SEYYİD KUTUB’UN (RH.A.) BAKIŞ AÇISIYLA HİCR SURESİ 57. ve 66. AYETLER
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Hamd kendisinden başka ilah olmayan, mutlak manada tek güç ve kudret sahibi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam tüm peygamberlerin ve onları takip eden tabilerinin üzerine olsun.
57- İbrahim; “Ey elçiler göreviniz nedir?” dedi.
58- Onlar dediler ki, “Biz günahkâr bir topluma gönderildik.
59- Yalnız Lût’un bağlıları ile ailesi hariç; onların tümünü kurtaracağız.
60- Yalnız Lût’un eşi hariç, onun geride kalanlar arasında olmasını uygun gördük.
(Yani o da Lût kavminin akıbetine uğraması için geride kalacaktır. “Gabir’in” kelimesinin aslı “Abarah”dır. Ve sağıldıktan sonra memede kalan süt anlamına gelmektedir.)
Hud suresinde anlatıldığı gibi, ayetlerin akışı içinde Hz. İbrahim’in Lût ve kavmi hakkında meleklerle giriştiği tartışmaya yer verilmiyor. Meleklerin açıklaması haberin tümü verilene kadar sürüyor. Çünkü bu konuşma Lût ve ailesine yönelik Allah’ın rahmeti ile karısı dahil kavmine yönelik azabını doğrulamak için yeralmaktadır. Bununla meleklerin İbrahim’le olan işleri bitiyor, Lût kavmi ile olan işlerini görmek için yollarına devam ediyorlar.
LUT’UN SOYDAŞLARI
61- Bu elçiler Lût’un evine geldiklerinde.
- Lût; “Siz benim tanımadığım kimselersiniz” dedi.
63- Onlar dediler ki; “Biz sana soydaşlarının kuşku ile karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye geldik. “
64- Sana gerçeği getirdik, kesinlikle doğru söylüyoruz.
65- Gecenin bir saatinde aileni ve bağlılarını yola çıkar, sen de peşlerinden git, hiçbiriniz arkasına bakmasın, emredildiğiniz yere doğru yol alın.
66- Böylece Lût’a bu önemli olayı, yani sabah olunca şu adamların soylarının kurumuş olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik.
Görüldüğü gibi ayetlerin akışı, Hz. Lût’a bu gelenlerin kendilerinin melekler olduğunu, Allah’ın vaadini doğrulamak ve melekler indiklerinde azabın gecikmeden meydana geleceği gerçeğini vurgulamak için kavminin kuşkuyla baktığı azabı, yani günahlarından dolayı yakalanıp yok edilmeleri azabını gerçekleştirmek üzere geldiklerini beklemeden haber verdiklerini dile getiriyor.
Lût “Siz benim tanımadığım kimselersiniz” dedi.”
Gelişlerinden sıkıldığının ifadesi olarak söylüyor bunu. Çünkü o kavmini biliyor. Bu misafirlere neler yapmaya yelteneceklerini çok iyi biliyor. Üstelik kendisi kavminin arasında yalnız biridir. Çünkü onlar sapık ve iğrenç kimselerdir… Siz yabancı kimselersiniz. Sizin gibilere neler yaptıkları dillere destan olan kimselerin yaşadığı bu beldeye gelişiniz doğru bir şey değildir.
“Onlar dediler ki; “Biz sana soydaşlarının kuşku ile karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye geldik.”
“Sana gerçeği getirdik, kesinlikle doğru söylüyoruz.”
Bu vurgular Lût peygamberin endişesini içinde bulunduğu sıkıntıyı gayet açık bir şekilde tasvir etmektedir. Misafirlerine karşı olan sorumluluğu ile, kavminin sataşmalarından kendilerini korumaktan aciz oluşu gerçeği arasında bocalayıp duruyor. Bu yüzden, kendisine birtakım direktifler verilmeden önce, ona güven vermek amacı ile ifadede vurgu üstüne vurgu yeralıyor.
“Gecenin bir saatinde aileni ve bağlılarını yola çıkar, sen de peşlerinden git, hiçbiriniz arkasına bakmasın, emredildiğiniz yere doğru yol alın.”
Ayette geçen es-seryu- gece yolculuğu demektir. Gecenin bir bölümü demektir. Hz. Lût’a kendisine inanan kimseleri sabah olmadan önce gecenin bir bölümünde yola çıkarması emredilyor. Kendisinin de peşlerinden gitmesi, onları kontrol etmesi, geride kalmalarına, kaybolmalarına ve her göç edenin yaptığı gibi arkalarına bakmalarına engel olması isteniyor. Göç edenler her zaman geride bıraktıklarına, yurtlarına özlem duyarlar. Bu yüzden dönüp dönüp bakarlar. Ayrılmak istemezler. Belirlenen zaman sabahtı. Sabah ise yakındı.
“Böylece Lût’a bu önemli olayı, yani sabah olunca şu adamların soylarının kurumuş olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik.”
“Böylece Lût’a bu önemli olayı, yani kavminin kökünün sabahleyin kuruyacağı olayını haber verdik. Kökleri kuruyacağına göre, başları da kuruyacak demektir. Bu tür bir ifade tarzı bir tek kişi geride kalmaksızın herkesin başına gelen akıbeti tasvir etmede kullanılır. O halde birinin geride kalmaması, o tarafa yönelmemesi için dikkatli olmak, uyanık olmak gerekir. Yoksa beldede kalanların başına gelenler onların da başına gelecektir.
Ayetlerin akışı Hz. Lût’un hikâyesinin bu bölümünü öncelikle ele alıyor, çünkü hikâyenin surenin genel konusu ile en uyumlu olan bu bölümü burasıdır. Bundan sonra Lût kavminin yaptıkları anlatılıyor: