eğilecek biricik ilah olan Allah’dan başkasına boyun eğen, alçalır aşağılanır.

 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.